Doğal olmayanı doğallaştırmanın gerçekliği gizlediğini savunan sosyologlar, filozoflar var. Çocuk gözlerle hayata bakarız onlar yaşlanmaz. Ancak normal olmayanın normalleşmesi bu durumu zamanla değiştirir mealine gelen bir şeyler duydum Derida' dan. Bu durumu kurumlar, tarih hatta toplumun kendisi yapıyor diye ekliyor.
Bir arkadaşıma “oh ne güzel, hayatın tatil" dedim. Yok be oğlum ne tatili çalışıp duruyoruz, eşimle birbirimizi görmüyoruz. deyince; hem şaşırdım hem kızdım.“Sosyal medyadaki fotoğrafların öyle söylemiyor” Dedim. Eski fotoğraflar onlar dedi. Neden şimdiymiş gibi yapıyorsun bizi mi kandırıyorsun? Kendini mi? Deyince bozuldu. Herkes öyle, ben miyim bir tek. Diyebildi. İnsanlar özlemini duydukları hayatları “mış” gibi yapıp paylaşıyorlar. Biz de gerçeği ters okuma yaparak anlayabiliyoruz.
Görümceyi çatlatma fotoğrafları, gör benim mutluluğumu fotoğrafları, hayat bana güzel fotoğrafları, benim zekama hayran ol özlü söz fotoğrafları... Bunlar böyle uzayıp gidiyor. Tüm bunlardan kişinin kendisini görmek imkansız.
Birde bu işi profesyonel olarak yapanlar var. Takipçi sayısını artırmak için takipçi satın alanları bile duydum. Profesyonel olarak başkaları için hayat deneyimleyip, bu fantazileri yaşayamayanlara satma hizmeti... Bu durumda, ahvali vahim olanlarda başkasının fantazisiyle tatmin olanlar. Türkçemizde necip milletimizin bunun için dediği bir özlü söz var ki, bunu buraya yazmam mümkün değil, merak edenler doğrudan iletişime geçerse söyleyebilirim. Hem beni de takip edersiniz takipçi sayım artar. Şaka, Şaka! Çok şükür öyle bir kaygım yok.
Kimi kişisel gelişim öğretileri çokça deneyimden bahseder. Canlı formunda burada oluşumuzun gayesini bile buna bağlarlar. Monoteist inançların hepsi dünya deneyimlerimiz sonucunda ödül verir. Sanal bir toplum helak olsa, tek sigaya çekilecekler sosyal medya patronları olacak gibi. Bir iş yapıyorsan mekandan çok takipçiye ihtiyacın var. Hatta devir esnasında size eşyaları değil, takipçi sayınızı sorabilirler. Zamanla toplumda itibar yerine de geçecek gibi. Bu yüzden aynı masada oturan dört kişi bir birleri ile değil de telefonlarındaki sanal mecra ile konuşuyorlar. Kendi adıma konuşayım her ne kadar kaçınılmaz görünse de deneyimden aldığım tatmini alabileceğim bir sanal mecra şimdilik yok. Jestini mimiğini unutan “transhomen” a doğru evrilen nesilden hem endişeleniyor hem de merak etmeden edemiyorum. Şimdi sorum şu: takipçi sayısı için meşruiyet noktanız neresi? Sınır neresi? Olay neye ulaştığında yeter artık bu kadar da olmaz dersiniz? Hoşça kalın.
Kimi kişisel gelişim öğretileri çokça deneyimden bahseder. Canlı formunda burada oluşumuzun gayesini bile buna bağlarlar. Monoteist inançların hepsi dünya deneyimlerimiz sonucunda ödül verir. Sanal bir toplum helak olsa, tek sigaya çekilecekler sosyal medya patronları olacak gibi. Bir iş yapıyorsan mekandan çok takipçiye ihtiyacın var. Hatta devir esnasında size eşyaları değil, takipçi sayınızı sorabilirler. Zamanla toplumda itibar yerine de geçecek gibi. Bu yüzden aynı masada oturan dört kişi bir birleri ile değil de telefonlarındaki sanal mecra ile konuşuyorlar. Kendi adıma konuşayım her ne kadar kaçınılmaz görünse de deneyimden aldığım tatmini alabileceğim bir sanal mecra şimdilik yok. Jestini mimiğini unutan “transhomen” a doğru evrilen nesilden hem endişeleniyor hem de merak etmeden edemiyorum. Şimdi sorum şu: takipçi sayısı için meşruiyet noktanız neresi? Sınır neresi? Olay neye ulaştığında yeter artık bu kadar da olmaz dersiniz? Hoşça kalın.