Edremit, Çanakkale’ye yakındır. Hele gurbetteysen hemşerindir oranın insanı. Olgun kuşaklar bilir bu sanatçıyı. Şükrü Tunar, 1907 yılında Edremit'te dünyaya geldi. Klarnet virtüozü ve bestekardır. Şarkı formunda besteleri vardır. Devrin ünlü şarkıcılarına eşlik etmiştir. 1962 yılında gazino sahnesinde Zeki Müren'in programı esnasında kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Klarnet çalanlar arasında idol olarak görülmektedir.
Hasan adlı bir işçinin oğludur. Ailesi içinde musikiyle uğraşan hiç kimse olmadığı halde musikiye ilgisi pek küçük yaşlarındayken ırkının yeteneği ile ortaya çıktı. İlkokul çağındaki Şükrü, eline geçen bir teneke düdük ile şarkılar, türküler çalmaya başladı. 1. Dünya Savaşı yıllarında Edremit'e gelen bir bando takımında klarnet çalan bir asker gördükten sonra klarnete heves etti.
On üç yaşındayken elde ettiği klarnetle musikiye başladı. Ancak, o yıllarda babası ile üç amcası da askere alınmıştı. Genç Şükrü ailesinin bütün geçim yükünü üstlenmek zorunda kalınca musiki dışında pek çok işe girip çıktı. 1921 yılında ailesiyle birlikte Edremit'ten İzmir'e göç etti. İzmir Musiki Cemiyeti'ne girdi ve ilk ciddi musiki bilgilerini bu cemiyette öğrendi.
İki yıl sonra İstanbul'a geldi, Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne girdi ve iki yıl bu cemiyetin çalışmalarına katıldı. İstanbul'da besteci Muallim Kazım Bey'le (Uz) tanıştı; kendisinden makam, usul, nazariyat dersleri alarak genel musiki bilgisini ilerletti. Ama hiç kimseden klarnet dersi almadan sazında kendi kendini yetiştirdi.
Nota bilgisini de kendi çabalarıyla geliştirdi. Kazım Uz'un aracılığıyla mehter takımına girdi. Uzun yıllar İstanbul ve Ankara radyolarında, gazinolarda klarnet çaldı, plaklar doldurdu. 15 Temmuz 1962 tarihinde Cumhuriyet Gazinosu'nda Zeki Müren'e eşlik ederken geçirdiği bir kalp krizi sonucu sahnede öldü.
Şükrü Tunar, Türk musikisinde klarnet denilince akla ilk gelen musikicidir. Çok sağlam, güçlü bir tekniği vardır. Tekniği de, üslubu da tamamıyla kendine özgüdür. Klarnetten son derece parlak, bir anda kulağı okşayan, çok güzel sesler çıkarırdı. Bazı müzisyenler tarafından Zeki Müren’in besteleri onun olduğu iddia edilir. Kanıt olarak onun ölümünden sonra beste yapmadığı gösterilir. Kendi besteleri ise, ‘’Anar ömrümce giden sevgilileri. Geçti sevdalarla ömrüm. Adanın yeşil çamları.’’ gibi sevilen şarkılar, bunların bir kaçıdır.
1930’lu yıllarda Ayvacık’ın Sazlı köyünde ‘’Yetimler’’ lakaplı aile oğullarını muhteşem bir düğünle evlendirmeye karar verirler. Her hazırlık tamamdır, fakat unutulmaz bir düğün olması için, Şükrü Tunar’ı getirmeye karar verirler. Fakat üstad meşhur olmuştur, düğüne gelmek istemez. Araya hatırlı kişileri koyarlar ve büyük bir para karşılığında ikna olur. Yetimler sevinirler ama bu parayı karşılamak için denize bakan en güzel zeytinliklerini satarlar. Düğün başlar, Şükrü Tunar’ın klarnetinden çıkan nağmeler herkesi coşturur. Bir ara verildiğinde üstad köylülere sorar. ‘’Köyde eskilerden kalma musiki kitabı var mıdır?’’ Bunun üzerine anlatırlar: Bir Ahmet Efendi vardı, sarayda Musika-i Humayun’da çalıştı emekli olunca geldi buraya yerleşti ama vefat etti. Onun kızında Osmanlıca kalın bir beste kitabı var derler. Şükrü Tunar bir köylüyle beraber kadını evine gider, kitabı sorarlar. Kadın ‘’Var ama yarısını yırtıp kara tavaları sildim.’’ der. Kitabın kalan sayfalarını o haliyle alır ver kadın talep etmese de, yüklü bir para verir. Kadın bu rakama inanamaz bununla bir Singer dikiş makinası ve ağır işlemeli bir bindallı alır, daha da para artar.
Üstad bu eski nota kitabından esinlenerek çok güzel besteler yapar ve şöhreti iyice yayılır. Onu tanıyanlar iyi bir sanatçı olduğu kadar iyi bir insan olduğunu söylerler. Işıklar içinde olsun diyoruz.
Hoş kalın, hoşça kalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 02 Kasım 2018 - 14:44
Şükrü Tunar'ı Tanır mısınız?
Edremit, Çanakkale’ye yakındır
YAZARLAR
02 Kasım 2018 - 14:44
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir