Bugün hayatın gizemini notalarda aramaya çalışacağız. Seslerin o sihirli dünyasının yaşamdaki gölgesine bakmayı deneyeceğiz.
Bilindiği ya da şimdi öğrenileceği üzere ,"kalın do" ile başlayıp "ince do" ile biten nota dizisine "gam" denir. Yıllar önce okuduğum bir kitapta, Hasan Ali Toptaş’ın da dediği gibi "başlarken yalnızsın, bitirdiğinde daha da yalnız" sözüne karşılık gelen bu tespit kederli kaderimizi de bize fısıldar buna "gam" denmesi sizce bir tesadüf müdür?
Burada yaşamın yalnız başlayıp yalnız sonlanmasındaki gam, do ile başlayan ve do ile biten dizgideki gamla izdüşümlü bir yaşam çizgisi anlatımıdır.
Buradan hareketle diyebiliriz ki nota dizinindeki o "do" yaşama kendi tercihimiz dışında fırlatılıp atıldığımız ve yaşamdan sökülüp alındığımız ilk ve son anlardaki yalnızlığı sembolize eder.
Yaşamın başındaki o “kalın "do" güçlü bir sestir. Bütün tutkular, arzular, hırslar ve yaşama dair herşeyin ambalajı yeni açılmış, güçlü bir irade olarak kendini varetmiştir. Eksilmemiş bir ilk nefestir "do"
"re" tınısının başlangıcındaki titreşim hareketliliği, devamındaki "e" ile gelen incelti de karşılaştıgımız bütün o olayları çocukça izleyip hayatın ritmine hala uzak kalışımızı temsil eder. Bir oyun dünyasının tınısıdır "re" "mi" ile ergenleşir ve yaşayıp gördükçe kırılganlaşırız. Bu oldukça uzun bir süreçtir. ilk aşk ilk iş gibi her şeyin ilki ince ve narin ruhumuzla buluşur. Hayatı anlamaya çalışan filiz dalımızdır "mi"
Ve "fa" bütün bu zorlu yolculuklardan sonra yaşamın ekstremum noktasıdır. Benliğimizin sakinlıği ve bilgeliği "fa" nın o tınısında gizlidir. Bütün sert ve köşelı yanlarımızın törpülendıği, ruhumuzun elastikiyet kazanırken "a"nın tokluğunda tecrübeyi daha geniş bakış açısıyla harmanladiğımız dönemi anlatır "fa". Kendin olma halindir "fa" ve yarısıdır yolun.
"Sol" yaşamın ritminin düşüşe gectigi ve yeni bir dönemin kabullenilmeye çalışıldığı köşeli bir virajı temsil eder ve bu dönem ozumsendiginde "la" ile o dönemin sakinliği estetiği ve bilgeliğinin farkina varılır. “La” biraz huzur biraz hüznün harman olduğu lal dönemdir de bir bakıma. Sanatı ve inceliklerini keşfettiğimiz ve ziyadesiyle içselleştirip yaşama uyarladığımız dönemdir.
"Si" sarı sonbaharı anlatır. Renklerin canlılık ve gücünü pastel kırılganlığına devşirdiğini "i" harfindeki tınıdan anlıyoruz. "S" ve "i" suskunluğun ve fısıltının sesidir. Hayallerin yerini anılar almaya başlamıştır bol bol. Ve yine "do" sesi ama bu sefer ince ve sessiz ve kırılgan ve yalnız. Artık bir hikaye bir hayat yazılmış ve sol anahtarı epey bi uzaklarda kalmıştır. Her nota bir ses bir nefes.
Her nefes can demektir hayatın içinde.
Bir yalnızlık ile başlayıp bir başka yalnızlıkla son bulan.
Yaşamın başındaki o “kalın "do" güçlü bir sestir. Bütün tutkular, arzular, hırslar ve yaşama dair herşeyin ambalajı yeni açılmış, güçlü bir irade olarak kendini varetmiştir. Eksilmemiş bir ilk nefestir "do"
"re" tınısının başlangıcındaki titreşim hareketliliği, devamındaki "e" ile gelen incelti de karşılaştıgımız bütün o olayları çocukça izleyip hayatın ritmine hala uzak kalışımızı temsil eder. Bir oyun dünyasının tınısıdır "re" "mi" ile ergenleşir ve yaşayıp gördükçe kırılganlaşırız. Bu oldukça uzun bir süreçtir. ilk aşk ilk iş gibi her şeyin ilki ince ve narin ruhumuzla buluşur. Hayatı anlamaya çalışan filiz dalımızdır "mi"
Ve "fa" bütün bu zorlu yolculuklardan sonra yaşamın ekstremum noktasıdır. Benliğimizin sakinlıği ve bilgeliği "fa" nın o tınısında gizlidir. Bütün sert ve köşelı yanlarımızın törpülendıği, ruhumuzun elastikiyet kazanırken "a"nın tokluğunda tecrübeyi daha geniş bakış açısıyla harmanladiğımız dönemi anlatır "fa". Kendin olma halindir "fa" ve yarısıdır yolun.
"Sol" yaşamın ritminin düşüşe gectigi ve yeni bir dönemin kabullenilmeye çalışıldığı köşeli bir virajı temsil eder ve bu dönem ozumsendiginde "la" ile o dönemin sakinliği estetiği ve bilgeliğinin farkina varılır. “La” biraz huzur biraz hüznün harman olduğu lal dönemdir de bir bakıma. Sanatı ve inceliklerini keşfettiğimiz ve ziyadesiyle içselleştirip yaşama uyarladığımız dönemdir.
"Si" sarı sonbaharı anlatır. Renklerin canlılık ve gücünü pastel kırılganlığına devşirdiğini "i" harfindeki tınıdan anlıyoruz. "S" ve "i" suskunluğun ve fısıltının sesidir. Hayallerin yerini anılar almaya başlamıştır bol bol. Ve yine "do" sesi ama bu sefer ince ve sessiz ve kırılgan ve yalnız. Artık bir hikaye bir hayat yazılmış ve sol anahtarı epey bi uzaklarda kalmıştır. Her nota bir ses bir nefes.
Her nefes can demektir hayatın içinde.
Bir yalnızlık ile başlayıp bir başka yalnızlıkla son bulan.