Hani sütlü, karamelli gibi tadı olan kahve renkli şekerler var, ben onları hiç sevmezdim çocukluğumda. Bayramlarda genelde yaşlı teyzeler ikram ederdi onlardan. Almayacak gibi olur nazlanırdım. ‘’Al dadam al,’’ diye ısrar ederlerdi. ‘’Şekeri ben de severim hacı anne ama sakız gibi olanlardan olacak onun da ya portakallısı ya limonlusu olacak, ama sizde nerdee bunlar ucuz mudur nedir her bayram aynı hikaye,’’ diyemezdim. Sessizce atardım cebime. Eve gelince de bizim şeker çanağının içine yuvarlayıverirdim.
Bayramda gidilecek yerleri beş farklı gruba ayırmıştım.
Birincisi kahverengi şeker verenler: Oralara zoraki gittiğimi anlamışsınızdır zaten. Genelde ailecek gittiğimiz yerlerdi. Oralarda şeker işi zayıf olsa da haklarını yemeyeyim diğer ikramlar açık ara önde olurdu.
İkincisi meyveli şeker verenler: Yaşça daha genç olan bu grup çocukların halinden az çok anlarlardı. Oralara da kendi başıma pek gidesim gelmezdi. Ama mecbur gidilecekse de alınan bu karara saygıyla karşılar sesimi çıkarmazdım. Şeker tabağı şöyle uzanınca ya turuncu ya sarıyı alırdım içinden.
Üçüncüsü çikolata verenler: Bu grubu da ikiye ayırmak lazım aslında, kutu içinde çikolata verenler ve tek tek paketlenmiş, serçe parmağı büyüklüğünde olan çikolatalardan verenler şeklinde. Bu grup sosyo ekonomik olarak bilemem ama ekonomik olarak bir tık daha özgür ailelerdi. Tek tek paketlenmiş çikolatalar benim favorimdi. O adreslere annemin ‘’Falancalara git de bir ellerini öp,’’ demesiyle gidebilirdim.
Dördüncüsü para verenler: Onlar nadir insanlardı. Kimisi zengin kimisi fakirdi. Bu ayrım yapabileceğim bir kıstas da değildi. Sanırım yakınlıkla alakalıydı. Kendilerine yakın gördükleri ailelerin çocuklarını da kendilerine yakın görüyorlardı. Öyle her çocuğa harçlık verilmezdi. ‘’Falanca mahalledeki filanca çocuklara para veriyormuş,’’ şeklindeki söylentiler hiçbir zaman şehir efsanesinden öteye gidemezdi. O evlere de genelde ailecek gidilirdi. Yiyecek olarak her ne ikram edilirse edilsin yanında muhakkak gazlı içecek olurdu; hem sarısından, hem siyahından…
Beşincisi tek kişilik bir grup: Halam… Büyüdükçe şunu anladım, yakınlarımız arasında çocuğun dilinden en iyi anlayan belki de halamdı. Geyikliden Kumkaleye gidişimiz hep heyecanlıydı. O büyük kapılardan içeri girdiğimizde içimi bir neşe kaplardı. Halam her bayram hem sevdiğim şekerlerden, hem de bayram hediyesi olsun diye bir çift çorap alırdı. Herkesin aksine o tatlı olarak baklava değil pasta yapardı. Geri döneceğimiz sıra da cebime bayram harçlığı sıkıştırırdı. O yüzden onu hiçbir grubun içine dahil edemezdim.
Her evde bayramın tadı başka olurdu, ben hangi eve gidersem gideyim o tadı almaya çalışırdım.
Sahi sizin unutamadığınız hangi bayram tatları var?
Bu haftayı da Şükrü Erbaş ile noktalayalım kıymetli okur,
‘’Ne konuşmalarımızda tat kaldı
Ne susmalarımızda bir hikmet’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
YAZARLAR
Yayınlanma: 05 Mayıs 2022 - 10:19
O tadı bildin mi?
Hani sütlü, karamelli gibi tadı olan kahve renkli şekerler var, ben onları hiç sevmezdim çocukluğumda
YAZARLAR
05 Mayıs 2022 - 10:19
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir