Ve bugün ile birlikte 2019’a adım attık. Yeni bir yıla girerken herkes gibi ben de 2019’un bizlere ve ülkemize güzel yarınlar getirmesini ümit ediyorum.
Bununla birlikte ekonomik anlamda önümüzdeki 3 yıl pek kolay geçmeyecek. Gerçi “2019’un ilk yazısı için yazacak başka bir konu yok muydu?” diye düşünebilirsiniz, lakin bu günlerin geleceği bu kadar aşikar iken çok da şaşırmamak lazım diyorum. Neticede bu günlere 10 yılı aşkın süredir durmaksızın koşarak geldik. Kutuplaştık, ayrıştık, her tarafımız vatan haini doldu, tek vatanı seven televizyonda her gün yüksek perdeden atıp tutanlar oldu. Fabrikaları sattık yedik, şirketleri sattık yedik, geleni yedik, gelmeyeni de yedik, yenilebilir ne varsa yedik. Tarımsal ve hayvansal ürün yetiştireceğimize, yüksek teknolojiye yatırım yapacağımıza, katma değerli ürünler üreteceğimize ne yazık ki imam ürettik, imam yetiştirdik ve imama yatırım yaptık. Haliyle sonunda işimiz Allah’a kaldı.
Enflasyon terimine hepimiz aşinayız ama şimdi yepyeni bir maceraya atılacağız gibi duruyor; “STAGFLASYON”. Normal ve gelişmekte olan bir ülkede yıllık enflasyonun ortalama %3-%4 seviyelerinde olması gerekir ki ülke planlı bir şekilde büyümeye devam edebilsin. Çok enflasyon olması kadar, hiç olmaması veya negatif enflasyon olması da bir ülke için tercih edilen bir durum değildir. Bu sebeple enflasyon kontrol altında tutulduğunda pek de kötü bir şey sayılamaz.
Ancak bizim gibi dışa bağımlı ülkelerde daha büyük bir tehdit olan STAGFLASYON çoğu zaman iş o raddeye gelmeden doğru müdahalelerle engellenir, yüksek enflasyon ile mücadele edilerek olayın boyut atlamasına izin verilmez. Çünkü STAGFLASYON denilen olayın gerçekleşmesi için gereken temel ihtiyaçlar; ENFLASYON, YÜKSEK FAİZ, YÜKSEK KUR, YÜKSEK İŞSİZLİK. Bunlara aşinayız diyorsanız, buna ek olarak esnafın fiyatından dolayı satamadığı ürüne zam yapmak zorunda kalacak olması da işin ekstrası olacak. Ya da müteahhitin 300.000 TL’ye satamadığı dairenin fiyatını 400.000 TL’ye çıkartmak zorunda kalacak olması diyelim ki daha iyi anlaşılabilir olsun. (Bu konuya önümüzdeki haftalarda tekrardan döneceğiz.)
Geldiğimiz nokta bundan sonraki süreçte işsizliğin artmasıolacaktır ki son asgari ücretteki artış tepki olarak işten çıkarmaları tetikleyecektir büyük olasılıkla. Zira işveren için her bir çalışanın maliyeti 700 TL artıyor olacak. Bu durumda ya zam yapacak ki yukarıda dediğim gibi zaten zam yapmak zorunda kalacak ya da çalışanını işten çıkarak. Normalde enflasyon arttığında zam yaparak problemi çözen işveren STAGFLASYON’da ikisini de yapmak zorunda kalacak.
Tabi bununla mücadelenin yol haritası yine her zaman olduğu gibi; Dış Güçler, İç Güçler, Siyonistler, Vatan Hainleri ve türevleriyle ortaya sunulan bir düşman tabağı ve ardından çözüm olarak da Türk-İslam Alemi, Her Şey Vatan İçin, Ey Trump, Ey Almanya, En Vatansever Biziz ile süslenmiş bir meyve tabağı olacaktır.
Sonuç mu? O zaman yeni bir kavramımız daha olacak; SLUMPFLASYON
Ya da yıllardır yatırım yaptığımız imamlar duruma el atar ve bizi bu durumdan kurtarır ki büyük ihtimalle işimiz eğer böyle giderse duaya kalacak.
Gerçi bir ihtimal daha var; belki de şöyle bir silkelenir, doğru adımları atmaya karar veririz ve toplumu bölmeyi, kutuplaştırmayı bırakır yola öyle devam ederiz ki benim 2019’dan en büyük dileğim aslında bu. Çünkü bunu beceremediğimiz noktada üzülerek söylüyorum ki ne ülkece bütünlüğümüz, ne de ulusça birliğimiz kalacak.
Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…
YAZARLAR
Yayınlanma: 01 Ocak 2019 - 14:07
Özgür Demirci yazdı... 2019'dan Beklentiler Ve Stagflasyon
Ve bugün ile birlikte 2019’a adım attık
YAZARLAR
01 Ocak 2019 - 14:07
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir