Kimi insan şaka kaldıramaz işte, yüklenmemek lazım. Kemal amca da öyleydi.
Zamanında köyden 80 koyununu satmış, birikmişlerini de katıp şehre göçmüştü. Köyde olsa elinden her iş gelir ama köy başka şehir başka. ‘’Ya bir bakkal açalım ya bir sarı taksi alalım,’’ diye içinde bulunduğu ikilimi anlattı hanımına. Hanımı ‘’Arabanın altından yel geçer, hırlısı var hırsızı var. Yolda olanın halini Allah bilirmiş, bakkal iyi olur başın kuruda sırtın rahatta, evin erzak derdi de olmaz,’’ dese de o taksi işini çoktan kafasına koymuş hanımı da ‘’Madem bildiğini okuyacaktın ne var da sordun sanki,’’ diye söylenmişti. Hanımı genelde söylenirdi, köyden gelirken de çok söylenmişti. Kemal amca artık alıştığından olacak pek oralı olmaz. Sabrı sınıra yaklaştığı vakit ‘’Tamam uzun etme,’’ der bildiğini okurdu.
Bu söylenmeler uzaya dursun sarı taksi çoktan alınmış, bir kısmı borçlanılmış, mahalledeki durakta sıraya girilmişti. Gençken de yaş ilerlediği vakit de ciddi bir adamdı Kemal amca. Kumaş pantolon, düz gömlek, siyah kunduradan başka bir şey giymez, lüzum görmedikçe pek konuşmazdı. Kimseye şaka yapmaz, kendisine de şaka yapılmasından hoşlanmazdı. O her ne kadar hoşlanmasa da arkadaşları bunu bildiğinden daha çok uğraşırlardı onunla. Arabayı sıraya çektiğinde kimisi sileceğini kaldırır, kimisi lastiğini indirirdi. ‘’Kardeş yapmayın böyle şeyler,’’ dese de nafile. Tam sohbet edecekleri sıra biri durağa kız kaçıran atar ortalık birbirine girerdi. Cep telefonları yaygınlaştıktan sonra gün içinde muhakkak biri arar ya ‘’Tapu müdürlüğünden arıyorum size bir miras intikal etmiş gelmezseniz hazineye devrolunacak,’’ derdi ya da ‘’Karakola gelip ifade vermeniz gerek görgü tanığıymışsınız,’’ gibisinden bir şeyler söyleyip Kemal amcayı telaşa sokarlardı.
En çok iş ile ilgili şakalara kızar, olmayan yolcuya gönderildiğinde, tam işe çıkacakken sağ arka lastiği inik gördüğünde eli ayağına dolaşırdı. O köpürürken onu izleyen arkadaşları gülmekten yerlere yatar kendilerince eğlenirlerdi. Kemal amca işinin gücünün kaldığından çok böylesi şakalara maruz kaldığına kızıyor her seferinde çılgına dönüyordu.
Bu, kimisi için öfke kimisi için kahkaha dolu günler art arda sıralandı neredeyse otuz yıla sokuldu. Yaş ilerledikçe tahammül seviyesi geriliyordu neticede. Artık basit bir laf oyununa bile tahammül edemez olmuştu. Diğer herkes için sıradan olan bir gün Kemal amca tam durağa yanaşacakken biri çamurlu su dolu kovayı arabanın ön camında n aşağı döküverdi. Bu kez ‘’Yapmayın kardeş böyle şeyler,’’ demedi. Arabayı önce geriye aldı, sonra tam gaz ahşap barakadan hallice durağa sürdü önünde oturanlar kaçıştı. Durak dağılmış, taksinin de yüzüne bakılacak hali kalmamıştı. Kimseden ses çıkmıyor, şaşkınlıkla Kemal amcayı izliyorlardı. Hiç konuşmadı arabadan indi arkasına bile bakmadan evinin yolunu tuttu. Hanımı onu erkenden görünce şaşırdı, ‘’Ne oldu da geldin araba nerde?’’ diye sordu. Kemal amca ‘’Araba kırıldı, durak da yıkıldı ikisi de yok artık,’’ deyince hanımı ‘’Vah Kemal vah biliyordum ben senin böyle bir şey edeceğini dedim dedim de kime dedim sarı taksiyi değil bakkalı alsaydın böyle mi olurdu sonumuz?’’ diye söylenmeye başlayınca Kemal amca sadece ‘’Tamam uzun etme,’’ dedi. Taksicilik serüveni yine hiç şakasının olmadığı böyle bir günde bitti.
Bu haftayı da Georges Perec ile noktalayalım kıymetli okur,
‘’Öğrenecek çok şeyin var, öğrenilmeyen her şey: yalnızlık, kayıtsızlık, sabır, sessizlik.’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
YAZARLAR
Yayınlanma: 16 Haziran 2022 - 10:05
Sabırla oyun olmaz
Kimi insan şaka kaldıramaz işte, yüklenmemek lazım
YAZARLAR
16 Haziran 2022 - 10:05
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir