“Lise eğitimim sürecinde matematik dersim başarısızdı”
Değerli okurlarımız, matematik akademik eğitim süreci boyunca karşılaştığımız en önemli derslerden biri. Okul öncesi eğitimde nesne sayarak başlayan bu serüven, yıllar içerisinde dört işleme ardından denklemlere sonra trigonometriye akabinde mantığa doğru yol alıyor. Uçsuz bucaksız bir derya gibi. Kimi öğrencilerimiz için korkulu bir rüya kimileri için ise en eğlenceli ders olan Matematik ile ilgili alana yılarını vermiş duayenlerden Onur Gültekin Hocamla güncel konular hakkında gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Keyifli okumalar.
Onur Hocam, sizi ‘Sayılara Fısıldayan Hoca’ olarak tanıyoruz. Okurlarımıza kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Merhaba öncelikle bana köşenizde yer verdiğiniz için teşekkürler. Ben Onur Gültekin, Nam-ı diğer Sayılara Fısıldayan Hoca.1986 Ankara doğumluyum, ilk ve ortaokul eğitimimi Adıyaman’da lise ve üniversite eğitimimi ise Ankara’da tamamladım. Çalışma Ekonomisi (Lisans), İş Güvenliği Uzmanlığı (Ön Lisans), İş Güvenliği Uzmanlığı (Yüksek Lisans) eğitimi aldım. 12 yıldır matematik özel ders vermekle birlikte öğrenci koçluğu yapıyorum. Evet, yanlış okumadınız matematik branşında herhangi akademik bir sürecim olmadı. Matematik benim için bir serüven, yıllar önce üniversitelerde izinsiz olarak matematik derslerine katılarak matematiği öğrendim, eğitim kurslarına katılabilmek için çok fazla çaba sarf ettim ve nihayet 2008 yılında kurslarda görev yapmaya başladım. İki yıl çalıştıktan sonra başka birisine ihtiyacım olmadığını fark edip; 2010 yılında Sayfa Akademi ismi ile Ankara Kızılay’da kendi kursumu açtım. Kendime ait kursumu üç yıl işlettikten sonra vatani görevim nedeniyle devrettim. Mevcut şartlarda kariyerime özel ders alanında devam etmekteyim. Matematiğe, geometriye, sayılara olan bu tutkunuz nereden geliyor?
Fazlaca merak, hayal ve kendini kabul ettirme diyebilirim. Lise eğitimim sürecinde matematik dersim başarısızdı ve ağabeyimin matematikçi olmasından dolayı okulda oldukça alay konusuydum. Bir gün oturdum ve detaylıca düşündüm buna bir çözüm bulmam gerekliydi, fakat sadece matematik notumu başarılı yapmak yetmezdi. Ben matematik öğretmeni olmaya işte tam da o gün karar verdim. Ailesel nedenlerden dolayı hem okuyup hem çalışmak zorundaydım. Bu durumda ister istemez hayallerimi etkilemekteydi, ama pes etmeyi ve vazgeçmeyi sevmeyen bir karakterim var, kafama koyduğum ne varsa bugüne kadar gerçekleştirmiştim bunu da gerçekleştirmeliyim diye düşündüm. Matematik tamam ama geometriyi çok daha zor öğrendim, hatta ilk başlarda her yönüyle görebilmek ve zihnimde daha kalıcı olması için bir soruyu kocaman bir kartona çizip, odama asmıştım. Farklı metotlar deneyerek, araştırarak bu zorluğun da üstesinden geldim ve artık zaman benim zamanımdı. Çok çalıştım, çok çabaladım ve sonunda kendimi kabul ettirmeyi başardım. Hayallerimin peşinden koştum şimdi ise hayallerinin peşinden koşan gençlerimizin hayallerini inşa etmesi için destek oluyorum. Açıkçası biz öğretmenlerin her zaman bir hayalin parçası olduğunu düşünmekteyim. Matematik, bazı öğrencilerimizin korkulu rüyası. Bu korku sizce neden kaynaklanıyor. Tavsiyeleriniz nelerdir?
Çok basit bir soru. Öğrencilerimiz matematik dersini sevmiyor, eğitim sistemimiz de matematik dersini sevdirmeye yönelik değil. Temel nedenlerden biri de Türkçe. Maalesef ki okuma alışkanlığı olmayan bir ülkeyiz. Durum böyle olunca da okuduğumuzu anlamakta güçlük çekiyor, anlayamadığımız soruyu da çözemiyoruz. Böylelikle matematik sevilmeyen bir ders olarak anılmaya devam ediyor. Öğretmenlerimizde öğretme ve geliştirme üzerine çalışmalar yapıyorlar fakat bence temelinde sevgi yatıyor, sevmeden çalıştığınız sürece unutmaya mahkum kalıyorsunuz.
Tavsiyem öğrencilerin bolca kitap okumaları, matematiği ezberleyerek değil çeşitli soru tarzları görerek çalışmaları ve en önemlisi matematiği seven ve sevdiren bir öğretmenden dinlemeleri… Uygulaması biraz zor olsa da grup çalışması ile konuları birilerine anlatmak oldukça güzel bir yöntem olacaktır.
Çünkü tam öğrenmenin temel yapısı;
• Derslerde öğrenilen %5
• Okuyarak öğrenilen %10
• Görsel ve işitsel öğrenilen %20
• Uygulama gösterisi ile öğrenilen %30
• Grup tartışması ile öğrenilen %50
• Uygulayarak öğrenilen %70
• Diğerlerine öğreterek öğrenilen %90
şeklinde sıralanmaktadır. Sosyal medyayı aktif olarak kullandığınızı biliyoruz. Pandemi sürecindeki uzaktan eğitim faaliyetleri, eğitimde sosyal medyanın kullanımı hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Eveeet işte güzel bir soru daha. Sosyal medyamı aktif olarak kullanmaya çalışıyorum desek daha doğru olur. Çok fazla zaman ve de emek isteyen bir iş. Yaşanılan pandemi sürecinden sonra, uzaktan eğitime olan talep arttı fakat talep karşılandı mı? Ben karşılanmadığını düşünüyorum zira yapılan istatistiklere göre de başarısızlık ve memnuniyetsizlik oranı %62 seviyesinde, buda uzaktan eğitimin aslında yeterli olmadığının göstergesi. Hazırlıksız yakalandığımız bir süreç olduğu için bence yetersiz kalınan yerler oldu. Şayet bu faaliyetler biraz daha geliştirilebilirse sözel dersler için verimli olacağını düşünüyorum fakat belirttiğim gibi sadece sözel dersler için… Uzaktan matematik öğrenilemez, bu oldukça net. Bende öğretemeyeceğimi düşündüğüm için çevrimiçi ders veya canlı yayında ders gibi teklifleri değerlendirmedim. Matematik anlamında uzaktan eğitim bana etkili olmayacak gibi geliyor çünkü uzaktan eğitim sürecinde öğrenciyi kontrol edemiyorsunuz. Bu süreci yakından takip ettim ve birçok örneğine rastladım. Uzaktan eğitim uygulayan meslektaşlarımla yaptığım görüşmelerden örnek vermek gerekirse, ekran fotoğrafı alıp kendini dersteymiş gibi gösteren öğrenciden tutun, donma numarası yapıp dersten çıkan öğrenciye kadar olan ders anılarını dinledim. Kontrol sağlayamadığınız bireye fayda sağlamanız veya bir şey öğretmeniz oldukça zor. Genel fayda açısından bakacak olursak gayet güzel ilerleyen teknolojiyi kullanmak için çaba sarf etmek gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunun meyvesi olarak mesela sosyal medyama yüklediğim soru çözüm videomu ülkemin bir ucundaki Van’daki öğrenci izleyebiliyor ve ben sesimi duyurabiliyorsam ne mutlu bana…
Toparlayacak olursak soru çözüm videoları ve ders anlatım videoları izlemek, bunlardan faydalanmak daha doğru olur çevrimiçi ders veya canlı yayınların çok faydalı olmayacağı kanaatindeyim. Konuşacak çok konu, sorulacak çok sorumuz var ancak söyleşimizin kalan kısmına, sınavlarla, tercihlerle, özel dersin ne olduğuna ve nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi konulara önümüzdeki hafta yazımızda devam edelim. Sayın hocama bana vakit ayırıp sorularıma cevap verdiği, siz değerli okurlarımıza da yazımızı zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.
Merhaba öncelikle bana köşenizde yer verdiğiniz için teşekkürler. Ben Onur Gültekin, Nam-ı diğer Sayılara Fısıldayan Hoca.1986 Ankara doğumluyum, ilk ve ortaokul eğitimimi Adıyaman’da lise ve üniversite eğitimimi ise Ankara’da tamamladım. Çalışma Ekonomisi (Lisans), İş Güvenliği Uzmanlığı (Ön Lisans), İş Güvenliği Uzmanlığı (Yüksek Lisans) eğitimi aldım. 12 yıldır matematik özel ders vermekle birlikte öğrenci koçluğu yapıyorum. Evet, yanlış okumadınız matematik branşında herhangi akademik bir sürecim olmadı. Matematik benim için bir serüven, yıllar önce üniversitelerde izinsiz olarak matematik derslerine katılarak matematiği öğrendim, eğitim kurslarına katılabilmek için çok fazla çaba sarf ettim ve nihayet 2008 yılında kurslarda görev yapmaya başladım. İki yıl çalıştıktan sonra başka birisine ihtiyacım olmadığını fark edip; 2010 yılında Sayfa Akademi ismi ile Ankara Kızılay’da kendi kursumu açtım. Kendime ait kursumu üç yıl işlettikten sonra vatani görevim nedeniyle devrettim. Mevcut şartlarda kariyerime özel ders alanında devam etmekteyim. Matematiğe, geometriye, sayılara olan bu tutkunuz nereden geliyor?
Fazlaca merak, hayal ve kendini kabul ettirme diyebilirim. Lise eğitimim sürecinde matematik dersim başarısızdı ve ağabeyimin matematikçi olmasından dolayı okulda oldukça alay konusuydum. Bir gün oturdum ve detaylıca düşündüm buna bir çözüm bulmam gerekliydi, fakat sadece matematik notumu başarılı yapmak yetmezdi. Ben matematik öğretmeni olmaya işte tam da o gün karar verdim. Ailesel nedenlerden dolayı hem okuyup hem çalışmak zorundaydım. Bu durumda ister istemez hayallerimi etkilemekteydi, ama pes etmeyi ve vazgeçmeyi sevmeyen bir karakterim var, kafama koyduğum ne varsa bugüne kadar gerçekleştirmiştim bunu da gerçekleştirmeliyim diye düşündüm. Matematik tamam ama geometriyi çok daha zor öğrendim, hatta ilk başlarda her yönüyle görebilmek ve zihnimde daha kalıcı olması için bir soruyu kocaman bir kartona çizip, odama asmıştım. Farklı metotlar deneyerek, araştırarak bu zorluğun da üstesinden geldim ve artık zaman benim zamanımdı. Çok çalıştım, çok çabaladım ve sonunda kendimi kabul ettirmeyi başardım. Hayallerimin peşinden koştum şimdi ise hayallerinin peşinden koşan gençlerimizin hayallerini inşa etmesi için destek oluyorum. Açıkçası biz öğretmenlerin her zaman bir hayalin parçası olduğunu düşünmekteyim. Matematik, bazı öğrencilerimizin korkulu rüyası. Bu korku sizce neden kaynaklanıyor. Tavsiyeleriniz nelerdir?
Çok basit bir soru. Öğrencilerimiz matematik dersini sevmiyor, eğitim sistemimiz de matematik dersini sevdirmeye yönelik değil. Temel nedenlerden biri de Türkçe. Maalesef ki okuma alışkanlığı olmayan bir ülkeyiz. Durum böyle olunca da okuduğumuzu anlamakta güçlük çekiyor, anlayamadığımız soruyu da çözemiyoruz. Böylelikle matematik sevilmeyen bir ders olarak anılmaya devam ediyor. Öğretmenlerimizde öğretme ve geliştirme üzerine çalışmalar yapıyorlar fakat bence temelinde sevgi yatıyor, sevmeden çalıştığınız sürece unutmaya mahkum kalıyorsunuz.
Tavsiyem öğrencilerin bolca kitap okumaları, matematiği ezberleyerek değil çeşitli soru tarzları görerek çalışmaları ve en önemlisi matematiği seven ve sevdiren bir öğretmenden dinlemeleri… Uygulaması biraz zor olsa da grup çalışması ile konuları birilerine anlatmak oldukça güzel bir yöntem olacaktır.
Çünkü tam öğrenmenin temel yapısı;
• Derslerde öğrenilen %5
• Okuyarak öğrenilen %10
• Görsel ve işitsel öğrenilen %20
• Uygulama gösterisi ile öğrenilen %30
• Grup tartışması ile öğrenilen %50
• Uygulayarak öğrenilen %70
• Diğerlerine öğreterek öğrenilen %90
şeklinde sıralanmaktadır. Sosyal medyayı aktif olarak kullandığınızı biliyoruz. Pandemi sürecindeki uzaktan eğitim faaliyetleri, eğitimde sosyal medyanın kullanımı hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Eveeet işte güzel bir soru daha. Sosyal medyamı aktif olarak kullanmaya çalışıyorum desek daha doğru olur. Çok fazla zaman ve de emek isteyen bir iş. Yaşanılan pandemi sürecinden sonra, uzaktan eğitime olan talep arttı fakat talep karşılandı mı? Ben karşılanmadığını düşünüyorum zira yapılan istatistiklere göre de başarısızlık ve memnuniyetsizlik oranı %62 seviyesinde, buda uzaktan eğitimin aslında yeterli olmadığının göstergesi. Hazırlıksız yakalandığımız bir süreç olduğu için bence yetersiz kalınan yerler oldu. Şayet bu faaliyetler biraz daha geliştirilebilirse sözel dersler için verimli olacağını düşünüyorum fakat belirttiğim gibi sadece sözel dersler için… Uzaktan matematik öğrenilemez, bu oldukça net. Bende öğretemeyeceğimi düşündüğüm için çevrimiçi ders veya canlı yayında ders gibi teklifleri değerlendirmedim. Matematik anlamında uzaktan eğitim bana etkili olmayacak gibi geliyor çünkü uzaktan eğitim sürecinde öğrenciyi kontrol edemiyorsunuz. Bu süreci yakından takip ettim ve birçok örneğine rastladım. Uzaktan eğitim uygulayan meslektaşlarımla yaptığım görüşmelerden örnek vermek gerekirse, ekran fotoğrafı alıp kendini dersteymiş gibi gösteren öğrenciden tutun, donma numarası yapıp dersten çıkan öğrenciye kadar olan ders anılarını dinledim. Kontrol sağlayamadığınız bireye fayda sağlamanız veya bir şey öğretmeniz oldukça zor. Genel fayda açısından bakacak olursak gayet güzel ilerleyen teknolojiyi kullanmak için çaba sarf etmek gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunun meyvesi olarak mesela sosyal medyama yüklediğim soru çözüm videomu ülkemin bir ucundaki Van’daki öğrenci izleyebiliyor ve ben sesimi duyurabiliyorsam ne mutlu bana…
Toparlayacak olursak soru çözüm videoları ve ders anlatım videoları izlemek, bunlardan faydalanmak daha doğru olur çevrimiçi ders veya canlı yayınların çok faydalı olmayacağı kanaatindeyim. Konuşacak çok konu, sorulacak çok sorumuz var ancak söyleşimizin kalan kısmına, sınavlarla, tercihlerle, özel dersin ne olduğuna ve nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi konulara önümüzdeki hafta yazımızda devam edelim. Sayın hocama bana vakit ayırıp sorularıma cevap verdiği, siz değerli okurlarımıza da yazımızı zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.