CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Savunma Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesine karşın yaptığı sunumda yer alan ifadeler ise şu şekilde;
Yüksek Askerî Şûra Öncelikle 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle yapılan ve ordumuzun genetiğiyle oynayan değişiklikler var. Örneğin Yüksek Askerî Şûra yapısında yapılan değişiklikler. Öncesinde 2 sivil 15 askerden oluşan Şûra yapılan değişiklikle 8 sivil 4 askerden oluşan bir hale geldi. Millî eğitim bakanı bile Şûra üyesi. Yüksek Askerî Şûra’nın, değerlendirme yaptığı askerlerin mesleki yaşamı hakkında bilgi sahibi olmaması, terfi ve atama sisteminin siyasi müdahaleye açık hale gelmesi, TSK personelini parti teşkilatlarında, tarikat kapılarında istikbal aramaya zorlamaktadır. YAŞ emeklilik kararları TSK personeli üzerinde bir sopa gibi kullanılmaktadır. Kararlarda liyakat değil siyasi tercihlerin öne çıkmasıyla TSK’da toplu tasfiye süreçleri başlamış ve bekleme süresi dolmadan yapılan emeklilik işlemleri, subaylar arasında erken emeklilik kararlarına, gelecek kaygısıyla siyasallaşmaya neden olmaktadır. 926 sayılı TSK Personel Kanunu ve Sicil Yönetmeliğinde açık olarak belirtilmesine rağmen, general amiral terfilerinde kıta görevi, gemi hizmeti ve pilot zorunluluğu göz ardı edilmektedir. Verilen kararlarda liyakat ve kıta hizmetinin ikinci plana atılması savunmamızda zafiyet yaratacak bir durumdur. Defalarca söyledik yine söylüyoruz orduya siyaset karıştırmayın, sonra bedelini hepimize ödetiyorsunuz. Askerî Sağlık Sistemi Niye inat ettiğinizi anlayamadığımız bir diğer sorun da Askerî sağlık sistemi. Güçlü bir ordusu olup da Askerî sağlık sistemi olmayan Türkiye’den başka ülke bulunmamaktadır. Bugüne kadar TSK Sağlık Komutanlığı olarak teşkilatlanan Gülhane Askerî Tıp Akademisi ve Asker Hastanelerinin ana görevi, ülke insanını KBRN tehdidine karşı savunma, hava, uzay, su altı hekimliği, yanık tedavisi, harp cerrahisi, protez-ortez gibi faaliyetleri yürütmek gerektiğinde sahra hastaneleri kurmak olarak belirtilmiştir. Darbe teşebbüsü sonrası Askerî hastaneleri kapatarak bütün bu konularda büyük zafiyet yaratmış bulunmaktasınız. Askerî sağlık personeli muharebede sağlık hizmeti yapmak üzere yetiştirilir ve bu yönü ile Sağlık Bakanlığının personelinden farklıdır. Asker Hastanelerinin kapatılması, askerî hekimliğin ve harp cerrahisi uzmanlığının yok olmasına, bu alanlara yönelik eğitim veren Askerî sağlık eğitim sisteminin ve bilgi birikiminin ve tecrübesinin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Bu durum; ateşli silah ve patlayıcı madde yaralanmalarından, birliğinde herhangi bir sağlık sorunu olan askere kadar, askerlere sunulan sağlık hizmetinin askerlik yükümlülüğünü yerine getiren pratisyen hekimlere indirgenmesi sonucunu doğurmuştur. Tekrar tekrar uyarıyoruz Askerî hastaneler derhal yeniden açılmalıdır. Bu kararınızın sonucunda şehit sayımızın artması gibi çok acı bir durum söz konusu olabilecektir. Sizin iş bilmezliğinizin bedelini bu ülkenin evlatları canlarıyla ödememelidirler. Askerî Okullar Bir başka önemli sorun da değiştirdiğiniz Askerî eğitim sistemi. Telaşla ve korkuyla Askerî liseleri ve astsubay hazırlama okullarını kapatarak ordumuza büyük zarar vermiş bulunmaktasınız. Askerî liseler, 1845 yılında kurulmuş ve savaş dönemlerinde dahi kapatılmamış, yaklaşık 170 yıllık tarihe sahip anıtsal okullar olmalarına rağmen, kapatılmaları ile tarihsel bir değer ve ülkemizin en eski liseleri olarak bir kültür ve gelenek de ortadan kaldırılmıştır. Askerî Okulların kapatılması 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Anlaşmasının 168. maddesi ile işgal güçleri tarafından Osmanlı Devleti’ne de dayatılmıştır. İşgalcilerin başaramadığını maalesef bugün AKP başarmış bulunmaktadır. Askerlik yalnızca bir meslek değil aynı zamanda bir yaşam biçimidir. Lise çağından itibaren alınan bu kültür ve gelenek, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Kore Savaşından Kıbrıs Barış Harekâtına, terörle mücadeleden, sınır ötesi harekâtlara, doğal afet yardım faaliyetlerinden, kamuoyundaki asker sevgisine kadar, ordu-millet geleneği ve kazanmış olduğu başarılar, yüzyıllardır süregelen askerî eğitim ve öğretim sistemi ile oluşturulan geleneğin bariz bir sonucudur. Sizler bu okulları kapatarak Harp Okulları, Harp Akademileri ve Astsubay Meslek Yüksek Okullarını açtığınız, Millî Savunma Üniversitesine ve onun başındaki sivil bir rektöre bağladınız. Genel Kurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarıyla bağını kopardınız. Bu durum özellikle belirtilen komutanlıkların denetleme, yönlendirme ve ilgili kuvvet komutanlığının değişen harekât konseptlerinden doğan eğitim/öğretim ihtiyaçları çerçevesinde müfredatları ve eğitim tekniklerini yeniden düzenleme imkânlarını ortadan kaldırmıştır. Yani ihtiyaç sahibi ile ihtiyacı karşılayan arasındaki organik bağ koparılmıştır. Genelkurmay Başkanlığının ve kuvvet komutanlıklarının, harekât konsepti, eğitim gereklilikleri ve harbin geleceğine ilişkin, geri besleme verme ve eğitim kurumlarından faydalanma imkânı kalmamış, “eğitim-uygulama-geri besleme” sistemi kesintiye uğramıştır. Askerî liseler yeniden açılmalı TSK ile organik bağı sağlanmalıdır. İhracı İstenen Teğmenler Konu harp okullarıyken yakın gelecekte yaşanan iki olayla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum. Hatırlayacaksınız 10 Kasım 2023 tarihinde Tuzla Piyade Okulunda yakasına Atatürk fotoğrafı takmak istemeyen öğrencilerle, onları ikaz eden öğrenciler arasında yaşanan olaylar neticesinde açılan soruşturmada üç teğmen Atatürk’ün Hatırasına Alenen Hakaret suçuyla ordudan atılmışlardır. Sayın bakan Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin kurucusu, bütün dünyanın takdir ettiği siyaset üstü büyük bir liderdir. Peygamber ocağı dediğimiz ordumuza Cumhuriyetimizin kurucusuna saygısızlık etme cüretini gösterebilecek bu öğrenciler nasıl girmiştir? Yakasına Atatürk resmi takmak istemeyen teğmenlerin, Harp Okulu’ndan itibaren cemaat ve tarikat evlerine gittikleri, ‘Hubbufillah” ve “Dostlar Meclisi” adıyla whatsapp grupları kurarak örgütsel tutum gösterdikleri, kendilerinden küçük Harbiyeli öğrencilerle “abilik” adı altında iletişim kurdukları, sosyal medya hesaplarında “şeriat yanlısı” paylaşımlarda bulunduklarına dair devre arkadaşları tarafından Harp Okulu idaresine defalarca bilgi verilmesine rağmen bu öğrenciler neden görmezden gelinmiştir. Cemaat tarikat yapılanması adı altında yeni FETÖ benzeri örgütlerin güçlenmesine seyirci mi kalınmaktadır? Diğer dört teğmen de küfürlü konuşma ve Askerî hizmete engel davranışta bulunma suçundan ordudan atılmışlardır. Atatürk resmini takmayan ve üniforma giymesine rağmen tarikat mensubu gibi hareket eden teğmenlerle, onları uyaran teğmenlerin aynı kategoriye konularak meslekten ilişiğinin kesilmesini nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Yine çok yeni yaşadığımız bir olayda Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'nde, tören bittikten sonra teğmenlerin kendi aralarında toplanarak okudukları mezuniyet andı nedeniyle haklarında tahkikat başlatılmıştır. Sayın bakan teğmenlerin söylediği Mustafa Kemal’in askerleriyiz ifadesi kimi niye rahatsız etmektedir? Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet’te teğmenlerin ne demesini bekliyordunuz Trikopis’in askerleriyiz mi diyeceklerdi? 1994 yılından beri okunan bu and hangi gerekçeyle resmi programdan çıkarılmıştır? Yönergeler veya münferit emirlerde ‘Mezuniyet Andının’ yasaklandığına ilişkin bir hüküm var mıdır? Bu konuda bir direktif verilmiş midir? Daha yeni bordo berelilerin yemin töreninde bu yemin resmi programda okunmuş ve alkışlanmıştır. Hal böyle iken ne yapmanın peşindesiniz? Eğer amaç Atatürkçü subayları sindirmek Atatürk sevgisini bu milletin gönlünden silmekse bunu kimse başaramaz bilginiz olsun. Teğmenlerimizin sonuna kadar yanındayız. Ege Adaları Sayın bakan bütün bu sıcak meselelerin yanında çok önemli birkaç konuyu da dile getirmek istiyorum. Yunanistan Lozan Antlaşmasından kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemekte, Ege’de silahsız olması gereken adaları silahlandırmaya, iki tarafa ait olmayan adaları ise sahiplenmeye devam etmektedir. Ayrıca yine Ege ve Akdeniz’de mavi vatan sınırları içerisindeki Millî haklarımızı ihlal etmekte, MSB, Dışişleri Bakanlığı ve genel olarak hükümet aleyhimize olan bu duruma göz yummakta yada düşük seviyede tepkiler ile geçiştirmektedir. Benzer şekilde Lozan Antlaşması gereğince “Gayri Askerî Bölge” olması gereken sınır bölgesi olan Dedeağaç’ta teşkil edilen ABD Deniz ve Hava üslerine karşı sessizlik ve tepkisizlik de devam etmektedir. Sahillerimize gelecek kadar cüretkârlaşan Yunanistan ile ilgili haklarımızı savunmak için ne yapmayı planlıyorsunuz? Adaları silahlandırması ve sahiplenmesi ile ilgili somut ne adım atılmıştır? Doğrusu merak ediyoruz. Savunma Sistemleri Merak ettiğimiz bir konu da hava savunma sistemleri konusunda ne durumda olduğumuzdur. Siper’de son durum nedir? F35’lere ödediğimiz paranın akıbeti ne olmuştur? Eurofither almaya çalıştığımız doğru mudur? Bu soruları cevaplamanızı bekliyoruz sayın bakan. Personelin Özlük Hakları Yine çok önemli bir başlıkta TSK personelinin özlük haklarında yaşanan sıkıntılar sayın bakan. Kahraman ordumuzun mensubu her rütbeden askerlerimizin çok önemli sorunları bulunmakta. Görevdeki tüm subay, astsubay, uzman erbaş ve sözleşmeli erler ile sivil memur ve işçilerin özlük haklarının, bütüncül bir bakış açısı ile iyileştirilmesi için adım atılmalıdır. Tam da bütçeyi konuşurken bunlara çözüm bulabiliriz. TSK’da görev yapan her rütbe ve statüdeki personelin kurumsal aidiyeti, aileleri ile birlikte görev etkinliğinin artırılması, silahlı kuvvetlerdeki emekleri sonrasında emekliliğe ayrılmış personel ile TSK saflarına katılma hayali ile yaşayan gençlerin katılımının teşviki için gerekli mali ve özlük haklarına ilişkin tedbirler bir an önce alınmalıdır. Askerî Personelin Barınma Sorunu Nasıl tedbirler mi? Örneğin barınma sorununa çözüm üretilmelidir. Sürekli ve sıklıkla atama gören TSK personeli bir konut satın alamamakta, kendilerine tahsis edilen lojmanlarda veya lojmanların yetersiz olduğu yerlerde kirada kalmak zorundadır. Yükselen kira bedelleri ve konut fiyatları TSK Personeli için barınma sorunun daha da büyümesine neden olmuştur. Kısa vadede bu sorunun çözümü için personele, görev yapılan şehrin özellikleri gözetilerek uygun miktarda nakit kira yardımı yapılmalıdır. Uzun vadede ise sadece doğu görevlerinde değil özellikle üç büyük ilin içerisinde olduğu batı garnizonlarında da barınma sorununu ortadan kaldıracak şekilde öncelikle bina kiralanması yoluyla acil ihtiyaç giderilmeli, müteakiben yeteri kadar lojman/misafirhane inşa edilerek barınma sorunu kalıcı olarak çözülmelidir. Emekli Binbaşılar Emekli binbaşılarımız geçinememektedirler. Sağlığı elverenler ek iş yapmaktalar. Emekli Binbaşı maaşı, Emekli Uzman Çavuş maaşından daha düşük bir duruma gelmiştir. Bu garabet uygulamanın nedeni diğer üst subaylara verilen Görev-Makam Tazminatının Binbaşılara verilmemiş olmasıdır. Bunun çözümü için ne yapmayı planlıyorsunuz? Astsubayların Özlük Hakları Konu özlük hakları olunca Astsubaylarımıza değinmezsem mücadelelerine haksızlık yapmış olurum. Görevde olan Astsubayımız da emekli olan Astsubaylarımız da mutsuz ve umutsuz. Meşhur sloganınız var ya hani “Yaparsa …AKP Yapar” diye sonunda askere de sokakta eylem yaptırdınız. Verilen sözler tutulmadı. Astsubaylarımızın özlük hakkı ve ek göstergelerinin düzeltilmesi için bir şey yapmayı planlıyor musunuz? Uzman Erbaşlar Sayın bakan Uzman erbaşların sözleşme fesih sonrası kamu kurumlarına yerleştirilmelerine ilişkin mevzuattan kaynaklı haklarının pratikte hiçbir karşılığı bulunmamakta. Uzman erbaşların 657 sayılı ve 3269 sayılı Kanunlarla tanınan bu yeniden memurluğa atanma hakları özellikle “kadro açılmaması” ve “gireceği sınıfın niteliklerine uymaması” gerekçeleriyle uygulanamamakta, devlet memurluğuna geçiş için başvuruları sürekli reddedilmektedir. Uzman Çavuşun kadro talebi artık karşılanmalıdır. Sözleşmeli Erlerin Kadroları Yine aynı sorun sözleşmeli erlerde de bulunmaktadır. 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş/Er Kanunu gereğince bir sözleşmeli Erbaş/Er, TSK’da en fazla 7 yıl görev yapabilmekte bu süre sonunda sözleşmesi otomatik fesih edilmektedir. Bu evlatlarımız her türlü arazi ve hava şartlarında vazife ve ülke uğruna şehit veya gazi olmaktan çekinmeden görev yapmaktadırlar. Yaptığı bu cefakâr görevin karşılığı, 7 yılın sonunda sözleşmeli er işsiz kalmaktadır. Fesih sonrası devlete atanma hakları bulunmasına rağmen atamalarının yapılmaması sorunu her geçen gün büyümekte, toplumsal bir yaraya dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Bu gençleri silahlı kuvvetlerde kazandıkları yetenekler ve ifa ettikleri görevlere de uygun olarak Kamuda açılacak olan “Silahlı güvenlik görevlisi, arama kurtarma personeli, zabıta memuru, orman muhafaza memuru, mahalle ve gece bekçisi, infaz koruma memuru, itfaiye eri, gümrük muhafaza memuru, hafif/ağır araç şoförü gibi” uygun kadrolarda öncelikli olarak istihdam edilmesi konusunda bir planlama ne zaman yapılacaktır? Askerî Fabrikalardan Çıkarılan Kamu İşçileri 25 Ekim 2023 tarihinde İzmir tersane komutanlığından 4, Gölcük tersane komutanlığından 6 ve Ankara beşinci Ana Fabrika Müdürlüğünden de 4 olmak üzere toplam 14 kamu işçisinin ihbar ve kıdem tazminatları verilmeksizin keyfi bir şekilde iş akitleri feshedilmiştir. İşçilerden dava açan 3’ü işe iade davalarını kazanmış olmalarına rağmen işe iadeleri yapılmamış bakanlık istinaf yoluna başvurmuştur. Sayın Bakan emeklerinden başka kaybedecek başka bir şeyi olmayan bu insanlara yapılan reva mıdır? 12. Dönem ASTASSAK Kursiyerleri Yine başka bir mağduriyet olarak, 20.02.2016 ile 31.08.2016 tarihlerinde 6 ay süren kurslarını bitirerek Astsubay Çavuş olarak mezun olan personelden bahsedeceğim. 12. Dönem ASTASSAK Kursiyerleri hiçbir ceza davasına muhatap olmadılar. İdari izinde yeni görev yerlerine tayin olmayı beklerken 29 Ekim 2016’da 675 sayılı KHK ile atamaları geriye dönük iptal edilmiştir. Lehlerine AYM kararı ve Danıştay kararları olmasına rağmen, ki bahse konu kararlardan birinin altında Sayın Bakan Yardımcısı Musa Heybet’in de imzası vardır. Hak arayışına devam etmekteler. Bakanlık nezdinde bir komisyon kurularak 12. Dönem kursiyerlerin sorunu çözülebilir. Bu konuda harekete geçmeyi düşünüyor musunuz? Terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayan 23 bin vatan evladı hala gazilik onurunu bekliyor, TSK Sağlık Yönetmeliği ve SGK mevzuatında yapılacak çok ta zor olmayan düzenlemelerle bu sorun çözülebilir bu konuda da girişim bekliyoruz. TSK’daki Sivil Memurlar Sivil memurlar Askerîn postal izinin olduğu her yerde varlar ancak TSK’nın sosyal tesislerinden yararlanamıyorlar. 926 Sayılı Kanun’a istinaden verilen tazminatları alamıyorlar. TSK Yan Ödeme Kararnamesi’nde üniformalı Askerî personele yönelik iyileştirmeler yapılmış, kurumdaki sivil memurlar unutulmuştur. Yardımcı Hizmetler Sınıfında bulunan aşçı, berber, terzi gibi hizmet erbaplarının Teknik Hizmetler Sınıfına alınmasını, Eğitimleri uygun olanlarında, Genel İdari Hizmetler içerisine yerleştirilmesi sağlanmalıdır. Şehit ve Gazi Yakınlarının Hakları Vatan için canlarını ve kanlarını feda eden, şehit yakınları ve gazilerimizin özlük, sağlık, eğitim, istihdam, sosyal tesislerden faydalanma gibi birçok alanda bürokratik engellerden kaynaklanan sorunlarının çözümlenmesi gereklidir. Bu konuda partimiz 12-13 Haziran 2024 tarihlerinde İstanbul’da Şehit Aileleri ve Gaziler Çalıştayı düzenlemiş tespit edilen sorunlarının giderilmesi için gereken kanun teklifleri meclis başkanlığımıza sunulmuştur. Acilen bu sorunların çözümü için bir irade ortaya konmalıdır. Gazilerimiz çok önemli bir sorunu da ortez/protez temininde yaşanmakta. Mevzuatta sağlık kurulu raporuyla ihtiyaç duydukları her türlü ortez/protez ve diğer iyileştirici araç ve gereçlerin bedelleri herhangi bir kısıtlama getirilmeksizin Kurumca karşılanır denmektedir. Ancak, bu kapsamdaki kişilerin; SUT’ta yer alan fiyatlarla temin edilemeyen ortez/protez ve diğer iyileştirici araç ve gereçler ile SUT’ta yer almayan her türlü ortez/protez ve diğer iyileştirici araç ve gereçleri, Gaziler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesinde oluşturulan kurulca, gazinin ihtiyacı olduğunun tespit edilmesi şartıyla karşılanabilmektedir. Yaralandıkları andan itibaren, fiziki kayıpları ve engellerinin yanı sıra “Travma Sonrası Stres Bozuklukları” ile de mücadele eden gazilerimizin işlemleri; ülkenin 81 ilinden Ankara’da tek bir hastanenin adres gösterilmesi nedeni ile gerek randevu alma gerekse tedavi prosedürü uygulanması bakımından hem maddi hem de manevi olarak çok yıpratıcı bir hal almış bulunmaktadır. Bu konu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını ilgilendiriyor demek işin kolay yolu. Millî Savunma Bakanlığı olarak bu konuda bir insiyatif almanız gerekmektedir. Yalnız bu konuda değil pek çok konuda Millî Savunma Bakanı olarak daha fazla insiyatif almanız gerekmektedir. Sayın bakan sizleri uyarıyoruz. Ordumuzu bekleyen en büyük tehlike cemaat, tarikat kisvesi altında Atatürk ilke ve devrimlerine düşman kadrolaşmadır. Buna göz yumar ya da işbirlikçisi gibi davranırsanız, belki şu anda sorumluluktan sıyrılırsınız, ama tarih önünde ve milletimizin vicdanında eninde sonunda yargılanırsınız. Saygılarımla Bütçe hayırlı olsun.HABER MERKEZİ