Her zaman olduğu gibi bugün sizleri yine musikinin derinlerinde yatan bir eserin hikayesi ile tanıştıracağım. Şöyle bir bakıyorum da musikide her eserin bir hikayesinin olması ne kadarda duygu dolu olduğunu ve eserinde kaliteli olduğunu gösteriyor. Bu eserlerin perde arkasını beraber görmeye hazır mıyız? Evet dediğinizi duyuyor gibiyim. O zaman bestesi Selahattin Pınar’a, güftesi Yusuf Ziya Ortaç’a ait olan nadide eserin nasıl ortaya geldiğini öğrenelim.
Güzelliğine şarkılar bestelenecek kadar alımlı, hedefine ulaşmak için polise ve kanuna kafa tutacak kadar pervasız bir kadındı Afife Jale…
Güzelliğine şarkılar bestelenecek kadar alımlı, hedefine ulaşmak için polise ve kanuna kafa tutacak kadar pervasız, hayal dünyasında yaşamaya razı olacak kadar kalender bir kadındı Afife Jale… Türk tiyatrosunun öncü ismi, kısa hayatına öylesine yoğun/çeşitli olaylar sığdırdı ki; Türk tipi Rüzgâr Gibi Geçti filmine senaryo olabilirdi. Küçük yaşlarda babası ile gittiği bir tiyatro sahnesinde gördüğü bir oyuncuya hayran kalmış ve kendine ikon olarak görmüştür. İşte tam bu anda başlamıştı Afife Jale için sahne hayatı. Zamanın baskıcı politikası yüzüne tiyatro sahnelerinde polislerden kaçarak, yakalandığında kafa tutarak hayatta kalmaya çalışmıştır. 1923 yılına kadar çok zorluk çekti; ailesinden, akrabalarından yardım istemedi. İstanbul’un zengin/köklü bir ailesinden geliyordu. Babasının dediğini yapmadığından, burnunun dikine gittiğinden bağları kopuktu. Bu süre içinde gezici tiyatrolarda küçük roller üstlendi; karın tokluğuna gelen teklifleri kabul etti. 20 yaşına karşın hasta vücudu ve sinirli ruh hali vardı. Uyuşturucuyla tanışması da zor günlerin eseriydi. Eroin, esrar, morfin ve uyuşturucu hapın her türlüsünü kullanıyordu.
Atatürk’ün kurduğu yeni yönetim; tiyatroda Türk kadınının aktif görev almasının kapısı açtı. Çeşitli tiyatrolarda çalıştı, Anadolu turnelerine iştirak etti; sevdiği işi gönlünce yaptı. Ama tek dostu onu her geçen gün pençesine alıyordu. Eczanelerden sağladığı morfinle gününü geçiştiriyordu. Çevresinin iddiasına göre; Kadıköy’de Suriyeli bir Arap eczacıyla ilişkisi vardı; morfin ihtiyacını buradan karşılıyordu.
Fuat Edip Baskı ile geçtiğimiz haftalarda hikayesinin anlattığım ‘’Bir Bahar Akşamı’’ rastlaşmışlardır. Hayatının aşkını bulduğunu zanneden bu ikili evlendikten sonra ilişkilerini pek sürdüremediler. İlk zamanlar yeni açılan bir gonca gibi renkli ve güzel kokulu bu evliliği solduran Afife’nin kullandığı uyuşturucu… gibi maddeler kullanması olmuştur. Evlilikleri altı yıl sürebildi. Ayrılık hem eşinden hem de dünyada her şeyden çok sevdiği tiyatrodandı. Dostları; ünlü sahne kadınını Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi’ne yatırdı. Tedavi beklenilen iyileşmeyi sağlamadı. Afife Jale, 24 Temmuz 1941’de henüz 39 yaşındayken dünyamıza veda etti. Cenazesi 4 kişinin katıldığı çok sade merasimle Bakırköy Mezarlığı’na defnedildi.
Geride soluk birkaç fotoğraf ve eşi Selahattin Pınar’ın ünlü bestesi ‘Nereden Sevdim Bu Zalim Kadını’ kürdîlihicazkâr şarkı kaldı.
Güzelliğine şarkılar bestelenecek kadar alımlı, hedefine ulaşmak için polise ve kanuna kafa tutacak kadar pervasız, hayal dünyasında yaşamaya razı olacak kadar kalender bir kadındı Afife Jale… Türk tiyatrosunun öncü ismi, kısa hayatına öylesine yoğun/çeşitli olaylar sığdırdı ki; Türk tipi Rüzgâr Gibi Geçti filmine senaryo olabilirdi. Küçük yaşlarda babası ile gittiği bir tiyatro sahnesinde gördüğü bir oyuncuya hayran kalmış ve kendine ikon olarak görmüştür. İşte tam bu anda başlamıştı Afife Jale için sahne hayatı. Zamanın baskıcı politikası yüzüne tiyatro sahnelerinde polislerden kaçarak, yakalandığında kafa tutarak hayatta kalmaya çalışmıştır. 1923 yılına kadar çok zorluk çekti; ailesinden, akrabalarından yardım istemedi. İstanbul’un zengin/köklü bir ailesinden geliyordu. Babasının dediğini yapmadığından, burnunun dikine gittiğinden bağları kopuktu. Bu süre içinde gezici tiyatrolarda küçük roller üstlendi; karın tokluğuna gelen teklifleri kabul etti. 20 yaşına karşın hasta vücudu ve sinirli ruh hali vardı. Uyuşturucuyla tanışması da zor günlerin eseriydi. Eroin, esrar, morfin ve uyuşturucu hapın her türlüsünü kullanıyordu.
Atatürk’ün kurduğu yeni yönetim; tiyatroda Türk kadınının aktif görev almasının kapısı açtı. Çeşitli tiyatrolarda çalıştı, Anadolu turnelerine iştirak etti; sevdiği işi gönlünce yaptı. Ama tek dostu onu her geçen gün pençesine alıyordu. Eczanelerden sağladığı morfinle gününü geçiştiriyordu. Çevresinin iddiasına göre; Kadıköy’de Suriyeli bir Arap eczacıyla ilişkisi vardı; morfin ihtiyacını buradan karşılıyordu.
Fuat Edip Baskı ile geçtiğimiz haftalarda hikayesinin anlattığım ‘’Bir Bahar Akşamı’’ rastlaşmışlardır. Hayatının aşkını bulduğunu zanneden bu ikili evlendikten sonra ilişkilerini pek sürdüremediler. İlk zamanlar yeni açılan bir gonca gibi renkli ve güzel kokulu bu evliliği solduran Afife’nin kullandığı uyuşturucu… gibi maddeler kullanması olmuştur. Evlilikleri altı yıl sürebildi. Ayrılık hem eşinden hem de dünyada her şeyden çok sevdiği tiyatrodandı. Dostları; ünlü sahne kadınını Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi’ne yatırdı. Tedavi beklenilen iyileşmeyi sağlamadı. Afife Jale, 24 Temmuz 1941’de henüz 39 yaşındayken dünyamıza veda etti. Cenazesi 4 kişinin katıldığı çok sade merasimle Bakırköy Mezarlığı’na defnedildi.
Geride soluk birkaç fotoğraf ve eşi Selahattin Pınar’ın ünlü bestesi ‘Nereden Sevdim Bu Zalim Kadını’ kürdîlihicazkâr şarkı kaldı.