Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve her şey yolundadır. Hali hazırda hayatlarımız çok monotonlaştı farkındayım ve bu rutin canımızı çok sıkıyor olabilir fakat sağlığın her şeyden önemli olduğunu bazen maalesef acı tecrübelerle de olsa anlıyoruz ve bu yaşanan tatsız deneyimler bize aslında rutinin o kadar da kötü bir şey olmadığını fark ettiriyor.
Bu hafta size Oscar adayı bir filmden bahsetmek istiyorum, filmin ismi: Onca Yoksulluk Varken konusu ise; Madam Roza adında eski bir hayat kadını yine hayat kadınlarının çocuklarına bakarak geçimini sağlamaktadır. Bir gün Madam Roza’nın da doktoru olan Dr. Coen, Momo adında (Asıl adı Mohameddir) Senegalli bir çocuğu ona bakması için Madam Roza’ ya götürür ve Madam Roza ile Momo’nun hikayesi böylelikle başlamış olur. Madam Roza ve Momo’nun birbirlerini tanıyıp anlamaya çalıştığı aynı zamanda Madam Roza iki çocuğa daha bakmaktadır. Çocuklardan birinin adı Losif diğerinin ise Babu’dur. Losif’in annesi çocuğuna bakması karşılığında Madam Roza’ya düzenli para göndermekte ve düze çıktığında çocuğunu alacağını söylemektedir. Babu’nun ise babası trans bir bireydir ve babası işe gittiği zamanlarda ona Madam Roza bakmaktadır. Momo bu iki çocuğa da alışmakta güçlük çekmektedir ve bir yandan da çocukları torbacı olarak çalıştıran bir uyuşturucu taciri için çalışmaktadır.
Filmin ilerleyen zamanlarında Momo’nun üç yaşındayken Senegal’den ailesiyle birlikte ayrıldığını ve altı yaşındayken babasının annesini hayat kadınlığı yapması için zorlamasıyla ve annesinin reddetmesi sonucunda babasının annesini öldürdüğünü ve böylelikle altı yaşında yetim kaldığını öğreniyoruz. Filmde Momo’nun tam yaşını hiç söylüyorlar mı emin değilim fakat 9-10 yaşlarında olduğunu tahmin ediyorum.
Momo ve yanında kalan diğer çocuk Madam Roza’da bir tuhaflık sezinliyor ve onu takip etmeye başlıyorlar, Madam Roza yine bir gün evin altına inerken çocuklar da peşine takılıyorlar ve kadının kendine evin altında sığınak gibi bir oda yapmış olduğunu görüyorlar. Günler böyle birbirini kovalarken diğer çocuğun annesi oğlunu almak için Madam Roza’ nın evine gelir ve çocuğunu alıp gider. Yalnız kalan Momo ve Madam Roza daha çok yakınlaşmaya başlarlar. Madam Roza daha sık sığınağa inmeye başlamıştır ve Momo bunun nedenini merak etmektedir.
Bu duygusal filmi henüz izlemediyseniz mutlaka izlemenizi öneririm hemen hemen bir buçuk saatlik biraz yavaş tempolu bir film. Filmde beni etkileyen unsurlara gelecek olursak ilki Madam Roza’nın söylemiş olduğu: “Hayat kadınları hayat kadınlarına yardım eder “ sözü oldu ve bunu destekler nitelikte hayat kadınları, trans bireyler, yetim kalmış, pisliğe bulaşmış şanssız çocukların hayatlarının çakışması ve birbirlerine destek olmalarıdır. Filmde Yahudi soykırımına dair de bilgiler vardı Madam Roza Auschwitz’ den kurtulan Yahudi bir kadındı ve o zamanlara dair korkunç anılara sahipti. Hatta bu korkunç hatıralar onda zihin bulanıklığına sebep oluyor ve aklı ona çeşitli oyunlar oynuyordu. Filmde ayrıca Sophia Loren’i görmek de çok hoştu.
Evlere kapandığımız bu zamanlarda benim de daha fazla dizi, film izlediğim doğrudur. özellikle de Netflix, BluTV vb. dijital platformlardan naçizane tavsiyelerimle ara ara karşınızda olacağım. Siz de Oscar adayı filmleri izliyor musunuz, sizin aday filminiz hangisi?
İyi Seyirler…
İyi Seyirler…