Bozcaada aşığı, Yazar Haluk Şahin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iktidara yakınlıkları ile bilinen gazeteciler Ertuğrul Özkök ve Nagehan Alçı ile aynı otobüste bulunduğu fotoğrafı yayınlaması ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Yazar Haluk Şahin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iktidara yakınlıkları ile bilinen gazeteciler Ertuğrul Özkök ve Nagehan Alçı’nın yer aldığı fotoğraf ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şahin maddeler halinde farklı bakış açılarını yazarak şunları söyledi:Bence yararlı bir tartışma oldu. Mecrayı nefret çoğaltmak için değil, konuyu açmak için kullandık. Hepimiz bir şeyler öğrendik. Hemen hiç küfretmedik. Benim vardığım sonuç şöyle oldu:
1)Eğer Ertuğrul ve Nagehan geziye katılmak için bizzat baş vurmuşlarsa onlara “Hayır, alamayız! Çünkü sizin N faktörünüz çok yüksek!” denemezdi. Biz her zaman akreditasyon ayrımcılığına karşı olduk. İlkeler önde gelir. Yarın başkaları başkalarını reddettiğinde eleştiri hakkımız olsun.
2) Yok, eğer İmamoğlu ile basın sorumlusu bu iki kişiyi N faktörü yüksek diye “show” amaçlı olarak çağırmışlarsa (ki öyle olduğu anlaşılıyor) siyasal psikoloji bilgileri zayıf demektir. Sevilmeyen birinin beni sevmesi bana sevgiyi arttırmaz ki. Sevilmeyen kişinin eleştirisi sevgi getirir, övgüsü sevgi götürür. Hele bizimki gibi kutuplaşmış ortamlarda.
3) Daha bile tehlikelisi “Biz artık olduk! istediğimizi yaparız, gerisi vız gelir tırıs gider” kibiridir. Durum bakalım, daha kendi gücünüzle bir şey olmadınız! Asıl tırmanış şimdi başlıyor. Evet, İmamoğlu’nun Q faktörü yüksek, seviliyor, ama bu sonsuz değildir. Böyle hatalarla hızla tükenir.
4) Artık gazeteci arkadaşlarımızın şu soruyu sorma hakkı doğdu: Acaba beni gazeteci olarak mı çağırıyor, yoksa kendi reklamı için mi?
Yazar Haluk Şahin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iktidara yakınlıkları ile bilinen gazeteciler Ertuğrul Özkök ve Nagehan Alçı’nın yer aldığı fotoğraf ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şahin maddeler halinde farklı bakış açılarını yazarak şunları söyledi:Bence yararlı bir tartışma oldu. Mecrayı nefret çoğaltmak için değil, konuyu açmak için kullandık. Hepimiz bir şeyler öğrendik. Hemen hiç küfretmedik. Benim vardığım sonuç şöyle oldu:
1)Eğer Ertuğrul ve Nagehan geziye katılmak için bizzat baş vurmuşlarsa onlara “Hayır, alamayız! Çünkü sizin N faktörünüz çok yüksek!” denemezdi. Biz her zaman akreditasyon ayrımcılığına karşı olduk. İlkeler önde gelir. Yarın başkaları başkalarını reddettiğinde eleştiri hakkımız olsun.
2) Yok, eğer İmamoğlu ile basın sorumlusu bu iki kişiyi N faktörü yüksek diye “show” amaçlı olarak çağırmışlarsa (ki öyle olduğu anlaşılıyor) siyasal psikoloji bilgileri zayıf demektir. Sevilmeyen birinin beni sevmesi bana sevgiyi arttırmaz ki. Sevilmeyen kişinin eleştirisi sevgi getirir, övgüsü sevgi götürür. Hele bizimki gibi kutuplaşmış ortamlarda.
3) Daha bile tehlikelisi “Biz artık olduk! istediğimizi yaparız, gerisi vız gelir tırıs gider” kibiridir. Durum bakalım, daha kendi gücünüzle bir şey olmadınız! Asıl tırmanış şimdi başlıyor. Evet, İmamoğlu’nun Q faktörü yüksek, seviliyor, ama bu sonsuz değildir. Böyle hatalarla hızla tükenir.
4) Artık gazeteci arkadaşlarımızın şu soruyu sorma hakkı doğdu: Acaba beni gazeteci olarak mı çağırıyor, yoksa kendi reklamı için mi?