Herkesin doğaüstü bir yeteneği olduğuna inanıyorum. Bu yeteneğe sahip olan kişilerin çoğunun bundan haberleri bile yoktur. Çok şey bildiğimiz sansak da, çoğumuz aslında geleceği gören biri olduğumuzun farkında değilizdir. Bazen bilimsel olarak açıklayamadığımız o kadar çok şey hissederiz ki, bu hislerin hiç üzerinde durmayız. Bu haftaki yazımda parapsikolojiye değineceğim.
Parapsikoloji, duyu organlarını kullanmadan gerçekleştirilen olayların ve normal-dışı olayların deneysel yöntemlerle incelenmesine verilen isim olarak tanımlanabilir. Paranormal teriminin normalin ötesinde, normalin dışında durumları ve olayları açıklamak amacıyla kullanılan bir kelime olduğu, mevcut bilimsel bilgimizle ya da anlayışımızla açıklayamadığımız fenomenleri anlatmak için kullanılan bir kelime olduğu göz önüne alınırsa, parapsikolojinin açıklanamayan zihinsel yetenekleri inceleyen ve psikolojini alt dallarından birisi olan bir bilim dalı olduğu sonucuna varılabilir.
Fransızcadan Türkçeye geçen terim, Yunancada “ötesinde” anlamına gelen “para” ekinin psikoloji sözcüğüne eklenmesiyle elde edilmiştir. İlk kez 1889'da Alman psikolog Max Dessoir tarafından kullanılmıştır. Günümüzde parapsikologlar bu paranormal fenomenleri ifade etmek üzere, bu tür olayların herhangi bir düzenek kullanılmaksızın meydana geldiğini vurgulamak amacıyla psi terimini kullanmaktadırlar.
Parapsikoloji zihinsel yetenekleri incelemesi nedeniyle psikolojinin bir alt dalı olarak düşünülse de, ilgilendiği alanların genişliği ve kapsamı nedeniyle psikolojinin yanı sıra fizik, biyoloji ve diğer bilim dallarıyla da ilişkili olan bir bilim dalı olarak gösterilebilir. Üniversitelerin, akademik kuruluşların psikoloji bölümleriyle ilişkili olmayan ve genelde bu bölümlerde incelenmeyen parapsikoloji, ilgilendiği konuların genişliği sayesinde psikologlarla olduğu kadar biyologlarla, fizikçilerle, mühendislerle de ilişki halinde bulunan bir daldır. Psikoloji bütün akademik kurumlarda, üniversitelerde temsil edilen resmi bir akademik disiplindir. Parapsikoloji ise resmi bir akademik disiplin değildir, bazı üniversitelerde sahip olduğu kürsülerle temsil edilen bir disiplindir. Psikoloji, psikologların insan davranışlarını, gözlemlenebilir olguların temelini ve doğasını anlamak amacıyla araştırma yaptıkları bir bilim dalı olarak gösterilebilir. Parapsikoloji ise “duyu ötesi algı” olarak isimlendirilen olayların farklı türlerini araştırmaktadır. Parapsikologlar açıklanamayan bazı olayları açıklamaya çalışırlar. Normal fenomeni tanımlamak amacıyla sistematik bilimsel yöntemler ve istatistiki analiz yöntemleri kullanılır. Paranormal olayları tanımlamakta kullanılan kanıtlar ise, doğal nedenlerle veya şans eseri ortaya çıkan tablolarla açıklanamayan paranormal veya istatistiksel tuhaflıklar üzerine kuruludur. Astral seyahat, telepati, psikometri, vücut dışı deney gibi paranormal olayları çalışmalarla inceleyen parapsikoloji, tarihte ve günümüzde istihbarat örgütleri, çeşitli kolluk güçleri tarafından ilgi gösterilen bir dal olmuştur. Telepati ve telekinezi, geçmişte ve günümüzde çeşitli devletlere bağlı olan kurumlar ve bilim insanları tarafından araştırılan konular olmuşlardır. 1970’lerde CIA bünyesinde çalışan 7 bin medyum olması, istihbarat örgütleri gibi kurumların parapsikoloji disiplinine gösterdikleri ilgiyi kanıtlamaktadır. Psişik olduğu iddia edilen durumlar, yalnızca son yıllarda ilgi duyulup incelenmemiştir. Antik Yunan ve Roma’da kimi olguların, anlaşılamaz psişik güçler tarafından meydana geldiği sanılmaktaydı. O dönemde yaşamış Pisagor, Eflatun, Çiçero, Seneca, Virgil ve pek çok bilim, sanat ve devlet adamı bu konuları incelemişlerdi. Medyumluk yeteneklerine sahip olduğu iddia edilen insanlar, tarih boyunca büyücü, şaman, cadı, ermiş, kahin, mistik vs. adlarla ifade edildiler. Yine bazı yazıtlardan ve duvar resimlerinden anlaşılmaktadır ki eski insanlar da, günümüzde radyestezi olarak bilinen, "insan vücudu içindeki radyasyonun algılanması yeteneği" olduğu iddia edilen duruma inanmaktaydı. Eski insanlar çatal çubuk yöntemiyle toprak altında su ve maden araması yapmışlardı. Bilinen en eski çatal çubuk resmi M.Ö. 1300 yıllarına aittir ve Mezopotamya’da bulunmuştur. Antik Yunan'da prekognisyon ve kehanet söylentileri oldukça yaygındı. Gerek Yunanistan’da gerekse Anadolu’da birçok kehanet merkezi, tapınağı mevcuttu. Bu döneme ait psişik konulardaki kayıtların hepsi günümüze kadar, olduğu gibi korunabilmiş değil. Ancak, o dönemleri anlatan ikinci el eserlerden bunları elde etmemiz mümkün olmaktadır. Dolayısıyla arkeoloji biliminin bulguları, bilgileri ve birikimi arttıkça tarihi çağlarda psişik durumlar ile ne kadar ilgilenildiği hakkında daha doğrudan bilgi ve veri elde edilebilmektedir.
Parapsikoloji zihinsel yetenekleri incelemesi nedeniyle psikolojinin bir alt dalı olarak düşünülse de, ilgilendiği alanların genişliği ve kapsamı nedeniyle psikolojinin yanı sıra fizik, biyoloji ve diğer bilim dallarıyla da ilişkili olan bir bilim dalı olarak gösterilebilir. Üniversitelerin, akademik kuruluşların psikoloji bölümleriyle ilişkili olmayan ve genelde bu bölümlerde incelenmeyen parapsikoloji, ilgilendiği konuların genişliği sayesinde psikologlarla olduğu kadar biyologlarla, fizikçilerle, mühendislerle de ilişki halinde bulunan bir daldır. Psikoloji bütün akademik kurumlarda, üniversitelerde temsil edilen resmi bir akademik disiplindir. Parapsikoloji ise resmi bir akademik disiplin değildir, bazı üniversitelerde sahip olduğu kürsülerle temsil edilen bir disiplindir. Psikoloji, psikologların insan davranışlarını, gözlemlenebilir olguların temelini ve doğasını anlamak amacıyla araştırma yaptıkları bir bilim dalı olarak gösterilebilir. Parapsikoloji ise “duyu ötesi algı” olarak isimlendirilen olayların farklı türlerini araştırmaktadır. Parapsikologlar açıklanamayan bazı olayları açıklamaya çalışırlar. Normal fenomeni tanımlamak amacıyla sistematik bilimsel yöntemler ve istatistiki analiz yöntemleri kullanılır. Paranormal olayları tanımlamakta kullanılan kanıtlar ise, doğal nedenlerle veya şans eseri ortaya çıkan tablolarla açıklanamayan paranormal veya istatistiksel tuhaflıklar üzerine kuruludur. Astral seyahat, telepati, psikometri, vücut dışı deney gibi paranormal olayları çalışmalarla inceleyen parapsikoloji, tarihte ve günümüzde istihbarat örgütleri, çeşitli kolluk güçleri tarafından ilgi gösterilen bir dal olmuştur. Telepati ve telekinezi, geçmişte ve günümüzde çeşitli devletlere bağlı olan kurumlar ve bilim insanları tarafından araştırılan konular olmuşlardır. 1970’lerde CIA bünyesinde çalışan 7 bin medyum olması, istihbarat örgütleri gibi kurumların parapsikoloji disiplinine gösterdikleri ilgiyi kanıtlamaktadır. Psişik olduğu iddia edilen durumlar, yalnızca son yıllarda ilgi duyulup incelenmemiştir. Antik Yunan ve Roma’da kimi olguların, anlaşılamaz psişik güçler tarafından meydana geldiği sanılmaktaydı. O dönemde yaşamış Pisagor, Eflatun, Çiçero, Seneca, Virgil ve pek çok bilim, sanat ve devlet adamı bu konuları incelemişlerdi. Medyumluk yeteneklerine sahip olduğu iddia edilen insanlar, tarih boyunca büyücü, şaman, cadı, ermiş, kahin, mistik vs. adlarla ifade edildiler. Yine bazı yazıtlardan ve duvar resimlerinden anlaşılmaktadır ki eski insanlar da, günümüzde radyestezi olarak bilinen, "insan vücudu içindeki radyasyonun algılanması yeteneği" olduğu iddia edilen duruma inanmaktaydı. Eski insanlar çatal çubuk yöntemiyle toprak altında su ve maden araması yapmışlardı. Bilinen en eski çatal çubuk resmi M.Ö. 1300 yıllarına aittir ve Mezopotamya’da bulunmuştur. Antik Yunan'da prekognisyon ve kehanet söylentileri oldukça yaygındı. Gerek Yunanistan’da gerekse Anadolu’da birçok kehanet merkezi, tapınağı mevcuttu. Bu döneme ait psişik konulardaki kayıtların hepsi günümüze kadar, olduğu gibi korunabilmiş değil. Ancak, o dönemleri anlatan ikinci el eserlerden bunları elde etmemiz mümkün olmaktadır. Dolayısıyla arkeoloji biliminin bulguları, bilgileri ve birikimi arttıkça tarihi çağlarda psişik durumlar ile ne kadar ilgilenildiği hakkında daha doğrudan bilgi ve veri elde edilebilmektedir.