Yıllardır bunu duyarım. Verdiğim hitabet konferanslarında soranlarda oldu. “Çiğ yumurta içsem sese iyi gelir mi?” diye. Bunun bilimsel bir açıklaması yok. Kimine iyi gelebilir. Lakin sizde aynı etkiyi vermez. Tutarlı bir sonucu yok. Ben hep ılık su öneririm. Geçen gün bu öneriyi destekleyen bir röportaj okudum. Ünlü Tenör Hakan Aysev ile röportaj yapılmış. Aysev diyorki “Çiğ yumurta içmenin sese iyi geldiği iddiasının bir şehir efsanesi. Yumurta vücut için tüketilir. Ses için en önemlisi sıvı tüketmek, su içmektir. Günde en az 1.5-2 litre su içeceksin, en az 6 saat uyuyacaksın, çok sıcak ve soğuk şeyler tüketmeyeceksin. Ses için başka bir şeye gerek yok” Haydi afiyet olsun.
O KONUŞMAYI HATIRLADIM
11.12.1936 tarihinde İngiltere Kralı VIII. Edward, sevgilisi Madam Simpson uğruna tahtını terk etti. Üç ay önce ise İstanbul'a gelmiş ve Atatürk'ün konuğu olmuştu. Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce, "Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini, yahut bir aşçı bulunuz !...dedi. Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... Akşam kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk'e dönerek: "Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi İngiltere'de zannettim" diyerek memnuniyetini bildirdi. Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a "Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!" dedi. İşte bunun için ATATÜRK’ü çok seviyorum.
İLETİŞİM DERSLERİ OLMALI
Bireyler arası ilişkiler sadece psikologların ve psikiyatristlerin mi uğraşı olmalı? Oysa başka ülkelerde öyle değil. Prof. Dr. Erkan Yüksel’in çok güzel tespitleri var. “Amerika’daki üniversitelerde, insan insana iletişimi konu alan okullar var. Ancak Türkiye’de iletişim fakültesi denilince yalnızca kitle iletişimi anlaşılıyor: Gazetecilik, halkla ilişkiler ve reklamcılık, radyo, televizyon ve sinema. Peki, insanlar arasındaki iletişimi kim, nerede araştıracak?” diyor. Başka ülkelerin okullarında bireylerarası iletişim, kültürler arası iletişim, liderlik ve kurumsal iletişim, örgütsel iletişim, kriz iletişimi, ikna gibi bölümler var. Düşünsenize ikna bölümü uzmanı. Vesselam çok geriden gidiyoruz.
DİNLİYOR MUSUNUZ?
Ünlü psikiyatristlerimizden Prof. Dr. Recep Doksat'a genç bir kız telefon eder. "Hocam intihar etmek istiyorum. Ruh halim çok kötü. Artık bu durumdan kurtulmak istiyorum. Bu son konuşmam olacak" Doksat bu genç kızı yarım saat dinler, kendisiyle konuşur ve ona bu kararını yeniden gözden geçirmesini söyler. Yaklaşık yarım saat sonra kız intihar etmekten vazgeçer. Ruh hali değişmiştir. Daha sonra Doksat bu genç kıza muayenehanesine gelmesini teklif eder. Genç kız teklifi kabul eder ve hocayla yüz yüze görüşür. Bu görüşmede hoca genç kıza uyum sağlayarak onu biraz daha rahatlatır ve ona merakla sorar: "Benim hangi sözüm seni intihardan vazgeçirdi?" Genç kızın cevabı ilginçtir: "Hocam doğrusu dediklerinizden dolayı intihardan vazgeçmiş değilim. Bu dünya da benimle yarım saat konuşabilecek ve yarım saat beni dinleyebilecek insanların var olduğu beni düşündürdü. Yarım saat beni dinlediniz ve benim değerli olduğumu hissettirdiniz. Değerli bir insan olduğumu hissettiğim için intihardan vazgeçtim" Değerli dostlar, dinlemek insanı var eder, size ve hayata bağlar.
GÜNÜN SÖZÜ
Konuşma, bir bayanın etekliği gibi; ilgiyi sürdürecek kadar kısa, konuyu kapsayacak kadar uzun olmalıdır.
Dale Carnegie
SES KISIKLIĞI VE REFLÜ
Ses kalitesi konuşmada çok önemli. Reflü ise ses kalitesini etkileyen bir rahatsızlık. Hele hele boğaza doğru gelen yakıcı asit dayanılmaz. Ses kısılmalarının bir nedeni reflü olabilir. Uzmanlar buna dikkat çekiyor. Stresli işlerde çalışanlar, yoğun kahve çay tüketimi olanlar, sigara kullananlar, egzersiz yapmayanlar ve geç saatlerde yemek yeme alışkanlığı olanlarda reflü daha çok görünüyor. Soğan, sarımsak, acı pul biber, turşu, portakal, greyfurt reflüyü tetikliyor. Öte yandan reflü hastalarında gece uyku şekli de çok önemli. Uyku esnasında mide asidinin salgılanması daha fazla görülüyor. Reflü yastığı kullanarak ya da yatağın baş kısmını kaldırarak, belden yukarısı hafif dikey pozisyona getirilerek geceyi rahat geçirmek mümkün.
HUZURSUZ BACAK
Eskiden hatipler, konuşmalarını yürüyerek hazırlarmış. Hatta bazı kitaplarda konuşmalar için ayağa kalkılması söylenir. Gerekçe olarak bu sayede kan dolaşımının hızlandığı bunun da düşünmeye katkı sunduğu belirtilir. Şüphesiz bu tıbbi bir konu. Lakin önceki gün bir şey dikkatimi çekti. Doç. Dr. Sevda İsmailoğulları, huzursuz bacak sendromundan bahsetmiş. Bu, nedeni tam olarak ortaya konamamış nörolojik bir sorunmuş. Hastalık hareket halindeyken herhangi bir belirti vermemesine karşın dinlenme ya da uçak yolculukları gibi uzun süre oturmayı gerektiren dönemlerde kendini gösteriyormuş. Sorun aslında hiç de azımsanmayacak yaygınlıkta görülüyormuş. Kuzey Amerika ve Avrupa’da yüzde 5.5-11.6 iken, Asya ülkelerinde bu oran biraz daha düşüyor ve yüzde 1.0-7.5 seviyelerine iniyormuş. Hastalar yaşadıkları bu huzursuzluk hislerini derinlerden gelen ağrı, rahatsızlık, germe ihtiyacı ve buna benzer hisler şeklinde ifade ediyormuş. Demek hareketsiz kalmak bu açıdan da konuşmaya olumsuzluk katıyor.
YAZARLAR
Yayınlanma: 02 Ocak 2021 - 10:00
Ses için yumurta mı?
Yıllardır bunu duyarım
YAZARLAR
02 Ocak 2021 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir