PROBİYOTİKLER

Probiyotik bakteri, doğanın dengesiyle 3,5 milyar yıldır vücudumuzda ve bağırsaklarımızda yaşıyor. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, vücudun hastalıklara karşı direnç kazanması ve vücuttaki doğal dengenin korunması için hayatın her aşamasında probiyotik denilen “dost” bakterilerin alınması gerekir. Özellikle sezaryenle doğan ve anne sütü almayan bebekler, probiyotiklerden yoksun kalarak alerjik hastalıklara karşı savunmasız şekilde hayata başlar, çok fazla antibiyotik kullanımı, stres ve kötü beslenme vücuttaki dost bakterileri yok eder.
Probiyotikler, uygun miktarda alındığında sağlığa olumlu etki yapan mikroorganizmalardır. Prebiyotikler ise, probiyotiklerin çoğalmasını ve aktivitesini destekleyen sindirilemeyen kompleks karbonhidratlardır.
Neden probiyotik kullanmalıyız?
Vücut içindeki zararlı bakterilerin çoğalmasını durdurmaya yardım eder.
Yiyeceklerdeki vitamin ve minerallerin emilimini arttırır.
Bu gıdaların düzenli tüketimi kabızlık, kolit, gastroenterit, enfeksiyon, ishal, gaz, laktoz intoleransı, kötü sindirim ve özellikle kolon kanseri gibi çeşitli sağlık koşullarını önlemeye yardımcı olur.
Bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalık sonrası hızlı iyileşmeyi sağlar.
Önemli ölçüde alerjik reaksiyon riskini azaltırlar.
İyi bir probiyotik dengesi için çocuklarınızda şunlara çok dikkat edin;
• Her gün 1 bardak süt içmek
• Her gün ev yapımı yoğurttan 1 veya 2 su bardağı tüketmek
• Bazı günler yoğurt yerine kefir tüketmek
• Bazı yemeklerin yanında turşu teklif etmek
• Ekmekleri çavdarlı veya çok tahıllı tercih etmek
• Yemeklerde bol soğan kullanmak
• Mayalayacağınız yoğurtlara probiyotik şaseleri ilave etmek
Sonuç olarak un ve şekerden fakir, başta soğan, sarımsak, yer elması, muz , tam tahıl ürünleri ve kurubaklagiller olmak üzere prebiyotik kaynaklarından ve fermantasyon ürünleri (turşu, yoğurt, peynir, boza, sirke) gibi doğal probiyotik gıdalardan zengin bir diyetle barsak florasının koruyuculuğunu arttırabilirsiniz.