Okul öncesi yaş grubundaki ve 1. Sınıf öğrencileri bu hafta yüz yüze eğitime başladı. 6 ay sonunda okullar da öğrencilerine kapılarını açmış oldu. Yurdumun okul manzaraları ise görülmeye değer. Bahçede oluşturulan sıralarda uyulmaya çalışılan sosyal mesafe kuralı, sınıflarda oluşturulan aralıklı oturma düzenleri, öğretmenlerimizin yeni öğrencileri için hazırladıkları okula hoş geldin köşeleri hepsinde birer emek hepsinde birer güzellik saklı. Gel gelelim ki okul giriş çıkışları, bahçelerde oluşan veli yoğunlukları şu süreçte endişe uyandırmıyor değil. Okullarda şu an tüm sınıflar hesaba katıldığında sadece yaklaşık %25lik bir öğrenci mevcudunun eğitime başladığı hesaba katılırsa diğer yaş gruplarının devreye girmesiyle oluşacak yoğunlukları hayal bile etmek istemiyorum.
Okuma –Yazma
Yıllardır eğitim ailesinin bir ferdi olarak tüm kademeden öğrenci ile çalışma imkanı buldum. Bu nedenle de şanslı sayarım kendimi aslında. En önemli ve en zor sınıf bence 1. Sınıftır. Hayatımızın geri kanlı için en temel kazanımlardan biri olan okuma yazma kazanımına ileveten, çocuğun ailesinden sonra karşılaştığı ilk sosyal ortamdır bu sınıf. Ama şimdi okuma-yazmayı ele alalım. Bitişik eğik yazı, elat, elakin, ses temelli, parçadan bütüne o kadar çok farklı yöntem ve teknik ile karşı karşıya kaldık ki son 10 yıl da bırakın uzaktan eğitimi yüz yüze eğitim ile bile öğrenmekte zorlanan bir çok öğrenci mevcut. Öğrendiklerini varsayalım, okuduğunu anlamada problemler çıkıyor bu kez karşımıza. Ve ben okuduğunu anlayamayan çocukların sadece kurallı bir seslendirme yaptığını düşünenlerdenim. Öğrenci yazıyı hissetmeli, bir anlamı olduğunu kavramalı, bir şeyler ifade ettiğinin farkına varmalı. İşte o zaman okur, anlar ve uygular. Okuma yazmanın öyle çok kolay öğrenileceğini savunanlara saygı duyuyorum ama ne yazık ki katılmıyorum. Ama dilerim öğrenirler, biz de öyle şaşıp kalırız.
Çalışma Takvimi Belli Oldu
Online mı yüz yüze mi hibrit mi derken zaman geçiyor. Yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte Çalışma Takvimi de belli oldu. Yine iki ara tatil ve sömestr tatili yer alan takvime göre 31 Ağustos itibariyle başlayan eğitim yılının 18 Haziran ile son bulması planlanıyor. Çalışma takvimine göre toplam 186 iş gününü eğitime ayırmamız gerekiyor. Salgın sürecinde en büyük yük Sağlık Bakanlığımızın omuzlarında bunda hem fikiriz ancak; eğitim gibi ülke genelini ilgilendiren bir konu işin içine girince Milli Eğitim Bakanlığımızın omuzlarında ki yükün de azımsanamayacak boyutta olduğunu unutmamak gerek. Ümidim o dur ki ülkemizin de içinden geçtiği bu salgın dönemi hayırlı bir şekilde sonlanır hazırlanan tüm çalışma takvimlerine uyulur.
Buralar Çok Kalabalık
Geçtiğimiz hafta Eba’daki yoğunluktan ve günlük 900.000 canlı ders imkanımızdan bahsetmiştik. Bu hafta da yoğunluğun giderek arttığı, öğrencilerin ve hatta öğretmenlerin yoğunluk nedeniyle derslere katılamadığı kulağıma gelen duyumlar arasında. İddiaların aktarıldığı Sayın Bakanımız Ziya Selçuk ise ‘’Bu bizim için aslında olumlu bir haber. Talepte sıçrama oluştu. Bununla ilgili teknik arkadaşlar çalışıyorlar.’’ Şeklinde bir açıklama yaptı. Alt yapının daha da gelişmesi ya da ders saatlerinin tekrar planlanarak sunucuda ki yükün hafifletilmesi ile zaman kaybetmeden sorunun çözülmesini temenni ediyorum. Bu haftayı da şöyle kapatalım, William Arthur Ward diyor ki,
“İyimserlere göre tüm kapıların kolları ve menteşeleri vardır; kötümserlere göre ise tüm kapıların kilitleri ve mandalları vardır.”
Her karanlığın içinde bir aydınlık görebilmeniz dileğiyle,
Sağlıklı, mutlu, huzurlu yarınlar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
Okuma –Yazma
Yıllardır eğitim ailesinin bir ferdi olarak tüm kademeden öğrenci ile çalışma imkanı buldum. Bu nedenle de şanslı sayarım kendimi aslında. En önemli ve en zor sınıf bence 1. Sınıftır. Hayatımızın geri kanlı için en temel kazanımlardan biri olan okuma yazma kazanımına ileveten, çocuğun ailesinden sonra karşılaştığı ilk sosyal ortamdır bu sınıf. Ama şimdi okuma-yazmayı ele alalım. Bitişik eğik yazı, elat, elakin, ses temelli, parçadan bütüne o kadar çok farklı yöntem ve teknik ile karşı karşıya kaldık ki son 10 yıl da bırakın uzaktan eğitimi yüz yüze eğitim ile bile öğrenmekte zorlanan bir çok öğrenci mevcut. Öğrendiklerini varsayalım, okuduğunu anlamada problemler çıkıyor bu kez karşımıza. Ve ben okuduğunu anlayamayan çocukların sadece kurallı bir seslendirme yaptığını düşünenlerdenim. Öğrenci yazıyı hissetmeli, bir anlamı olduğunu kavramalı, bir şeyler ifade ettiğinin farkına varmalı. İşte o zaman okur, anlar ve uygular. Okuma yazmanın öyle çok kolay öğrenileceğini savunanlara saygı duyuyorum ama ne yazık ki katılmıyorum. Ama dilerim öğrenirler, biz de öyle şaşıp kalırız.
Çalışma Takvimi Belli Oldu
Online mı yüz yüze mi hibrit mi derken zaman geçiyor. Yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte Çalışma Takvimi de belli oldu. Yine iki ara tatil ve sömestr tatili yer alan takvime göre 31 Ağustos itibariyle başlayan eğitim yılının 18 Haziran ile son bulması planlanıyor. Çalışma takvimine göre toplam 186 iş gününü eğitime ayırmamız gerekiyor. Salgın sürecinde en büyük yük Sağlık Bakanlığımızın omuzlarında bunda hem fikiriz ancak; eğitim gibi ülke genelini ilgilendiren bir konu işin içine girince Milli Eğitim Bakanlığımızın omuzlarında ki yükün de azımsanamayacak boyutta olduğunu unutmamak gerek. Ümidim o dur ki ülkemizin de içinden geçtiği bu salgın dönemi hayırlı bir şekilde sonlanır hazırlanan tüm çalışma takvimlerine uyulur.
Buralar Çok Kalabalık
Geçtiğimiz hafta Eba’daki yoğunluktan ve günlük 900.000 canlı ders imkanımızdan bahsetmiştik. Bu hafta da yoğunluğun giderek arttığı, öğrencilerin ve hatta öğretmenlerin yoğunluk nedeniyle derslere katılamadığı kulağıma gelen duyumlar arasında. İddiaların aktarıldığı Sayın Bakanımız Ziya Selçuk ise ‘’Bu bizim için aslında olumlu bir haber. Talepte sıçrama oluştu. Bununla ilgili teknik arkadaşlar çalışıyorlar.’’ Şeklinde bir açıklama yaptı. Alt yapının daha da gelişmesi ya da ders saatlerinin tekrar planlanarak sunucuda ki yükün hafifletilmesi ile zaman kaybetmeden sorunun çözülmesini temenni ediyorum. Bu haftayı da şöyle kapatalım, William Arthur Ward diyor ki,
“İyimserlere göre tüm kapıların kolları ve menteşeleri vardır; kötümserlere göre ise tüm kapıların kilitleri ve mandalları vardır.”
Her karanlığın içinde bir aydınlık görebilmeniz dileğiyle,
Sağlıklı, mutlu, huzurlu yarınlar dilerim.
Kalın sağlıcakla.