Bir zamanlar kendilerine DANS EDEN WU’ lar denilen bir grup bilge şaman klanı yaşardı.
Yüzyıllar boyunca danslarıyla Yer ile Gök arasındaki dengenin korunmasını sağladılar. Tavsiyelerini dinleyen tüm hükümdarların halkı barış ve mutluluk içinde yaşadı. Danslarını
sürdürdükleri sürece evrenin ışığı yerden ve halkların üzerinden uzak kalmadı. Ne zaman
danslarını bıraksalar o kudretli ışık dünyadan uzaklaştı… Evet bu paragraf Şamanizm şifasını savunan Dr. Alberto Villoldo’ nun yazdığı bir kitabın paragrafındaydı. Şamanizm felsefesine inanan ve bunu kendi çalışmalarıma da dahil ederek kazandığım bugünüm için o kadar dolu ve derin bir ifade ki. Bazen gerçekleri elle tutup gösteremez kelimelere sığdıramazsınız. Hatta kelimeye dökseniz bile yine o kelimenin arkasında kocaman bir dağ olduğunu ima eden cümleler bile yetmez anlatmayaaa diye bağırır. İşte bu paragraf ta böyle. Benim yolculuğum, kendimle bütünleşme arzusuyla birlikte başladı. Çıktığım yıllar önceki bu yolda ruhumun yaralarını iyileştirirken, kendimi ve başkalarını sevmeyi öğrendim. Yaralı bir şifacının geçmesi gereken yollardan geçerken, içimdeki acı, üzüntü, öfke ve utancı güç ve sevgi kaynağına dönüştürmeyi öğrendim. Kendini aydınlatmaya çalışan her öğrenci ruhunun yaralarını güç ve bilgelik kaynaklarına dönüştürür. Kendi yolculuklarında keşfettikleri güç ve bilgeliğin ileride danışanlarına sunacakları en büyük armağanlardan biri olduğunu öğrenirler. Eski bir öğrenci ve şimdinin deneyimli danışmanı olarak ruhu kendi krallığına götüren, ruhun geri kazanımını sağlayan, parçalanan benliğin onarımını yapan tüm bu çalışmalar ve eğitimler… Şimdi bunları danışanlarıma deneyimimle sunan bir öğrenci öğretmen olarak katkı vermeye devam ediyorum. Ve insanlar yüzyıllar öncesinde yaptıkları uyguladıkları ama bugün unutup uzaklaştıkları bu öğretilere tekrar dahil olmaya başladılar. Çünkü maddesel boyutun ruhsal doyum yaşatması ya da fiziksel çözümlerin ruhsal sorunlara katkı olması mümkün değil. Her şey zihin ve ruh arasında yaşanmakta. Ruhunuzun yitik parçalarını bulmak için çocukluğunuzun ve geçmiş yaşamlarınızın gizlendiği alt dünyaya gitmeniz gerekiyor. Ruhun bu parçaları o yaralı dönemlerin biçimini alacak ve belki yedi yaşında korkmuş bir çocuk, acı çeken bir anne , hatta acımasız bir yönetici olacak. Onların öykülerini öğreneceksiniz, dinleyeceksiniz, yaralarını iyileştirecek ve onları yüklerinden kurtaracaksınız. Hatta yaşamla, zihinle yeni sözleşmeler yapacaksınız. İşte sonrasında ruhun iyileşen parçalarını alıp bugüne getireceksiniz. Bu bir varoluş mücadelesidir. Sonundaki zafer ise hafifliktir, huzurdur, ruhunuzun krallığıdır. Ünlü Jungcu analist June Singer şöyle yazmıştır: " Ortak bilinçaltının sırrı varoluştadır, çıkarılmamış şeytanları ve soylu azizleriyle, gizemi ve bilgeliğiyle insan ırkının tarihinde ve efsanelerindedir, her birimizdedir; o makrokozmos içinde mikrokozmostur. Bu dünyanın keşfi uzayın keşfinden daha zordur." Bu aslında bir şekilde “zihin psikosomatik
bir hastalık yaratabiliyorsa, aynı şekilde psikosomatik sağlık da yaratabilmelidir” dedirtiyor. Ve kendi sentezimi de katarak belki de beyindeki milyonlarca sinir bağlantısında bilimsel yanıtlar aramak yerine, insan bilincine farklı bir yaklaşım bulmanın daha iyi olabileceğine karar vermeniz gerekiyordur diyebilirim. Size en yüce hedefinizi bulup yaşamınızın anlamını ve amacını açığa çıkarabilmeniz için üst dünyaya yolculuk yapmayı yani ruhsal yolculuk yapmanız gerektiğini savunuyorum. Ruhunuzun yitik parçasını tekrar kazanmak yaşamdasizi ilerletecek, size mutluluk ve huzur verecek bir yakıttır. AYFER ÖZDEMİR
Uluslararası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı
Yüzyıllar boyunca danslarıyla Yer ile Gök arasındaki dengenin korunmasını sağladılar. Tavsiyelerini dinleyen tüm hükümdarların halkı barış ve mutluluk içinde yaşadı. Danslarını
sürdürdükleri sürece evrenin ışığı yerden ve halkların üzerinden uzak kalmadı. Ne zaman
danslarını bıraksalar o kudretli ışık dünyadan uzaklaştı… Evet bu paragraf Şamanizm şifasını savunan Dr. Alberto Villoldo’ nun yazdığı bir kitabın paragrafındaydı. Şamanizm felsefesine inanan ve bunu kendi çalışmalarıma da dahil ederek kazandığım bugünüm için o kadar dolu ve derin bir ifade ki. Bazen gerçekleri elle tutup gösteremez kelimelere sığdıramazsınız. Hatta kelimeye dökseniz bile yine o kelimenin arkasında kocaman bir dağ olduğunu ima eden cümleler bile yetmez anlatmayaaa diye bağırır. İşte bu paragraf ta böyle. Benim yolculuğum, kendimle bütünleşme arzusuyla birlikte başladı. Çıktığım yıllar önceki bu yolda ruhumun yaralarını iyileştirirken, kendimi ve başkalarını sevmeyi öğrendim. Yaralı bir şifacının geçmesi gereken yollardan geçerken, içimdeki acı, üzüntü, öfke ve utancı güç ve sevgi kaynağına dönüştürmeyi öğrendim. Kendini aydınlatmaya çalışan her öğrenci ruhunun yaralarını güç ve bilgelik kaynaklarına dönüştürür. Kendi yolculuklarında keşfettikleri güç ve bilgeliğin ileride danışanlarına sunacakları en büyük armağanlardan biri olduğunu öğrenirler. Eski bir öğrenci ve şimdinin deneyimli danışmanı olarak ruhu kendi krallığına götüren, ruhun geri kazanımını sağlayan, parçalanan benliğin onarımını yapan tüm bu çalışmalar ve eğitimler… Şimdi bunları danışanlarıma deneyimimle sunan bir öğrenci öğretmen olarak katkı vermeye devam ediyorum. Ve insanlar yüzyıllar öncesinde yaptıkları uyguladıkları ama bugün unutup uzaklaştıkları bu öğretilere tekrar dahil olmaya başladılar. Çünkü maddesel boyutun ruhsal doyum yaşatması ya da fiziksel çözümlerin ruhsal sorunlara katkı olması mümkün değil. Her şey zihin ve ruh arasında yaşanmakta. Ruhunuzun yitik parçalarını bulmak için çocukluğunuzun ve geçmiş yaşamlarınızın gizlendiği alt dünyaya gitmeniz gerekiyor. Ruhun bu parçaları o yaralı dönemlerin biçimini alacak ve belki yedi yaşında korkmuş bir çocuk, acı çeken bir anne , hatta acımasız bir yönetici olacak. Onların öykülerini öğreneceksiniz, dinleyeceksiniz, yaralarını iyileştirecek ve onları yüklerinden kurtaracaksınız. Hatta yaşamla, zihinle yeni sözleşmeler yapacaksınız. İşte sonrasında ruhun iyileşen parçalarını alıp bugüne getireceksiniz. Bu bir varoluş mücadelesidir. Sonundaki zafer ise hafifliktir, huzurdur, ruhunuzun krallığıdır. Ünlü Jungcu analist June Singer şöyle yazmıştır: " Ortak bilinçaltının sırrı varoluştadır, çıkarılmamış şeytanları ve soylu azizleriyle, gizemi ve bilgeliğiyle insan ırkının tarihinde ve efsanelerindedir, her birimizdedir; o makrokozmos içinde mikrokozmostur. Bu dünyanın keşfi uzayın keşfinden daha zordur." Bu aslında bir şekilde “zihin psikosomatik
bir hastalık yaratabiliyorsa, aynı şekilde psikosomatik sağlık da yaratabilmelidir” dedirtiyor. Ve kendi sentezimi de katarak belki de beyindeki milyonlarca sinir bağlantısında bilimsel yanıtlar aramak yerine, insan bilincine farklı bir yaklaşım bulmanın daha iyi olabileceğine karar vermeniz gerekiyordur diyebilirim. Size en yüce hedefinizi bulup yaşamınızın anlamını ve amacını açığa çıkarabilmeniz için üst dünyaya yolculuk yapmayı yani ruhsal yolculuk yapmanız gerektiğini savunuyorum. Ruhunuzun yitik parçasını tekrar kazanmak yaşamdasizi ilerletecek, size mutluluk ve huzur verecek bir yakıttır. AYFER ÖZDEMİR
Uluslararası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı