Sen şimdi diyeceksin ki; aklından geçireceksin ki; gazetecilere bi operasyon mu yapılmış..ne olmuş, ne operasyonu, nasıl yapılmış, kimmiş..
Hah, güzel sorular, kaldır ayağını üstüne basacaksın..
Anlatayım..
40 yıllık okurlarımı meraktan çatlatacak değilim ya.. Aytencim biliyorsun havalar ısındı. Havalar ısınınca insanın içinde bi kıpırtı oluyor. Nereye gitsem, nasıl etsem falan diye kafanın içinde 40 gazeteci beslemesi tilki oluyor. Gazeteci beslemesi tilki:
Bunu ben uydurdum öyle bir şey yok. Herkesin kafasında kırk tilki dolaşıyor. Bütün mesele 40 tilkinin kuyruklarını birbirine değdirmemek. Bütün mesele bu. Bunu yapabiliyorsan başarılısın. Bu zorunlu açıklamanın yazımız konusuyla zerre ilgisi yok. Öyleyse ben bunu neden anlattım. Hadi operasyona dönelim..
Bizim gazetecilerin burnu Gelibolu’da uyuşturucu operasyonu kokusu alınca hooop Avrupa yakasına çökmüşler.. Şak, hazır paket haber. Çantada keklik..okur da gazeteci de sever böyle aksiyon haberlerini.. Bizim gazeteciler (genellikle de ajanslar..Cancağızım; Ahmet’i, İhsanı, Davut’u..bilimum kim varsa işin peşine takılmış. Sıcağı sıcağına çekecekler ve aksiyonu akşam haberlerine servis edecekler.. Şak..
Gelibolu Emniyetinin kapısına dayanmış bizim gazeteci takımı..
Oradan biri çıkmış aha şu arkanızdaki arabayı takip edin demiş..
Bizimkiler arkada emniyetin aracı önde sürmüşler. Önce panoramik bi Gelibolu şehir turu yapmışlar.
Sonra yetmemiş emniyet aracı vurmuş kendini Keşan yollarına. Bizimkiler de arkasında. Ya nereye gidiyorsunuz, Şirin’de kokoreç mi yiyeceniz, Çamlıbel’de beyin salatası mı..belki de satır et. Aha orası aha burası derken Gelibolu’da operasyon kısmen bitmiş ve adamlar kıskıvrak yakalanmış..
Bana söylendiğine göre henüz operasyon kısmen sürüyor(17 Mayıs 2022, Salı saat 14:30). Bu yazıyı da o saatlerde yazıyorum..
Eh sürsün canım..
Zehir tacirlerine vah vah diyecek halimiz yok.. Emniyet aynı anda hem uyuşturucu operasyonu yapmış hem de bizim gazetecilere güzel bir operasyon çekmiş..
Velhasıl..bizim gazeteci çocuklar operasyon görüntüsü çekmeyi hayal ederken Gelibolu Emniyetinden operasyon yemiş..hem de afiyetle. Şimdi gelelim sadede..
Bu durum komik gibi görünse de emniyetin hareketini ayıpladım. Kardeş; operasyon gizli, merak etmeyin size bi görüntü vereceğiz dersin, kimse itişip kakışmaz. Gazeteci işini yapacak, küçük de olsa aksiyon yakalayacak. Bu işin yöntemi budur.
Keşke emniyet gazetecilere biraz özgürlük sağlasaydı.
Neticede bu uyuşturucu operasyonu.. Bi anımı anlatayım..
Millattan Önce yıl bilmem kaç. O kadar yani. Henüz cep telefonları icat edilmemiş. Çevirmeli telefonların üzerimizde ki travmayı yeni yeni atmışız.
Bir telefon.
Efendim falanca sokağa biz bombalı pankart astık. Patlatacağız anasını satayım babında bir telefon konuşması yaptık. O yıllarda gazetenin aprantisi (burada apranti çömez manasında kullanılmıştır, jokey ile alakası yoktur) ben olduğum için koş dediler..
Koştum..
Makinamda ya üç kare ya iki kare siyah beyaz film var. Boşa çekme ha diye de tembih aldım..
Haberi gazeteye girdik. Bomba falan yok. Ara sokakta, görünmeyecek bi yerde..
Uzatmayayaım, haberi girdik. Mesai bitti, evli evine köylü köyüne misali dağıldık.
Gecenin bi yarısı kapı çaldı..
Uykulu gözlerle açtık. Kapıda birkaç tane polis.
Eee..hayırdır dedim ama ben meseleyi anladım. Pankart için eylemciler polise yanlış adres vermişler. Polis verilen adresi didik didik etmiş bulamamış. Sonra, gazeteci bi kaynağını aramış polisin biri ve adres bizim kapıya çıkmış.
Gittik pankartı bulduk. İki kare fotoğraf çektim. Sonra beni beyaz bir Renault ile eve bıraktılar.. Bu hikayeyi şunun için anlattım. Bizim mesleğimiz polisle zaman zaman birlikte çalışmayı zorunlu kılabilir.
O nedenle polislerin gazetecilere operasyon çekmesini son derece yanlış buluyorum..halkın haber alma özgürlüğü de kısıtlanmış oluyor..
Polisimiz yapmasın böyle şakalar..
Anlatayım..
40 yıllık okurlarımı meraktan çatlatacak değilim ya.. Aytencim biliyorsun havalar ısındı. Havalar ısınınca insanın içinde bi kıpırtı oluyor. Nereye gitsem, nasıl etsem falan diye kafanın içinde 40 gazeteci beslemesi tilki oluyor. Gazeteci beslemesi tilki:
Bunu ben uydurdum öyle bir şey yok. Herkesin kafasında kırk tilki dolaşıyor. Bütün mesele 40 tilkinin kuyruklarını birbirine değdirmemek. Bütün mesele bu. Bunu yapabiliyorsan başarılısın. Bu zorunlu açıklamanın yazımız konusuyla zerre ilgisi yok. Öyleyse ben bunu neden anlattım. Hadi operasyona dönelim..
Bizim gazetecilerin burnu Gelibolu’da uyuşturucu operasyonu kokusu alınca hooop Avrupa yakasına çökmüşler.. Şak, hazır paket haber. Çantada keklik..okur da gazeteci de sever böyle aksiyon haberlerini.. Bizim gazeteciler (genellikle de ajanslar..Cancağızım; Ahmet’i, İhsanı, Davut’u..bilimum kim varsa işin peşine takılmış. Sıcağı sıcağına çekecekler ve aksiyonu akşam haberlerine servis edecekler.. Şak..
Gelibolu Emniyetinin kapısına dayanmış bizim gazeteci takımı..
Oradan biri çıkmış aha şu arkanızdaki arabayı takip edin demiş..
Bizimkiler arkada emniyetin aracı önde sürmüşler. Önce panoramik bi Gelibolu şehir turu yapmışlar.
Sonra yetmemiş emniyet aracı vurmuş kendini Keşan yollarına. Bizimkiler de arkasında. Ya nereye gidiyorsunuz, Şirin’de kokoreç mi yiyeceniz, Çamlıbel’de beyin salatası mı..belki de satır et. Aha orası aha burası derken Gelibolu’da operasyon kısmen bitmiş ve adamlar kıskıvrak yakalanmış..
Bana söylendiğine göre henüz operasyon kısmen sürüyor(17 Mayıs 2022, Salı saat 14:30). Bu yazıyı da o saatlerde yazıyorum..
Eh sürsün canım..
Zehir tacirlerine vah vah diyecek halimiz yok.. Emniyet aynı anda hem uyuşturucu operasyonu yapmış hem de bizim gazetecilere güzel bir operasyon çekmiş..
Velhasıl..bizim gazeteci çocuklar operasyon görüntüsü çekmeyi hayal ederken Gelibolu Emniyetinden operasyon yemiş..hem de afiyetle. Şimdi gelelim sadede..
Bu durum komik gibi görünse de emniyetin hareketini ayıpladım. Kardeş; operasyon gizli, merak etmeyin size bi görüntü vereceğiz dersin, kimse itişip kakışmaz. Gazeteci işini yapacak, küçük de olsa aksiyon yakalayacak. Bu işin yöntemi budur.
Keşke emniyet gazetecilere biraz özgürlük sağlasaydı.
Neticede bu uyuşturucu operasyonu.. Bi anımı anlatayım..
Millattan Önce yıl bilmem kaç. O kadar yani. Henüz cep telefonları icat edilmemiş. Çevirmeli telefonların üzerimizde ki travmayı yeni yeni atmışız.
Bir telefon.
Efendim falanca sokağa biz bombalı pankart astık. Patlatacağız anasını satayım babında bir telefon konuşması yaptık. O yıllarda gazetenin aprantisi (burada apranti çömez manasında kullanılmıştır, jokey ile alakası yoktur) ben olduğum için koş dediler..
Koştum..
Makinamda ya üç kare ya iki kare siyah beyaz film var. Boşa çekme ha diye de tembih aldım..
Haberi gazeteye girdik. Bomba falan yok. Ara sokakta, görünmeyecek bi yerde..
Uzatmayayaım, haberi girdik. Mesai bitti, evli evine köylü köyüne misali dağıldık.
Gecenin bi yarısı kapı çaldı..
Uykulu gözlerle açtık. Kapıda birkaç tane polis.
Eee..hayırdır dedim ama ben meseleyi anladım. Pankart için eylemciler polise yanlış adres vermişler. Polis verilen adresi didik didik etmiş bulamamış. Sonra, gazeteci bi kaynağını aramış polisin biri ve adres bizim kapıya çıkmış.
Gittik pankartı bulduk. İki kare fotoğraf çektim. Sonra beni beyaz bir Renault ile eve bıraktılar.. Bu hikayeyi şunun için anlattım. Bizim mesleğimiz polisle zaman zaman birlikte çalışmayı zorunlu kılabilir.
O nedenle polislerin gazetecilere operasyon çekmesini son derece yanlış buluyorum..halkın haber alma özgürlüğü de kısıtlanmış oluyor..
Polisimiz yapmasın böyle şakalar..