Cumhuriyet Meydanında gerçekleşen basın açıklamasında kanunun çıkma olasılığının kabul edilmediği yineleyerek, kısırlaştırma ile problemin çözüleceğinden bahsedildi. Gerçekleşen basın açıklamasına Çanakkakle Belediye Başkanı Muharrem Erkek'in eşi Özel Algönül Erkek de katılarak destek verdi.
Patican Derneği Başkanı Gül Çetin tarafından okunan basın açıklamasında; “Söz konusu yasanın çıkarılması için gösterilen gerekçeler, bu konudaki yasal ve sosyal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurumların ihmali ile ortaya çıkmıştır. Hayvanları Koruma Kanunun kabul edildiği 24/06/2004 tarihinden bugüne 20 yıl geçmiştir. Bu 20 yıl süresince, Hayvanları Koruma Kanunu'nun emrettiği yükümlülükler yerine getirilmiş olsaydı, bugün zaten burada toplanmamıza gerek kalmazdı.
Kaybedilen bu yıllar boyunca, sokak köpeklerinin nüfusu, evet, dikkate değer seviyede artmıştır. Ancak yetersiz beslenme, hastalıklar, kazalar ve bilinçli öldürülmeleri gibi sebepler ile zaten belkide çok daha fazlası, hayatını kaybetmiştir. Bizler, bu hayvanların üremelerinin kontrol edilmesi ve sağlıklı bir hayat yaşamaları için gayret gösteren hayvan severler, bunun için tüm kamu kurumlarından destek beklerken, bu kamu kurumlarının koordineli ve birlikte çalışmasını isterken, bugün konuşulan içeriği ile böyle bir kanunun çıkma olasılığını kabul etmiyoruz.
Hayvanları Koruma Kanunu'nun 17. maddesi, yerel yönetimlere sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması yükümlülüğünü getirmiştir. 09/07/2021 tarihinde yürürlüğe giren Ek Madde 1 de, Büyükşehir Belediyelerine ve il Belediyelerine, hayvan bakim evleri kurma ve bu bakım evlerinde kısırlaştırma yapma yükümlülüğü getirmiş, Bakanlığın bu kapsamdaki köpek kısırlaştırmalarına her türde yardımda bulunacağı da kanunda yazılmıştır.
Ancak geçen 3 yıl boyunca, belediyeler bu konudaki yükümlülükleri için tatmin edici adımlar atmamış, kurumlar arasında iş birliği geliştirilmemiştir. Hal böyle iken, gelinen noktada çözüm olarak basına sızan seçenek, vicdanen asla ve asla kabul edilemez.
İlgili makamlar kısırlaştırma ile problemin çözülemeyeceğini, çok zaman alacağını ve yüksek maliyetli olacağını ifade etmektedirler.
Bugün sosyal medyada sıkça ifade edildiği gibi, bu uygulamalara bütçe yaratmak için, sok cüzi oranlarda ilave vergiler çıkarılabilir. Bu vergiler Merkezi Hükümet veya Belediyeler vasıtası ile toplanabilir. Bu vergilerden elde edilecek gelir, Anayasanın 56. Maddesinde yazıldığı gibi herkesi, sağlıklı ve dengeli bir seviyede yaşatmak için kullanılacaktır. Bu vergilerden elde edilecek gelirlerin, amacı ile uyumlu kullanılıp kullanılmadığı, Sayıştay tarafından düzenli olarak kontrol edilip, kamu vicdanı rahatlatılabilir.
Problemin kısırlaştırma ile çözülmesi en kolay ve hızlı seçenektir. Çanakkale kırsalında sokak köpeklerinin kısırlaştırılması için uygulanan sosyal sorumluluk projelerinde paydaş olmuş bir dernek olarak, bunun son derece uygulanabilir ve etkili bir çözüm olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Söz konusu projede kısırlaştırılan köpeklere yanana kadar refakat edilmiş, narkozda oldukları süreçte, diğer köpekler tarafından zarar görmelerine izin verilmemiştir.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre şehir nüfusunun yüzde 4-5 arasında hayvan popülasyonu olabilmektedir. Bunu Çanakkale özelinde değerlendirirsek, şehir nüfusumuz 570500 kişidir. Muhtemel köpek popülasyonunu 28525 olarak hesaplayabiliriz. Her ay 20 is günü mesaide, günde 10 köpek, 12 ay boyunca merkez dahil tüm ilçelerde kısırlaştırılsa, ulaşılan rakam 28800 olmaktadır. Yani bu konuda seferberlik seviyesinde bir çalışma yapılsa, ütopik de gözükse sorun bir yıl içinde çözülebilmektedir.
Hadi bunu daha uygulanabilir kılalım. Kısırlaştırma uygulaması erkek köpekler için, dişi olanlara nazaran daha kolay, üçte biri gibi kısa bir sürede, dörtte biri gibi bir maliyetle yapılabilmekte, ameliyat sonrası sağlık riski daha az olmaktadır. Bu kısırlaştırma seferberliğinde önceliği erkek köpeklere verirsek ve bunu da popülasyonun yarısı kabul edersek, daha az bir iş yükü ve maliyet ile bir yıl içinde üremenin tamamen önüne geçilebilecektir. Ve en önemlisi, kısırlaştırılmış erkek köpeklerin davranışları değişmekte, daha uyumlu ve uysal olmaktadırlar. Çok sınırlı sayıda da olsa, agresifliği devam eden köpeklerde, gayet tabi ki barınaklarda rehabilite edilebilir. Erkek köpeklerin kısırlaştırılması ile, kızgınlıktaki dişilerin arkasında gezen ve insanları da ürküten kalabalık erkek grupları da olmayacaktır. Her şey bu kadar açık ve berraktır.
Bizim ihtiyacımız olan, sessize kanunun çıkmasını bekleyen değil, "bu işin finansını sağlamak için gerekli kanunları çıkarın, biz bu problemi ilgili kamu kurumlar ile koordineli alışıp 1-2 sene içinde çözeriz" diyerek konuya müdahil olacak Türkiye Cumhuriyeti Belediyelerinin Başkanlarının seslerini duymaktır. Burada sizlerin de şahitliğinde, tüm Türkiye Cumhuriyeti Belediyelerinin Başkanlarını, gereğini yapmaya davet ediyoruz. Lütfen kanunlardan gelen yükümlülüklerinizi sahiplenip kamu vicdanini rahatlatınız. Sessiz kalmak, onaylamaktır” ifadeleri yer aldı.
SEDANUR ARIGÜN
Patican Derneği Başkanı Gül Çetin tarafından okunan basın açıklamasında; “Söz konusu yasanın çıkarılması için gösterilen gerekçeler, bu konudaki yasal ve sosyal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurumların ihmali ile ortaya çıkmıştır. Hayvanları Koruma Kanunun kabul edildiği 24/06/2004 tarihinden bugüne 20 yıl geçmiştir. Bu 20 yıl süresince, Hayvanları Koruma Kanunu'nun emrettiği yükümlülükler yerine getirilmiş olsaydı, bugün zaten burada toplanmamıza gerek kalmazdı.
Kaybedilen bu yıllar boyunca, sokak köpeklerinin nüfusu, evet, dikkate değer seviyede artmıştır. Ancak yetersiz beslenme, hastalıklar, kazalar ve bilinçli öldürülmeleri gibi sebepler ile zaten belkide çok daha fazlası, hayatını kaybetmiştir. Bizler, bu hayvanların üremelerinin kontrol edilmesi ve sağlıklı bir hayat yaşamaları için gayret gösteren hayvan severler, bunun için tüm kamu kurumlarından destek beklerken, bu kamu kurumlarının koordineli ve birlikte çalışmasını isterken, bugün konuşulan içeriği ile böyle bir kanunun çıkma olasılığını kabul etmiyoruz.
Hayvanları Koruma Kanunu'nun 17. maddesi, yerel yönetimlere sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması yükümlülüğünü getirmiştir. 09/07/2021 tarihinde yürürlüğe giren Ek Madde 1 de, Büyükşehir Belediyelerine ve il Belediyelerine, hayvan bakim evleri kurma ve bu bakım evlerinde kısırlaştırma yapma yükümlülüğü getirmiş, Bakanlığın bu kapsamdaki köpek kısırlaştırmalarına her türde yardımda bulunacağı da kanunda yazılmıştır.
Ancak geçen 3 yıl boyunca, belediyeler bu konudaki yükümlülükleri için tatmin edici adımlar atmamış, kurumlar arasında iş birliği geliştirilmemiştir. Hal böyle iken, gelinen noktada çözüm olarak basına sızan seçenek, vicdanen asla ve asla kabul edilemez.
İlgili makamlar kısırlaştırma ile problemin çözülemeyeceğini, çok zaman alacağını ve yüksek maliyetli olacağını ifade etmektedirler.
Bugün sosyal medyada sıkça ifade edildiği gibi, bu uygulamalara bütçe yaratmak için, sok cüzi oranlarda ilave vergiler çıkarılabilir. Bu vergiler Merkezi Hükümet veya Belediyeler vasıtası ile toplanabilir. Bu vergilerden elde edilecek gelir, Anayasanın 56. Maddesinde yazıldığı gibi herkesi, sağlıklı ve dengeli bir seviyede yaşatmak için kullanılacaktır. Bu vergilerden elde edilecek gelirlerin, amacı ile uyumlu kullanılıp kullanılmadığı, Sayıştay tarafından düzenli olarak kontrol edilip, kamu vicdanı rahatlatılabilir.
Problemin kısırlaştırma ile çözülmesi en kolay ve hızlı seçenektir. Çanakkale kırsalında sokak köpeklerinin kısırlaştırılması için uygulanan sosyal sorumluluk projelerinde paydaş olmuş bir dernek olarak, bunun son derece uygulanabilir ve etkili bir çözüm olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Söz konusu projede kısırlaştırılan köpeklere yanana kadar refakat edilmiş, narkozda oldukları süreçte, diğer köpekler tarafından zarar görmelerine izin verilmemiştir.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre şehir nüfusunun yüzde 4-5 arasında hayvan popülasyonu olabilmektedir. Bunu Çanakkale özelinde değerlendirirsek, şehir nüfusumuz 570500 kişidir. Muhtemel köpek popülasyonunu 28525 olarak hesaplayabiliriz. Her ay 20 is günü mesaide, günde 10 köpek, 12 ay boyunca merkez dahil tüm ilçelerde kısırlaştırılsa, ulaşılan rakam 28800 olmaktadır. Yani bu konuda seferberlik seviyesinde bir çalışma yapılsa, ütopik de gözükse sorun bir yıl içinde çözülebilmektedir.
Hadi bunu daha uygulanabilir kılalım. Kısırlaştırma uygulaması erkek köpekler için, dişi olanlara nazaran daha kolay, üçte biri gibi kısa bir sürede, dörtte biri gibi bir maliyetle yapılabilmekte, ameliyat sonrası sağlık riski daha az olmaktadır. Bu kısırlaştırma seferberliğinde önceliği erkek köpeklere verirsek ve bunu da popülasyonun yarısı kabul edersek, daha az bir iş yükü ve maliyet ile bir yıl içinde üremenin tamamen önüne geçilebilecektir. Ve en önemlisi, kısırlaştırılmış erkek köpeklerin davranışları değişmekte, daha uyumlu ve uysal olmaktadırlar. Çok sınırlı sayıda da olsa, agresifliği devam eden köpeklerde, gayet tabi ki barınaklarda rehabilite edilebilir. Erkek köpeklerin kısırlaştırılması ile, kızgınlıktaki dişilerin arkasında gezen ve insanları da ürküten kalabalık erkek grupları da olmayacaktır. Her şey bu kadar açık ve berraktır.
Bizim ihtiyacımız olan, sessize kanunun çıkmasını bekleyen değil, "bu işin finansını sağlamak için gerekli kanunları çıkarın, biz bu problemi ilgili kamu kurumlar ile koordineli alışıp 1-2 sene içinde çözeriz" diyerek konuya müdahil olacak Türkiye Cumhuriyeti Belediyelerinin Başkanlarının seslerini duymaktır. Burada sizlerin de şahitliğinde, tüm Türkiye Cumhuriyeti Belediyelerinin Başkanlarını, gereğini yapmaya davet ediyoruz. Lütfen kanunlardan gelen yükümlülüklerinizi sahiplenip kamu vicdanini rahatlatınız. Sessiz kalmak, onaylamaktır” ifadeleri yer aldı.
SEDANUR ARIGÜN
