Bu haftaki yazımızda biz üveyslerin asli görevinden bahsetmek istedim sizlere. Her üveys bir sâbikûn adayıdır. Peki nedir bu kelime? Sâbikûn kelimesinin sözlük anlamına baktığımızda, “önde gidenler” demektir. Birinin önüne geçmek, zafer kazanmak ya da nefsini kabartmak için birini yenmek anlamında kullanılmaz. Muhyiddin İbni Arabi ise “Ardımdan kim geliyor diyebilendir” demiş. Genel anlamda baktığımızda, bir yolun öncüleridir diyebiliriz. Bu sihirli kelime, mucize kitabımız Kuran-ı kerimin bazı surelerinde geçmektedir. Merak edenler kuranı açıp bakabilirler.
Sâbikûn olmak için ne yapmak gerekir diye soracak olursanız eğer, Üveys Veysel Karane zikri ile Rabbimizi sabah-akşam zikretmeniz gerekiyor. Önce kendimiz bu zikri yapıp, sonrasında başka kardeşlerimiz de zikretsinler diye insanlara yardımcı olmak, zikri dokunabildiğimiz tüm kullarına ulaştırmak bizlerin görevidir. Bu görevi, Rabbimiz biz üveyslere vermiştir. İnsanlara yardımcı olma, zikri dağıtma gibi bir zorunluluk yoktur ancak öyle haller yaşatılır ki kendinizi durduramazsınız. Sevgiyle yaşadıklarınızı paylaşmak istersiniz. Allah’ın bizlere verdiği bu görevi seve seve yapar, yerine getirmeye çalışırsınız.
Peygamber Efendimiz, “Bir kişinin hayatını kurtaran tüm insanlığın hayatını kurtarmış gibidir.” buyuruyor. Hayat kurtarma işini yapanlardır işte sâbikûnlar. Öğretmenlerdir diyebiliriz. Daralıp-bunaldığımız zamanlarda, hastalığımızın olduğu ya da çözemeyeceğimizi düşündüğümüz bir sıkıntı anında ellerimizi açıp Allah’ım beni kurtar, doğru yola ilet, merhamet eyle gibi dualar etmişizdir mutlaka. Ben de sıkıştığımda Allah’ı ananlardan biriydim. Allah beni bu güzel yola, doğru yola iletti hamdolsun. Peki sizi kurtarmayacak mı, doğru yola iletmeyecek mi sandınız.
Sâbikûn olan üveys, Allah’ı ve Resul’ü sevme ve sevdirme yolunda gayret edendir. Allah’ın ve Resul’ün kendisine vermiş olduğu armağanları, güzellikleri başka kardeşleri de paylaşsın diye çalışır. İnsanları Allah’a ve Resul’e davet eder, cömerttir. Allah’ın bizlere verdiği armağanlardan, başka kardeşlerimiz de nasiplensin diye hiçbir menfaat gözetmeden bu zikri anlatırız. Çarşıda, pazarda, parkta otururken birisi gelip sizlere Üveys Veysel Karene zikir kitapçığını uzatıyorsa lütfen onu geri çevirmeyin. Yedi milyar kul içerisinde Rabbimiz bu zikri size duyurmuşsa, bilin ki Allah sizi çok seviyor ve kurtuluşunuz o kitapçığın içinde yazıyor. Bu kitapçıkları dağıtırken sizlerden teşekkür bile istemiyoruz. İnsanları ayırt etmeden, herkesi Allah’a davet ediyoruz. Biz yaşadık gördük, huzur bulduk, işlerimiz yoluna girdi, hayatımız kolaylaştı, gelin sizler de yapın bu zikri diyoruz. Halkın içerisinde, Hak’la beraber olmaya çalışıyoruz. Allah’ın sevgisine ulaşmanın yolu bu. Başka yol yok ki!
Üveysler cemaat değil, ümmet olma bilinci taşırlar. Herhangi bir cemaat ya da tarikatla bağlantımız yoktur. Allah’a olan yolculuğumuzu, Peygamber Efendimiz ve evliya öğretmenlerimizin yardımıyla yaparız. Yolumuzda Rabbimizin bizlere verdiği lütufları övünmeden öğretmek isteyenleriz. Bütün çabamız öğretmektir. Ne diyor Kur’an’da? “Allah’ın size vermiş olduğu lütufları infak ediniz (dağıtınız, anlatınız)” diyor. Bize durmak yakışır mı? Tek derdimiz sizlere sesimizi duyurabilmek. Biz balın kaynağına ulaştık hamdolsun. Gelin sizler de nasiplenin, yaşayın ve görün isteriz.
YAZARLAR
Yayınlanma: 31 Ocak 2020 - 10:37
Sâbikûn olmak
Bu haftaki yazımızda biz üveyslerin asli görevinden bahsetmek istedim sizlere
YAZARLAR
31 Ocak 2020 - 10:37
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir