Yapılan bir işin, alınan bir kararın veya söylenen bir sözün nefsani mi yoksa rahmani mi olduğu nasıl anlarsınız hiç düşündünüz mü? Yani yapacak olduğunuz işi yapmanızı Allah istiyor mu, onayı var mı? Allah’ın istediğini mi yapıyorsunuz, nefsin istediğini mi? Atacağınız adım, yapacak olduğunuz iş, Allah’ın emir ve yasaklarına uygun mu? Bu hafta bu sorulara cevap arayalım istedik.
Marifet ehli yapacağı bir işte, vereceği bir karar olduğunda Rabbine sorar ve ona göre hareket eder. Bizler her adımımızı Allah’a sorarız. Acizliğini ortaya koyup her şeyi layığı ile bilen Rabbine işini danışan kulun kalbi muhakkak ki en doğru cevabı verecektir. Bize düşen sabırla gelecek olan cevabı beklemek ve sorduğu soruda ısrarcı olmak yani sorduğunu unutmamaktır. Nefsani mi ruhanimi olmasının ayırt edilebilmesi için ise Kuran’ı Kerim’e, ayetlere, hadislere ve marifet yoluna aykırı ve uymayan konuların nefsani olduğunu söyleyebiliriz. Kuran, sünnet ve marifet yoluna uyanları düstur edinince ve kalbini pak eylemeye, nefsani isteklerden arındırmaya gayret eden bir kula muhakkak yardım gelir.
Büyüklerimiz ne güzel de özetlemiş. Hayır dinle, hayır işle, hayır söyle diye. Yapılan bir iş, söylenen bir söz hayır üzerineyse zaten doğrudur. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki nefs, bazen aklı kendince kandırmaya çalıştığında, yine ihlas ile Rabbimize döndüğümüzde rahmani seslenişlere, ilhamlara ulaşmamak için bir engel yoktur. Her zaman tekrar edildiği gibi, nefs terbiyesi ve nefsin ezilip ruhun yücelmeye başlamış olması duyumların rahmani olması için bir zemin hazırlamaktadır.
Nisa Suresi 79. ayette Rabbim: “Sana gelen her güzel şey, Allah’ tan gelmektedir. Sana gelen her kötülük de, kendindendir” buyurmaktadır.
Vakıa Suresi 79. ayette ise Rabbimiz: “Ona ancak temiz olanlardan başkası dokunamaz” buyuruyor. Nefsini tevhid ile temizlemeye, onun kir ve paslarından kendini arındırmaya çalışan bir kul sabırla, şükürle, zikirle yola devam ettikçe; “Arşa da sığmam arza da sığmam ama bir mümin kulumun kalbine sığarım” kutsi kelamını bire bir yaşamaya başlar. Onun kalbi,gönüle dönüşünce oradan ne cevherler, ne inciler ne mercanlar çıkar ki işte o zaman içten dışa ve akla her şey rahmani ve ilahi nur ile nurlanır. Nefs ne kadar susturulursa Hz. Meryem annemizin hayatında olduğu gibi bebek olan İsa konuşur. Onun tutan eli, gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili “O” olur.
Biz marifet ehli olarak en başından beri her daim söylediğimiz gibi Fatiha Suresinin 4. Ayetini “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dilerim” sancak; tevhidi (La İlahe İllallah) bayrak edinenleriz. Bir işe koyulmadan önce mutlaka Rabbimize sorar, ona göre harekete geçeriz. Sizler de yüzünüzü Rabbinize dönün.
Mülk Suresi 14. ayet: “Bilmez mi O yaratan ki, O her şeyi inceden inceye bilen, her şeyden haberden olandır.” buyurmakta. Her şeyin en doğru kaynağı olan Allah’a sormak varken, neden başkalarına yönelelim ki? Sorduğunuz soruların cevaplarının nasıl geldiğini merak ediyorsanız eğer, mutlaka deneyin. Bana da cevap gelir mi diye sorgulamadan, direkt sorun Allah’a. O sizi duyuyor! Sorunuzu cevapsız da bırakmıyor. Çünkü bizzat kendine soran kullarını çok seviyor! Yaşayın ve görün!
Ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com
YAZARLAR
Yayınlanma: 17 Temmuz 2020 - 10:00
Nefsten mi? Ruhtan mı?
Yapılan bir işin, alınan bir kararın veya söylenen bir sözün nefsani mi yoksa rahmani mi olduğu nasıl anlarsınız hiç düşündünüz mü? Yani yapacak olduğunuz işi yapmanızı Allah istiyor mu, onayı var mı?
YAZARLAR
17 Temmuz 2020 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir