Okuyun e mi?

Zamanında biri çıkıp da ‘’Her dönemin arasında size bir hafta tatil vereceğiz,’’ deseydi kimse inanmazdı herhalde. Ama oluyormuş işte. Normalde sabah trafiğinin çok yoğun olduğu saatlerde çıktım evden. Geçen haftaya oranla yollar boş sayılır. Hep dediğim gibi okullar toplumsal hareketin ana figürlerindendir. Bu yıl uzaktan eğitine hiç başvurulmamış olduğundan dolu dizgin, yoğun bir dönem geçiriyoruz. Eğitim paydasının tüm aktörleri işlerinin başında. ‘’Ara Tatil Önerileri’’ diye bir başlık açmayacağım ama ‘’Okuyun e mi? ‘’ demekten de alamıyorum kendimi.
Eğitimin her alanı disiplinler arası bir süreç diye düşünüyorum. Bu süreçte işini tam olarak yapmayan hangi unsur olursa olsun tökezlemeler başlıyor. Öğretmen, veli, öğrenci üçgeninden de bahsetmiyorum bu kez. Okul denince aklınıza her ne geliyorsa… Bir temizlik görevlisinin işini doğru yapmadığı okulda ders işlemek nasıl mümkün olur? Servisçisinin her gün geç kaldığı okulda disiplin olur mu? İdarecinin ders programını gerektiği gibi hazırlayamadığı okulda işleyiş nasıl olur? Hepsinde bir kaos iklimi öyle değil mi? Bu nedenle eğitimin içinde yer alan her paydaş çok kıymetlidir, değer bilmek gerekir.
***
Öğrenme kayıpları hiç bu kadar hat safhada olmamıştı sanırım. Öğrencilerin bir kısmı evdeki yetişkinler sayesinde okumayı öğrenmiş. Okumayı öğrenmiş ama anlayamıyor. Bir kısmı sayıları tanıyor, tanıyor ama nesneleri sayamıyor. Anneler, babalar bu süreçte çok emek harcadı, aman çocuklar geri kalmasın diye çok çabaladı ama ne yazık ki öğretmenin rolü başka, nasıl öğretileceğini bilmek başka. Hem öğrenciler sadece sunum yoluyla öğrenmezler, arkadaşlarıyla etkileşim halinde olarak öğrenirler, etkinliklerle öğrenirler, bir başkasından duyduklarıyla öğrenirler, sınavlara çalışırken öğrenirler evde öğrenilen biraz noksan kalır bu nedenle. O yüzden de hep hiçbir öğretim yöntemi okulda uygulananın yerini tutmaz dedik. Müfredat ile performansımız arasındaki fark iyice açılmadan müdahale emek yerinde olacaktır.
***
Halk Eğitim Merkezlerine olan ilginin artarak devam ettiği paylaşılmış bakanlık tarafından. Bu da çok önemli bir husus bence… Alışılmışın dışında, insanların hayatlarına dokunan programlarla bu kurumların eski cazibelerine kavuşması topluma çok şey kazandıracaktır. Kendini geliştirmek isteyen her vatandaşın özel kurslarla bu amacına ulaşamayacakları varsayılırsa bu noktada Halk Eğitim Merkezleri aynı zamanda birer çözüm merkezleri olabilir.
Bu haftayı da Hakan Günday ile noktalayalım kıymetli okur.
‘’Tatil, bir insanın gerçek zaman ve mekandan uzaklaşmasıdır. Kendi başına hayal kurmaya gücü yetmeyenlere paketlenip sunulmuş bir üründür.’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.