Merhaba Sevgili Okur,
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Aslında daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bazı olayların, durumların özel bir güne ithaf edilmesini, sadece o gün özelmiş diğer günler değilmiş gibi atfedilmesini çok tasvip etmeyenlerdenim.
Ama bir çocuğun aile eğitimi sonrasında gelişimine büyük katkılar sağlayan, bir birey olup topluma kazandırılmasında büyük rolleri olan öğretmenlerimizin bu özel gününü ayrıca üzerinde durarak yazmak istedim.
Eğitim – öğretim hayatım boyunca benimde sizler gibi birçok öğretmenim oldu. Bunlardan bazıları iz bıraktı, bazıları ise silinip gitti bir şekilde hafızamdan. İz bırakanları düşündüğümde bazılarının iyi anılar, bazılarının kötü anılar yaşattığını hissettim. Sonra kendi kendime “acaba öğretmenler mi dersi sevdirir yoksa dersi sevince o öğretmende kendiliğinden mi sevilir”sorusuna takıldım kaldım. Sanırım net bir cevabı olmayan felsefik bu soru karşısında uzunca bir süre düşünmem gerekecek.
Anne ve babadan ayrıldığımız ve yabancı bir ortama girdiğimiz o ilk anda öğretmenlerimizin davranışları, bizlere olan sevgileri ve bizi o ortama hazırlayış şekilleri eminim ki önce öğretmeni sonra dersi sevdiren bir parametre gibi. Oysa yaş ilerledikçe öğretmenin kendisinden elektrik alamamış bile olsan konuya olan ilgin ve merakın dersi sevmen için yeterli oluyor sanırım. Ama yine de sevgiyle gelen ilgi ve merakın insanda yarattığı manevi doygunluk ve mutluluk hissi eminim ki daha yüksek olacaktır.
Bir sürü güzel anım oldu. Ama beni hem kıran hem dersten soğumama sebep olan bir anımı kısacık da olsa paylaşmak isterim: Ortaokul zamanlarındaydı sanırım. Derse çok istekli, en önde oturup dersi pür dikkat dinleyen ve sürekli parmak kaldıran bir öğrenciydim. Söz hakkı almak için kaldırdığım bir parmak, boyu hafif kısa olan öğretmenimin gözüne girmişti ve öğretmenimin elime vurmasıyla çok utanmış, ergenlik dönemi ruh hali ile de derse karşı olan ilgim epey azalmıştı. O gün bugündür o derse olan ilgisizliğim ve aklıma bu anı gelmesi bana öğretmenin rolünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Buna rağmen, lise dönemlerindeyken çok zorlandığım bir derste sırf öğretmenimin çabasını boşa çıkarmamak, ona layık bir öğrenci olabilmek adına gece gündüz bir dersi çalışmamda dersi sevmekten önce öğretmenime olan saygım ve sevgimden olsa gerek diye düşünüyorum.
Ebeveyn olduktan sonra ise yine çocuğumla aramızdaki ilişkilerde birçok kez öğretmenlerimizden destek aldım. Mesela erken yatma vs gibi durumlarda kızımın öğretmeninden destek alıp, öğretmeninin erken yatma hakkında ki bilgilendirmeleri ile işimin kolaylaştığı durumlar olmuştur. Bu durumda öğretmenlerimizin o güzel desteklerinden biridir.
Zaman ne olursa olsun öğretmenler içimde hep saygı duyulması gereken, danışıldıklarında bizlere yol gösterebilecek, donanımlı eğitim insanlar olarak yer alıyorlar.
Her birine saygım sonsuz, her birinin emeklerine ve çabalarına teşekkürüm bir borçtur.
başta Baş Öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, yıllar sonra yaşadığım öğretmenlik mesleği ile kendimin ve tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutlarım.
Bu haftaya özgü Alp Gökalp’in “Öğretmenimin Gizli Hayatı” isimli çocuk kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Sevgilerimle
Çocuk Kitabı yazarı Işık SARAÇ
YAZARLAR
Yayınlanma: 24 Kasım 2022 - 11:34
Öğretmenim canım benim canım benim
Merhaba Sevgili Okur, Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü
YAZARLAR
24 Kasım 2022 - 11:34
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir