Kışı yaşayamadan yaz geliyor, havalar ısındı ve yaşayamadığım kış bize yaz aylarında olumsuz olarak geri dönecek. Mevsim şartlarını yaşamadan ardı sıra gelen mevsimden hayır beklemek hayalperest bir yaklaşımdır. Ocak ayının sonuna geldik ama ancak birkaç gün kış soğuğu ile karşı karşıya kaldık ve birkaç gün ciddi yağıları yaşadık. Rüzgar falan… Hepsi bu.
Yeraltı kaynaklarımız kar suyu ile önemli ölçüde dolar. Kar olmadı denecek kadar azdı ve bunun etkisini Sarıçay’da da gördük. Sarıçay neredeyse kurudu birçok tekne bağlı oldukları yerde karaya oturdu. Çanakkale için alışılmadık görüntüler oluştu ve sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. Bu paylaşımlarda önemli bir toplum cahilliğine de şahit olduk. Sarıçay’ın kuruması ve teknelerin karaya oturması ile ilgili olarak eleştiri okları Çanakkale Belediyesi’nin üzerine çevrilmişti ama asıl sorumlu belediye değil DSİ’ydi. Neyse, bu konu yazımın içeriğini ilgilendirmiyor.
Bu kış dönemini mevsim anomalisi ile geçirince bir anda yaz ekonomisi gündeme geliyor aslında. Toprak yeterli yağış ve kar altında kalmadığı için Çanakkale’de yaz ürün rekoltesi oldukça düşük gerçekleşecek. Özellikle meyve ağaçlarının yüzde atmış oranında rekolte kaybedeceği bir gerçek. Bunun neticesi de tabi ki fiyatlara olan etkisiyle ortaya çıkacak. Kiraz, elma ve Bayramiç beyazı bu yaz da tezgahlarda yerini alırken etiketler el yakacak.
Çanakkale’nin aslında ciddi bir kış soğuğu var ama ne hikmetse bu kış o ciddi soğuk havayı da ancak birkaç gün hissettik. Çanakkale’de kar yağışı geç olduğu ve çok da az gerçekleştiği için özellikle karnabahar bir türlü lezzet kazanmadı bu kış. Rekoltesi de oldukça düşük gerçekleşti ve ciddi fiyatlarla tezgahlarda yer aldı. Bu durum üreticinin yüzü güldü şeklinde yorumlansa da aslında birçok üreticinin ürününün tarlada büyümeden kaldığı için zarar ettiği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir.
Halkımızın mevsim sebze ve meyvelerini severek tükettiği coğrafyamızda kalite/fiyat endeksinin önemini bilmeyenimiz yoktur. Bu nedenle mevsimi gereğince yaşamanın önemi büyüktür. Çiftçimizin de kabul edilebilir nispette emeğinin karşılığını alması gerekir ki yeni dikim zamanlarını şevk istekle beklesinler. Üretim emeğinin karşılığını alamayan bir çiftçinin yeni ekim döneminde bir çok çekinceler ile iş yapmaya başlayacağı gerçeği bizi birden fazla tarım ürünün için ithalat gerçekleştirmeye zorlamıştır son yıllarda. Tezgahlarda artık ithal tarım ürünlerini kanıksar vaziyetteyiz ama baktığımızda üç tarafımız denizlerle çevrili ve topraklarımız çok verimli. Yeraltı kaynaklarımız, verimli topraklarla dolu ovalarımız ve çeşitli madenleri içerisinde barındıran dağlarımız aslında bizlere en güzel nimetleri sunmak için beklemekteler ancak bizler yanlış tarım politikaları ve kontrol edilemeyen orman yangınları ile iklimsel değişikliğe sebep olmaktayız.
Yeniden kalitesi yüksek ürünlere en azami rekolte ile sahip olabilmenin yolu yenilebilir enerjiye dönerek enerji santrallerini kapatmaktan ve sürdürülebilir tarım politikalarını reformize ederek hayata geçirmekten geçer.
YAZARLAR
Yayınlanma: 30 Ocak 2020 - 10:26
Mevsim
Kışı yaşayamadan yaz geliyor, havalar ısındı ve yaşayamadığım kış bize yaz aylarında olumsuz olarak geri dönecek
YAZARLAR
30 Ocak 2020 - 10:26
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir