Geçen hafta gayrimenkul profesyonellerine karşı kullanılan “Esnafsınız” söylemine bakmıştık, bu hafta da nedir bu esnaflık ve nedir bu beklenti ona bakalım diyorum. Özellikle Çanakkale’de belki de her yerde enteresan bir esnaf algısı var ne yazık ki. Esnaf denilince her şartta indirim yapan, 5 liralık ürünü 3 liraya veren, müşteri velinimetimizdir diye düşünüp müşterinin istediği her şeyi kabul etmesi gereken kişi olarak düşünülüyor esnaf. Oysa gözden kaçan bir nokta var ki esnafların da para kazanmak sebebiyle o dükkanı açtığı gerçeği.
Özellikle şu pandemi sürecinde esnafların yaşadığı ciddi sıkıntıları düşününce gelirlerinin ciddi oranda düşmesi, birçoğunun kapanma tehlikesi ile işletmesini devam ettirmeye çalışması ve sermayeden yemesi gibi bir durum ortaya çıktı. Ve hatta birçoğu battı veya battığının farkında değil. Ancak her şeye rağmen beklentilerde bir değişiklik olmadığı da bir gerçek, zira alış veriş yapanların beklentisi hala esnafların indirim yapması yönünde ki belki de bunun sebebi alış veriş yapacak kişilerin anlamsızca “kaça alıyor ki” diye düşünüp kafasında hesaplar yapıp esnafların sattığı ürünlerde çok kar elde ettiğine kendisini inandırması ve neticesinde bu indirim talebinde ısrar etmesi. Aslında belki de komik olduğu kadar da aynı zamanda acı olan bir düşünce şekli olan “5 kazanacağına 3 kazansın, taş atıp da kolu mu yoruldu” mantığı. Ticarette zaten benim anlamadığım bir konudur, başkasının işletmesinin ne kadar para kazandığını kafada hesaplayıp ona göre tavır takınıp pazarlık etmeye çalışmak. Esnafın diğer giderleri hiç yokmuş gibi düşünülüp, her sattığının kemiksiz kar gibi varsayılması. Bu işletmenin kirası, ürünlerin alım maliyetleri, kar marjları, çalışanların maaşları, bu maaşların vergileri, işletme zarar etse dahi ödemesi gereken rakamlar, kişisel yaşam maliyeti hiç dikkate alınmadan “yaaaa ne masrafı olacak ki” kafası ile maruz kaldıkları durum. Benim aklıma gelen çözüm ise şu; madem bu kadar kar marjı olduğuna inanılıyor buyurunuz açınız aynı dükkandan bir tane, buyurunuz o kafanızdaki paraları kazanınız o zaman, neden bu denli kolay kazanç olduğuna inandığınız bir ticarete girmiyorsunuz?
Zira biz gayrimenkul profesyonelleri de bu yaklaşımın mağduruyuz. Bazı müşterilerin veya mal sahiplerinin kafasındaki “oooo emlakçılıkta çok para var, oturduğunuz yerden para kazanıyorsunuz”. Buyurunuz efendim, açınız bir emlak ofisi siz de kazanınız o kadar kolaysa. Hem nedir ki emlakçılık değil mi? Bir masa, bir kasa, iki sandalye ile dünyanın parasını götürüyoruz. Hem hiç maliyetimiz de yok; emlakçı olunca kira vermiyoruz, aracımıza benzin alırken yetki belgemizi gösteriyoruz para ödemiyoruz, mutfak ihtiyaçlarımızı ofisimizin bahçesinde üretiyoruz, elektrik deseniz güneş enerjisi kullanıyoruz, su deseniz çeşmeden içiyoruz, çocuk zaten yapmıyoruz, tek başımıza RobinsonCruseo gibi yaşıyoruz. Ticaret yapmayanın bizlere ve elbette diğer ticaret işletmelerinin sahiplerine ticaret öğretmeye çalışması çok olağandır bizim ülkemizde. Onu öyle yapacaksın, bunu böyle yapacaksın, şunu da şöyle yaparsan bana bu hizmeti bedavaya verebilirsin. Dediğim gibi Halep oradaysa arşın burada, dediklerinizi siz yapınız ve aynı hizmeti kafanızdaki rakam ile piyasaya sununuz, bizde o ürünü veya hizmeti sizden alalım. Neticede ticaret bu, kimin hangi hizmeti ya da ürünü hangi rakamla piyasaya sürdüğü o işletmenin sahibini bağlar. İyi ve kaliteli bir hizmetin karşılığı da buna göre belirlenir. O yüzden demiyor muyuz “ucuz etin yahnisi yavan olur”.
En iyi hizmeti en ucuza sunduğunu iddia edenler mi? Başlı başına yalandan ibaret bir söylemdir ama iş gören bir söylemdir. Mesela iyi bir avukatı ucuza tutmaya çalışın, evinizi tadilata sokarken en ucuz usta ile çalışın, mali işlerinizi ucuz yollu bir muhasebeciye devredin, hasta olduğunuzda en ucuz doktora ya da hastaneye gidin. Bu örnekler arttırılabilir ancak konu bir işi ucuza yaptırmaktan öte sonrasında yaşayacağımız sıkıntılardır. Diğer bir deyişle “Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olmaktır” ve eğer bir malı veya ürünü ucuza alacak kadar zenginseniz o zaman zaten bu yazının da bir önemi yoktur. Bu sebeple herkes istediği hizmeti istediği fiyata almakta serbesttir tıpkı hizmeti verenin vereceği hizmete fiyatını kanunlar çerçevesinde kendi belirleyeceği gibi. Bundan ötürü de istenilen hizmeti veya ürünü istediğimiz rakama elde edemediğimizde oturup karşımızdaki esnafı suçlamak veya yaptığı işi değersizleştirmek anlamsız bir yaklaşımdır.
Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…
YAZARLAR
Yayınlanma: 26 Ocak 2021 - 10:00
Nedir bu esnaflık?
Geçen hafta gayrimenkul profesyonellerine karşı kullanılan “Esnafsınız” söylemine bakmıştık, bu hafta da nedir bu esnaflık ve nedir bu beklenti ona bakalım diyorum
YAZARLAR
26 Ocak 2021 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir