‘’Her an her şey olabilir.’’ diyerek noktaladığım son yazımı, yine her an her şey olabilir diyerek devam ettireyim bu hafta. Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden öğrencilerimizin yaş aralıkları malum. Salgın hastalığın ne demek olduğunu da çok azı idrak edebildi zaten. Bu kurumların salgın sürecinde nasıl çalışacaklarını ise devam ettikleri kurumların yetkilileri dahi anlayamadı desek belki yerinde olur. Sadece son duruma bakacak olursak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan tüm resmi, özel anaokulları, ana sınıfları kapatılmış, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olan kreş ve gündüz bakım evleri ise faaliyetlerine devam etmişti. Kreşlerin anaokuluna göre daha küçük aylarda ki çocukları kayıt edebiliyor olmasına karşın bu kurumlarda herhangi bir kısıtlamaya gidilmemesi ancak Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumların kapatılması bir ikilem olarak yorumlandı.
Bu ikilemin de ortaya çıkardığı bazı durumlar vardı elbette. Birini paylaşayım sizinle Pandemi süreci nedeniyle çalışan anne sayısında da azalma olmasıyla birçok öğrencinin eğitime devam edemediği özel anaokullarıyla alakalı alınan kararların değişken olmasından dolayı, halen çalışmaya devam eden anne babalardan bazıları çocukları ortada kalmasın diye bakıcı, oyun ablası, ya da açık olan kurumlara kayıt yaptırmak gibi yollar tercih ettiler. Zaten uzun bir süre çalışamamış olan bu kurumlar mevcut öğrencilerinde de azalma olmasıyla kendilerini farklı bir sıkıntının içinde buldular.
Neyse ki şu an her iki bakanlığa bağlı özel okul öncesi kurumlarının faaliyetlerine devam edeceği açıklandı da soru işaretleri bir nebze de olsa ortadan kalkmış oldu. 60 Bin Atama Ne Kadar Uzak?
Geçtiğimiz günlerde mecliste bütçe görüşmeleri yapıldığı esnada sıra Milli Eğitim Bakanlığına geldiğinde diğer partili vekillerin de en az 60 Bin atama yapılmalıdır yönünde yorumları ve konu ile ilgili soruları Sayın Bakanımız Ziya Selçuk’a iletildi. Kendisi soruya net bir sayı belirtmeden ‘’ Şimdi bu konular yani öğretmen atamasının sayısı ve benzeri konular kurumlar arası görüşmeler ve imkanlar ölçüsünde değerlendirilip birlikte verilen konular.Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığının bugün için şu kadar sayı veya şu kadar sayı diye değerlendirebileceği bir konu. Bu mali hususlarla ilgili mevzuatla ilgili ve birçok konu var bununla ilgili. Elbette zamanı gelince bunlar açıklanacak.’’ Şeklinde cevapladı. Daha önce de aynı soruya ‘’İmkan ve mümkün arasındaki ilişki ile alakalı. Gençlerin umutları bizim için çok değerli. İmkanlar el verdikçe daha çok atama için çalışıyoruz. Bu kurumlar arası bir konu aslında sadece Milli Eğitim Bakanlığında değil.’’ Diyerek cevap vermişti Bakanımız. Son durumda henüz 60 bin atamaya yeşil ışık yakılmazken, mümkün değil de denilmemiştir. Aynı fakültelerden, aynı sıralardan mezun olan tüm öğretmenlerimizin eşit şartlarda eğitim ailesinin birer ferdi olarak yollarına devam edebilmeleri ümidiyle. ÖĞRETMEN
Konu atama mevzuna gelmişken bir konuya da değinmeden geçmek istemedim. KPSS gerçekleştiği günlerde Eğitim Bilimleri sınavının ardından bazı kanallar görüntü alır ve genelde ‘’Öğretmen Adayları Sınavda Ter Döktü’’ gibisinden sunumlarla bu haberi paylaşırlar. Ancak benim katılmadığım nokta ise Eğitim Bilimleri Sınavına giren yani Eğitim Fakültesi mezunu herkes zaten ‘’Öğretmen’’dir. Misalen nasıl ki Mühendislik Fakültesi mezunu bir birey iş arama sürecinde kendisini ‘’Mühendis Adayı’’ olarak nitelendirmiyorsa ayını durum Öğretmenlerimiz için de geçerlidir. Franz Kafka ile noktalayalım bu haftayı da kıymetli okurlar.
‘’Olmamasına razıyım, Oluyormuş gibi olmasın yeter. ‘’
Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hafta dilerim.
Kalın sağlıcakla.
Bu ikilemin de ortaya çıkardığı bazı durumlar vardı elbette. Birini paylaşayım sizinle Pandemi süreci nedeniyle çalışan anne sayısında da azalma olmasıyla birçok öğrencinin eğitime devam edemediği özel anaokullarıyla alakalı alınan kararların değişken olmasından dolayı, halen çalışmaya devam eden anne babalardan bazıları çocukları ortada kalmasın diye bakıcı, oyun ablası, ya da açık olan kurumlara kayıt yaptırmak gibi yollar tercih ettiler. Zaten uzun bir süre çalışamamış olan bu kurumlar mevcut öğrencilerinde de azalma olmasıyla kendilerini farklı bir sıkıntının içinde buldular.
Neyse ki şu an her iki bakanlığa bağlı özel okul öncesi kurumlarının faaliyetlerine devam edeceği açıklandı da soru işaretleri bir nebze de olsa ortadan kalkmış oldu. 60 Bin Atama Ne Kadar Uzak?
Geçtiğimiz günlerde mecliste bütçe görüşmeleri yapıldığı esnada sıra Milli Eğitim Bakanlığına geldiğinde diğer partili vekillerin de en az 60 Bin atama yapılmalıdır yönünde yorumları ve konu ile ilgili soruları Sayın Bakanımız Ziya Selçuk’a iletildi. Kendisi soruya net bir sayı belirtmeden ‘’ Şimdi bu konular yani öğretmen atamasının sayısı ve benzeri konular kurumlar arası görüşmeler ve imkanlar ölçüsünde değerlendirilip birlikte verilen konular.Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığının bugün için şu kadar sayı veya şu kadar sayı diye değerlendirebileceği bir konu. Bu mali hususlarla ilgili mevzuatla ilgili ve birçok konu var bununla ilgili. Elbette zamanı gelince bunlar açıklanacak.’’ Şeklinde cevapladı. Daha önce de aynı soruya ‘’İmkan ve mümkün arasındaki ilişki ile alakalı. Gençlerin umutları bizim için çok değerli. İmkanlar el verdikçe daha çok atama için çalışıyoruz. Bu kurumlar arası bir konu aslında sadece Milli Eğitim Bakanlığında değil.’’ Diyerek cevap vermişti Bakanımız. Son durumda henüz 60 bin atamaya yeşil ışık yakılmazken, mümkün değil de denilmemiştir. Aynı fakültelerden, aynı sıralardan mezun olan tüm öğretmenlerimizin eşit şartlarda eğitim ailesinin birer ferdi olarak yollarına devam edebilmeleri ümidiyle. ÖĞRETMEN
Konu atama mevzuna gelmişken bir konuya da değinmeden geçmek istemedim. KPSS gerçekleştiği günlerde Eğitim Bilimleri sınavının ardından bazı kanallar görüntü alır ve genelde ‘’Öğretmen Adayları Sınavda Ter Döktü’’ gibisinden sunumlarla bu haberi paylaşırlar. Ancak benim katılmadığım nokta ise Eğitim Bilimleri Sınavına giren yani Eğitim Fakültesi mezunu herkes zaten ‘’Öğretmen’’dir. Misalen nasıl ki Mühendislik Fakültesi mezunu bir birey iş arama sürecinde kendisini ‘’Mühendis Adayı’’ olarak nitelendirmiyorsa ayını durum Öğretmenlerimiz için de geçerlidir. Franz Kafka ile noktalayalım bu haftayı da kıymetli okurlar.
‘’Olmamasına razıyım, Oluyormuş gibi olmasın yeter. ‘’
Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hafta dilerim.
Kalın sağlıcakla.