Nihilizmin, ahlaksal değerlerini reddettiğini göz ardı etmeden yorumlayacak olursak, dini kuramları ve teolojik problemleri de reddetmiş olur. Hiçlikten geldiğimizi ve hiçliğe gideceğimizi savunan nihilizm, iyi yahut kötü sonuçlar doğurarak var olan dinler ile mutlak bir bağlantısı olduğu söylenemez. Fakat nihilizmi bir dine indirgeyecek olursak en uygun inanış biçimi elbette ateizm olacaktır. Ateistler herhangi bir tanrı inancına sahip olmadıkları gibi, metafiziksel nihilistler tanrı inancına, hatta kendilerinin varlığına dahi inanmakta güçlük geçerler. Bu iki inanış şeklini birbirlerine benzetebiliriz.
Ahlaki nihilistler herhangi bir ahlak yasasının, kuramının varlığını reddederler. Ahlaki nihilistlerin tanrı inancını vardır yahut yoktur. Bu değişkenlik gösterebilir. Ancak objektif bir ahlakın varlığını kabul etmedikleri için, ahlakın temelini oluşturacak olan tanrının da varlığını kabul edemezler. Nesnel bir ahlakı ve bu nesnel ahlakın kaynağı olabilecek tanrıyı kabul etmezler.
Nihilizmin en büyük temsilcisi olarak görülen Alman filozof Nietzsche, hayatının büyük bölümünde olduğu gibi burada da yanlış anlaşılmıştır. Nietzsche felsefesinin temeli alışılmış ve monotonlaşmış tabuları yıkmaktır. Bu düşüncesi onu nihilist bir düşünür gibi gösterse de; ‘Biz doğadaki tüm ahlâkı ret etmiyoruz, ahlâkın evrensel olduğu anlayışını reddediyoruz ve bir ahlâk kuralını ret veya kabul ederken onun gelişmeye destek olması ve engellemesi belirlenmelidir.’ Cümlesi ile aslında nihilist bir düşünceye değil, varoluşçu bir düşünceye sahip olduğu görülür. Nietzsche felsefesini var olan ve alışılmış tabuları yıkarak, insanın tekrardan kendisinin inşa edebileceği bir ahlaki değer havuzu oluşmaktır. Değerleri yıkma kısmına kadar nihilist bir düşüncenin izinde ilerleyen Nietzsche, her şeyin yok edildikten sonra ve insanın özgür olarak adlandırılabilecek koşullara geldiğini düşündüğü noktada, her şeyin kişi tarafından tekrardan inşa edilmesi gerektiğini düşünmüştür. Bu düşünceleri zaman zaman elbette farklılık göstermiştir. Akıl hocası olarak bahsettiği pesimist Alman filozof Schopenhaur’un etkisinde kalarak fazla karamsarlığa sürüklendiği dönemde nihilist bir filozof olarak adlandırılabilecekken münzevi hayata atılıp Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı eserini yazdığı dönemde ise, nihilizmin etkilerinden sıyrılarak daha optimist bir yaklaşım sergilediği görülmüştür.
19. yüzyılın sonlarında başlayarak 20. yüzyıla damgasını vuran ve bünyesinde kaliteli filozofları barındıran egzistansiyalizm yahut varoluşçuluk akımı, şöhret kazandığı dönemde de günümüzde de nihilizm ile karıştırılmakta hatta bir tutulmaktadır. En kolay ve kısa yoldan anlatılmak istenirse, nihilizm gerek etik, gerek epistemolojik olsun bir yıkım demektir. Değerlerin ve otoritelerin yıkılmasıdır. Ve hiçliği giden sonsuz bir yolculuktur. Varoluşçuluk ile karışma nedeni ise varoluşta da bir yıkımın söz konusu olmasıdır. Bir yıkım vardır fakat devamında inşa da gelmektedir. Değerler, otoriteler, bilgiler yıkılır. Sonrasında ise, kişi kendi değerlerini kendisi inşa etmektedir. Nihilizmin en büyük temsilcisi olarak bilinen Friedrich Nietzsche aslında nihilist değildir. Nihilist sanılmasının nedeni, egzistansiyalizm ile nihilizm arasındaki ince çizgidir. Nihilizm hiçlikken, egzistansiyalizm hiçlikten tekrar doğmaktır.
YAZARLAR
Yayınlanma: 19 Temmuz 2023 - 09:00
Nihilizm ve Din
Nihilizmin, ahlaksal değerlerini reddettiğini göz ardı etmeden yorumlayacak olursak, dini kuramları ve teolojik problemleri de reddetmiş olur
YAZARLAR
19 Temmuz 2023 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir