A- Saldırıya ilişkin koşullar;
b) Saldırı haksız olmalı ve Saldırı Kişinin Kendisine veya Başkasına Ait Bir Hakka Yönelmiş Olmalıdır.
Üçüncü kişi kendisine yönelen saldırı nedeniyle lehine yasal savunmada bulunulmasına izin vermezse ne olacaktır? Örneğin, sokak ortasında kocanın eşini yaralaması halinde eşin rızası olmadan da kocaya karşı yasal savunma olanaklı mıdır?
Bu durumu şu şekilde açıklayabiliriz; saçının kesilmesi için kuaföre giden eşinin, saçını kesmeye başlayan kişiye engel olmaya çalışan diğer eşin eylemi yasal savunma kapsamında sayılmazken, sokak ortasında eşini bıçakla yaralamaya devam eden kocaya karşı eşi savunmada bulunulmasını istemese de rızası muteber sınırların dışında olduğundan kocaya karşı cebir kullanılarak engel olunması halinde yasal savunma koşullarının varlığını kabul etmek gerekir.
a) Saldırı nefis ya da ırza yönelik olmalıdır. b) Saldırı ile savunma eşzamanlı olmalıdır.
Saldırı sona ermişse artık yasal savunmadan bahsedilemez. Ancak haksız tahrik hükümlerinin uygulanması söz konusu olur. B- Savunmaya ilişkin koşullar;
a) Savunma zorunlu olmalıdır; savunmada zorunluluk bulunup bulunmadığı ise her olayın özelliğine göre saptanmalıdır.
Saldırının savunma yapılmaksızın başka şekilde bertaraf edilmesi olanağı varsa artık savunmanın zorunlu olduğundan dolayısıyla yasal savunmadan bahsedilemez. Failin yasal savunmadan yararlanabilmesi için, fiilin bir tecavüz teşkil ettiğini ve dolayısıyla, haksız olduğunu bilmesi ve sözkonusu tecavüzü defetmek amacıyla hareket etmesinin mutlak gerekli şart olmadığı kanısındayım.
Ayrıca yasal savunmaya karşı yasal savunma da mümkün değildir.Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.05.1978 gün ve 34/178 sayılı kararına göre, haksız olarak ilk saldırıyı gerçekleştirip karşısındaki kişiyi yasal savunma haline koymuş ise, artık kendisi yasal savunma halinde bulunduğunu ileri süremez. Buna örnek verecek olursak, eşinin başına silah dayayarak tecavüze yeltenmiş olan kişiye karşı bıçaklı saldırıda bulunan kocayı öldüren saldırgan yasal savunmadan yararlanamaz.
b) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
İlk önce kullanılan araçlar bakımından bir ölçülülük olup olmadığı, ikinci olarak da saldırı nedeniyle zarar gören hak ile savunma soncunda zarar gören hak arasında bir oranın bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Kullanılan araçlar bakımından bir ölçülülük ifadesinden mutlaka saldırıda kullanılan araçların aynısı ile karşılık verilmesi anlaşılmamalıdır. Önemli olan başka bir yöntem veya araçla olsa bile saldırıyı defedecek, etkisiz kılacak şekilde bir savunmada bulunulmasıdır.Savunmada kullanılan araçlar arasında bir seçim imkanı varsa, bu saldırıyı kat’i olarak hangi araç bertaraf edebilirse onun seçilmiş olması yerindedir.
Örneğin elinde bıçak olan saldırganı uzaklaştırmak için önce silahla havaya ateş edilmesi, bu yeterli gelmezse ayaklarına ateş edilerek durdurulması olanaklı iken doğrudan saldırgana ateş edilmesi halinde yasal savunmada oranının bulunduğundan söz edilemez. AVUKAT EZGİ ENGİN
b) Saldırı haksız olmalı ve Saldırı Kişinin Kendisine veya Başkasına Ait Bir Hakka Yönelmiş Olmalıdır.
Üçüncü kişi kendisine yönelen saldırı nedeniyle lehine yasal savunmada bulunulmasına izin vermezse ne olacaktır? Örneğin, sokak ortasında kocanın eşini yaralaması halinde eşin rızası olmadan da kocaya karşı yasal savunma olanaklı mıdır?
Bu durumu şu şekilde açıklayabiliriz; saçının kesilmesi için kuaföre giden eşinin, saçını kesmeye başlayan kişiye engel olmaya çalışan diğer eşin eylemi yasal savunma kapsamında sayılmazken, sokak ortasında eşini bıçakla yaralamaya devam eden kocaya karşı eşi savunmada bulunulmasını istemese de rızası muteber sınırların dışında olduğundan kocaya karşı cebir kullanılarak engel olunması halinde yasal savunma koşullarının varlığını kabul etmek gerekir.
a) Saldırı nefis ya da ırza yönelik olmalıdır. b) Saldırı ile savunma eşzamanlı olmalıdır.
Saldırı sona ermişse artık yasal savunmadan bahsedilemez. Ancak haksız tahrik hükümlerinin uygulanması söz konusu olur. B- Savunmaya ilişkin koşullar;
a) Savunma zorunlu olmalıdır; savunmada zorunluluk bulunup bulunmadığı ise her olayın özelliğine göre saptanmalıdır.
Saldırının savunma yapılmaksızın başka şekilde bertaraf edilmesi olanağı varsa artık savunmanın zorunlu olduğundan dolayısıyla yasal savunmadan bahsedilemez. Failin yasal savunmadan yararlanabilmesi için, fiilin bir tecavüz teşkil ettiğini ve dolayısıyla, haksız olduğunu bilmesi ve sözkonusu tecavüzü defetmek amacıyla hareket etmesinin mutlak gerekli şart olmadığı kanısındayım.
Ayrıca yasal savunmaya karşı yasal savunma da mümkün değildir.Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.05.1978 gün ve 34/178 sayılı kararına göre, haksız olarak ilk saldırıyı gerçekleştirip karşısındaki kişiyi yasal savunma haline koymuş ise, artık kendisi yasal savunma halinde bulunduğunu ileri süremez. Buna örnek verecek olursak, eşinin başına silah dayayarak tecavüze yeltenmiş olan kişiye karşı bıçaklı saldırıda bulunan kocayı öldüren saldırgan yasal savunmadan yararlanamaz.
b) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
İlk önce kullanılan araçlar bakımından bir ölçülülük olup olmadığı, ikinci olarak da saldırı nedeniyle zarar gören hak ile savunma soncunda zarar gören hak arasında bir oranın bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Kullanılan araçlar bakımından bir ölçülülük ifadesinden mutlaka saldırıda kullanılan araçların aynısı ile karşılık verilmesi anlaşılmamalıdır. Önemli olan başka bir yöntem veya araçla olsa bile saldırıyı defedecek, etkisiz kılacak şekilde bir savunmada bulunulmasıdır.Savunmada kullanılan araçlar arasında bir seçim imkanı varsa, bu saldırıyı kat’i olarak hangi araç bertaraf edebilirse onun seçilmiş olması yerindedir.
Örneğin elinde bıçak olan saldırganı uzaklaştırmak için önce silahla havaya ateş edilmesi, bu yeterli gelmezse ayaklarına ateş edilerek durdurulması olanaklı iken doğrudan saldırgana ateş edilmesi halinde yasal savunmada oranının bulunduğundan söz edilemez. AVUKAT EZGİ ENGİN