Düşünecek olursak başlıkta bile bir asillik var, prens... Elbette bu sözün naziresi. Muhakkak ki soy ile coğrafya ile kütük ile asalet olmaz. Olsa olsa tutum, duruş, erdem gibi kavramlarla alakalı olmalı asalet. Bugünkü konum faşizmle, ırsla, üstünlük ya da öjeni ile alakalı değil. Prensip demiştim. İlk bakışta prensip, kendimize sınırlar koyup kısıtlamak gibi görünse de kanımca kişilik rengimizle ilgili. Bu da ne demek, kişilik rengimiz mi var? Bence var. Bilimsel olarak kütlesi olan yani sıkışmış yoğun enerjiden oluşan her nesnenin bir enerjisi, bir ışığı, bir frekansı varmış. Bu dediğim mistik bir şey olmadığı gibi kişisel gelişim zırvası da değil. Bilimsel bir bulgu. Bir nesnenin ışığı olur da rengi olmaz mı? Olur elbet. Yoksa göremezdik. Kaldı ki bizim görmememiz rengi olmadığı anlamına da gelmez, var olmadığı anlamına da... Yani hepimizin rengi var. Eşimin, “Hepimizi renklendirmek için çok mu kasmışsın ne” dediğini duyar gibiyim. Evet bazen “kasmak” gerekebilir. Bu da bir prensip. Kimisi gidişata bırakır, bazıları da mücadele eder. Edindiğimiz prensipler nasıl oluşuyor? Seçkilerimiz, tercihlerimiz, sevdiklerimiz, beğendiklerimizle... Rengimiz ile alakalı yani. Kim ne derse desin. Bence prensipleriniz olsun. Memur, amir, işveren katılığında ve çiğliğinde olmamak şartıyla...
Şimdi düşündüm de benimkiler (prensiplerim) nedir diye. Bir iki tane paylaşabilirim sizlerle. İtalyan şapkamla gözlük takmam. Şapkamla gözlük takacaksam Castro şapkam olmalı. Hiçbirini takmayacaksam da saçım kısa olmalı. Bazen de hiçbir şeyi takmamalıyım. (Bu biraz zor oluyor ama öğreniyorum). Resim yaparken, özellikle suluboya tekniğinde, ayakta olmalıyım. Resimlerimi oluştururken kaygım plastik alt yapı ve biçim ile alakalı olduğundan; benim için bu ressamın çiçekleri, böcekleri, kuşları vs. gibisinden bir içerikle yaftalamak zordur. Dolayısı ile resim tüccarlarına, entelektüel olmayan müşterilerinin anlayabilecekleri nitelikte bir marka niteliği sunmamış olurum. Böylece izleyici yanlış okuma derinliği kazanmış olur. Ben de resim yapma özgürlüğü kazanırım. Manifestomu şimdilik bir kenara bırakacak olursak... Aylardan eylülse, Çanakkale’de isem şile bezi gömlek giyerim. Her yerde çocukları gözetirim ve korumayı tercih ederim. Sadece kendi yaptığım lakerdayı yerim. Kitabımı gece uyumak için değil, sabah erken saatlerde anlamak ve öğrenmek için okurum. Bir de hafta sonları içmeye erken başlarım. Bu sonuncusu bir dizi filmden... Ama o kahramanın tercihini anlıyor ve saygı duyuyorum. Siz de prensipleri olanlara saygı duyun. Tıpkı ötekilerinin de size saygı duyduğu gibi. Hoşça kalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 24 Temmuz 2021 - 10:30
Prensip
Düşünecek olursak başlıkta bile bir asillik var, prens
YAZARLAR
24 Temmuz 2021 - 10:30
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir