Bir yılda 409 kadın öldürüldü,332 kadın cinsel şiddet gördü
Peki, ama utandık mı yerin dibine geçtik mi? Hiç birimizin hayatı sonsuz garanti içinde akıp gitmeyecek; ayağımız taşa takılacak, yalnız kalacağız, tükeneceğiz, tökezleyeceğiz, düşeceğiz..
Hayatın acı gerçeğinden mutlaka az ya da çok tadacağız, tadımız kaçacak belki...
Çok sevdiklerimizden ayrılacağız..
Hiç beklemediğimiz bir anda en çok sevdiğimizi, gözümüzden sakındığımız insanları kaybedeceğiz..
Öleceğiz belki zamansız..
İşte bu nedenle üretebildiğimiz, ekonomiye katkı yapabildiğimiz sürece çalışacağız. İster kadın* olsun ister erkek; çalışmak bizi her sabah yeniden hayata bağlayacak, yeniden yenileyecek..
Diri tutacak, disipline edecek ve umutlarımızı geleceğe taşıyacak..
Bunlar hepimiz için çok kıymetli ama bir kadın için 4 kat daha kıymetli.
Hayatım boyunca bir kadının mutlaka ama mutlaka çalışmasının, üretmesinin ve her sabah kendini yenilemesinin aile mutluluğu ile ilgisinin olduğunu düşündüm..
Kadın, çalışma hayatının içinde ne zaman ki; erkek egemenliğinin yarattığı duvarları yıkar o zaman kapılar süt bir dünyaya açılacak..
Elbette bir Yeni Zelanda olmak 500 sene geçse de hayal ama en azından bugünden başlarsak yol alırız..
Şimdi seni biraz sarsmak istiyorum..
Türkiye’de kadın erkek fırsat eşitliği bakımından 144 ülke arasında 131.sıradaymış..
2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürülürken, 332 kadın ise cinsel şiddete maruz kalmış..2018’in ilk 6 ayında ise 206 kadın yine erkekler tarafından öldürülmüş..
2017 yılında öldürülen kadınların yüzde 43’ü ateşli silah, yüzde 21’i kesici alet, yüzde 16’sı tespit edilemeyen, yüzde 4’ü boğularak, yüzde 4’ü dayak atılarak, yüzde 2’si asılarak, yüzde 1’i yakılarak, yüzde 1’i dinamitle ve yine yüzde 1’i zehirlenerek öldürülmüş..
Bir erkek olarak içim ezildi..
Biz, Kalem ekibi olarak bu korkunç cinayetlere dikkat çekmek istedik. Bunun için de gazetenin yarısını, öldürülen kadınlarımıza ayırdık..
Erkekler utansın, kendisini doğuranın da bir kadın olduğunu hatırlasın diye.
Peki utandık mı, yerin dibine geçtik mi?
Peki, ama utandık mı yerin dibine geçtik mi? Hiç birimizin hayatı sonsuz garanti içinde akıp gitmeyecek; ayağımız taşa takılacak, yalnız kalacağız, tükeneceğiz, tökezleyeceğiz, düşeceğiz..
Hayatın acı gerçeğinden mutlaka az ya da çok tadacağız, tadımız kaçacak belki...
Çok sevdiklerimizden ayrılacağız..
Hiç beklemediğimiz bir anda en çok sevdiğimizi, gözümüzden sakındığımız insanları kaybedeceğiz..
Öleceğiz belki zamansız..
İşte bu nedenle üretebildiğimiz, ekonomiye katkı yapabildiğimiz sürece çalışacağız. İster kadın* olsun ister erkek; çalışmak bizi her sabah yeniden hayata bağlayacak, yeniden yenileyecek..
Diri tutacak, disipline edecek ve umutlarımızı geleceğe taşıyacak..
Bunlar hepimiz için çok kıymetli ama bir kadın için 4 kat daha kıymetli.
Hayatım boyunca bir kadının mutlaka ama mutlaka çalışmasının, üretmesinin ve her sabah kendini yenilemesinin aile mutluluğu ile ilgisinin olduğunu düşündüm..
Kadın, çalışma hayatının içinde ne zaman ki; erkek egemenliğinin yarattığı duvarları yıkar o zaman kapılar süt bir dünyaya açılacak..
Elbette bir Yeni Zelanda olmak 500 sene geçse de hayal ama en azından bugünden başlarsak yol alırız..
Şimdi seni biraz sarsmak istiyorum..
Türkiye’de kadın erkek fırsat eşitliği bakımından 144 ülke arasında 131.sıradaymış..
2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürülürken, 332 kadın ise cinsel şiddete maruz kalmış..2018’in ilk 6 ayında ise 206 kadın yine erkekler tarafından öldürülmüş..
2017 yılında öldürülen kadınların yüzde 43’ü ateşli silah, yüzde 21’i kesici alet, yüzde 16’sı tespit edilemeyen, yüzde 4’ü boğularak, yüzde 4’ü dayak atılarak, yüzde 2’si asılarak, yüzde 1’i yakılarak, yüzde 1’i dinamitle ve yine yüzde 1’i zehirlenerek öldürülmüş..
Bir erkek olarak içim ezildi..
Biz, Kalem ekibi olarak bu korkunç cinayetlere dikkat çekmek istedik. Bunun için de gazetenin yarısını, öldürülen kadınlarımıza ayırdık..
Erkekler utansın, kendisini doğuranın da bir kadın olduğunu hatırlasın diye.
Peki utandık mı, yerin dibine geçtik mi?