Yaşadığımız şehrin tarihçesini ne kadar biliyoruz? Tarihini iyi bilmediğiniz bir şehri ne kadar koruyup yarınlara taşıyabilirsiniz?
Bu yazımda, Çanakkale’mizin tarihçesinin daha geniş kesimler tarafından bilinmesine katkı sağlamak istiyorum. İnanıyorum ki bu güzel şehrimizi ne kadar iyi tanırsak, o kadar iyi korur ve yarınlara tüm değerlerini en güzel şekilde taşıyabiliriz.
Osmanlı’nın sıfırdan kurduğu iki şehir vardır. Bunlardan biri Saraybosna, diğeri ise Çanakkale’dir. Çanakkale, Asya kıtasının en batısında bulunması, Avrupa kıtasına ve Ege ile Karadeniz’e geçişlerin Çanakkale boğazı üzerinden mümkün olması sebebi ile tarih boyunca Troia, Abydos hatta Alexandria Troas gibi dünyaca ünlü, liman şehirlerinin devamı niteliğindedir.
Fatih Sultan Mehmet’in ( 1453 ) İstanbul’u Fetihi ile birlikte Çanakkale Boğazının en dar yerine günümüzde Çimenlik Kalesi olarak adlandırdığımız, Kale-i Sultaniye yaptırılır. Çanakkale'nin bir yerleşim yerine dönüşmesi de bu süreç ile başlar. Çimenlik Kalesinin yapılmasında, devşirme yapı malzemesi olarak Naraburnunun ucunda yer alan Abydos Antik kentinin taşları kullanılır. Çanakkale’yi M.Ö. 7. yy da Miletos’un kolonisi olarak kurulan Abydos Antik kentinin devamı olarak kabul etmek yanlış olmaz. Troia ve Abydos’un kurulup önem kazanmasında olduğu gibi, Çanakkale’nin kurulup gelişmesinde de Rüzgarın ve akıntının etkisi önemli rol oynamıştır.
Çimenlik Kalesinin yapılması ile birlikte ticaretin gelişmesi için önemli olan bölge güvenliği sağlanmış ve rüzgarın, akıntının etkisi ile Çanakkale boğazından geçmekte zorlanan yelkenli ticaret gemileri ürünlerini Çimenlik Kalesinin bulunduğu noktadan kara tüccarları ile buluşturmaya başlamışlardır. Ticaret gemileri ve kara tüccarları bölgeden ayrılırken de, Troia’dan bu yana bölgede üretile gelen, özellikle Sarıçay’ın tabanından elde edilen kaliteli kilden yapılan çanak çömlekleri gittikleri yerlere satmak üzere götürmüşler ve bu kaliteli Çanakların nereden geldiğini tarif ederken ‘’ Çanak- Kale ‘’ ismi önce Tüccarlar sonra halk arasında kabul görmüştür. 1900’lü yıllarda Motorlu gemilerin yaygınlaşması ile birlikte Çanakkale Boğazının rüzgarlı ve akıntıdan kaynaklanan zorlukları daha kolay aşılmaya başlanmış ve o yıllara kadar İtalyan, İngiliz, Fransız, Alman Ticari ateşeliklerinin de bulunduğu, çok önemli bir liman şehri olan Çanakkale yavaş yavaş ticari özelliğini kaybetmeye başlamıştır.
Günümüzde o ihtişamlı döneminin izlerini, Saat Kulesinde, Aynalı Çarşıda, Sarıçay kenarında ki Palamut depolarında ve Kordon boyunda ki yalılarda görmemiz mümkün. Çanakkale’mizin yarınlara en güzel şekilde tarihsel ve doğal güzelliklerini taşıya bilmesi için kısa bir Çanakkale Şehir tarihini sizlere hatırlatmaya çalıştım. Günümüzde Askeri bölge olan Abydos Antik kenti kısmen de olsa Çimenlik Kalesi gibi önce Arkeolojik araştırmalara, ardından Turistik ziyarete açılarak Çanakkale ile bütünleştirilmesi, Hero ve Leandros aşkına ev sahipliği yapmış Abydos Antik kenti Çanakkale Turizmine kontrollü bir şekilde kazandırılması gerekir. Adını aldığı Seramik ürünlerin ve süslemelerin daha fazla şehir peyzajında kullanılması ve Bu müthiş Çanakkale Tarihi çok dilli olarak Çanakkale’nin Tarihi noktarında haritalı tabelalar ile modern yöntemler ile anlatılması gerekir. Kısaca, Çanakkale’miz Cenova - Portofino / İtalya, Marsaxlokk / Malta, Frigilliana / İspanya gibi dünyanın en güzel Turistik yerlerine benzer potansiyele sahipken bu coğrafik ve tarihsel zenginliğinin önce kendisi farkına varması, ardından tüm dünyaya tanıtması gerektiğini düşünüyorum. Hep birlikte, Çanakkale’mizi hak ettiği seviyeye taşıma ümidi ile kalın sağlıcakla… İsmet BALKAN
Arkeolog & Turizmci
[email protected]
Bu yazımda, Çanakkale’mizin tarihçesinin daha geniş kesimler tarafından bilinmesine katkı sağlamak istiyorum. İnanıyorum ki bu güzel şehrimizi ne kadar iyi tanırsak, o kadar iyi korur ve yarınlara tüm değerlerini en güzel şekilde taşıyabiliriz.
Osmanlı’nın sıfırdan kurduğu iki şehir vardır. Bunlardan biri Saraybosna, diğeri ise Çanakkale’dir. Çanakkale, Asya kıtasının en batısında bulunması, Avrupa kıtasına ve Ege ile Karadeniz’e geçişlerin Çanakkale boğazı üzerinden mümkün olması sebebi ile tarih boyunca Troia, Abydos hatta Alexandria Troas gibi dünyaca ünlü, liman şehirlerinin devamı niteliğindedir.
Fatih Sultan Mehmet’in ( 1453 ) İstanbul’u Fetihi ile birlikte Çanakkale Boğazının en dar yerine günümüzde Çimenlik Kalesi olarak adlandırdığımız, Kale-i Sultaniye yaptırılır. Çanakkale'nin bir yerleşim yerine dönüşmesi de bu süreç ile başlar. Çimenlik Kalesinin yapılmasında, devşirme yapı malzemesi olarak Naraburnunun ucunda yer alan Abydos Antik kentinin taşları kullanılır. Çanakkale’yi M.Ö. 7. yy da Miletos’un kolonisi olarak kurulan Abydos Antik kentinin devamı olarak kabul etmek yanlış olmaz. Troia ve Abydos’un kurulup önem kazanmasında olduğu gibi, Çanakkale’nin kurulup gelişmesinde de Rüzgarın ve akıntının etkisi önemli rol oynamıştır.
Çimenlik Kalesinin yapılması ile birlikte ticaretin gelişmesi için önemli olan bölge güvenliği sağlanmış ve rüzgarın, akıntının etkisi ile Çanakkale boğazından geçmekte zorlanan yelkenli ticaret gemileri ürünlerini Çimenlik Kalesinin bulunduğu noktadan kara tüccarları ile buluşturmaya başlamışlardır. Ticaret gemileri ve kara tüccarları bölgeden ayrılırken de, Troia’dan bu yana bölgede üretile gelen, özellikle Sarıçay’ın tabanından elde edilen kaliteli kilden yapılan çanak çömlekleri gittikleri yerlere satmak üzere götürmüşler ve bu kaliteli Çanakların nereden geldiğini tarif ederken ‘’ Çanak- Kale ‘’ ismi önce Tüccarlar sonra halk arasında kabul görmüştür. 1900’lü yıllarda Motorlu gemilerin yaygınlaşması ile birlikte Çanakkale Boğazının rüzgarlı ve akıntıdan kaynaklanan zorlukları daha kolay aşılmaya başlanmış ve o yıllara kadar İtalyan, İngiliz, Fransız, Alman Ticari ateşeliklerinin de bulunduğu, çok önemli bir liman şehri olan Çanakkale yavaş yavaş ticari özelliğini kaybetmeye başlamıştır.
Günümüzde o ihtişamlı döneminin izlerini, Saat Kulesinde, Aynalı Çarşıda, Sarıçay kenarında ki Palamut depolarında ve Kordon boyunda ki yalılarda görmemiz mümkün. Çanakkale’mizin yarınlara en güzel şekilde tarihsel ve doğal güzelliklerini taşıya bilmesi için kısa bir Çanakkale Şehir tarihini sizlere hatırlatmaya çalıştım. Günümüzde Askeri bölge olan Abydos Antik kenti kısmen de olsa Çimenlik Kalesi gibi önce Arkeolojik araştırmalara, ardından Turistik ziyarete açılarak Çanakkale ile bütünleştirilmesi, Hero ve Leandros aşkına ev sahipliği yapmış Abydos Antik kenti Çanakkale Turizmine kontrollü bir şekilde kazandırılması gerekir. Adını aldığı Seramik ürünlerin ve süslemelerin daha fazla şehir peyzajında kullanılması ve Bu müthiş Çanakkale Tarihi çok dilli olarak Çanakkale’nin Tarihi noktarında haritalı tabelalar ile modern yöntemler ile anlatılması gerekir. Kısaca, Çanakkale’miz Cenova - Portofino / İtalya, Marsaxlokk / Malta, Frigilliana / İspanya gibi dünyanın en güzel Turistik yerlerine benzer potansiyele sahipken bu coğrafik ve tarihsel zenginliğinin önce kendisi farkına varması, ardından tüm dünyaya tanıtması gerektiğini düşünüyorum. Hep birlikte, Çanakkale’mizi hak ettiği seviyeye taşıma ümidi ile kalın sağlıcakla… İsmet BALKAN
Arkeolog & Turizmci
[email protected]