Bizans İmparatorluğu Yunan değil Rum Halkının İmparatorluğuydu. Cumhuriyetin kurulmasıyla Anadolu’dan giden Rumlara halen Yunan Halkı sövmekte ve hatta hakareti sürekli kılmak için onlara TÜRKOSPOROS demektedirler. Yani Türk tohumu. Anadolu’dan giden Rumların bir arada yaşadıkları ve Yunan halkı ile kaynaşamadıkları gerçeği yadsınamaz. Hatta Yunan yemeği sandığımız yada Yunanlıların kendi yemekleri olduğunu iddia ettiklerini sandığımız birçok bizde de bulunan yemek çeşidi Rumlarla birlikte Egenin karşı kıyısına geçmiştir. Meze kültürü, dolma, baklava Türklerin ve Rumların Anadolu’da birlikte yaptıkları ve tükettikleri ürünlerdi.
Haçlı ordusu da tamamı Katoliklerden oluşan ve bu günkü Vatikan’ın sefaletten kurtulmak için Hristiyan halkından para toplamak amacıyla kurduğu kocaman bir dolandırıcı ve yağmacı topluluğuydu. Bu orduda Protestanlar ve Ortodokslar hiç olmadığı gibi sürekli o dalavereci düzenbazların da karşısında oldular. Haçlı ordusu topladığı paralar ile sadece kendisine gelir desteği sağlamadı. Sefer zamanları dışında da para toplamaya devam ederek kilisenin sürekli güçlenmesini sağladı. Bunun için Hristiyan halkına korku verilmesi gerekiyordu ve oluşturulan TAPINAK ŞÖVALYELERİ örgütü gerekeni ziyadesi ile yapıyordu. Din baskısı bir taraftan, ölüm korkusu diğer taraftan gelince bunalan halk yok pahasına bir hayat yaşıyor ve elindekini avucundakini kiliseye aktarıyordu. İşte bu anlarda kilise halkın örgütlenmelerden korkarak istekleri yerine getirmesini fırsat bilerek yeni örgütler kurulmasına izin verdi ve Gül Haç Kardeşliği, Cizvitler sonrasında İlluminati gibi halka korku salacak oluşumların önünü açtı. Her örgüt yeni bir para kapısı demekti ve öyle de oldu.
İşte Anadolu Rum ve Türk kardeşliğindeyken Osmanlıya, batı da kiliseye korkarak bağlanmış ve kaderi bir kez daha yazılan dünyanın figüranları olmanın ötesine geçememişlerdi. Para gücü gelecekte en önemli değer olmalıydı tüm dünyada batı için ve öyle olması için bankacılık sektörü icat edildi. Çünkü herkes mevcut kadar yaşıyordu ve bu durum bireylere de birçok kez devletlere de yetiyordu. Ama finans desteği sağlanıp yalancı ekonomi büyümesine sebep olunursa gelecekte o yalancı büyüme gösteren ekonominin sahibi olunur düşüncesi bankacılık sektörünün 12.yy’da Tapınak Şövalyeleri ile hayata geçmesine sebep oldu. Bu gün Avrupa diye adlandırdığımız Ekümene topraklarının aldığı siyasi vaziyet o günlerin tezahürüdür.
Osmanlı'ya gelince; ne yazık ki Osmanlı etrafında dönen tüm bu dalevere gelişmelere seyirci kalmıştı. Hilafetin gelmesiyle birlikte Arap mollalarında önü açılmış ve devlet yönetiminde bir anda söz sahibi olmuşlardı. Şehzadelerin eğitimini üstlenerek tam bir asimilasyon gerçekleştirmişler, batının teknolojik ve ekonomik ilerleyişine gözlerine kapatarak ve hatta bunların şeytan işi olduğunu anlatan fetvalar vererek Osmanlının geri kalmasını sağlamışlardı.
Günümüz Türk vatanı olan Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkabilmenin yolu tarihi iyi bilmek ve atalarımızın izinden giderken yaptıkları hataları tekrarlamamaktan geçer.
Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur. Ulusal yapımızı korumak ve Türk Ulusu'nun ilelebet payidar kalmasını sağlamak için birlikte hareket etmek gerekir. Batının yeni oyunları tıpkı eski oyunları gibi ekonomik boyutta ve biz artık bunların farkına varmalıyız. Bütün yapacağımız Mustafa Kemal’in söylevlerine bir göz atmak. Gerisi eylem, sadece eylem.
YAZARLAR
Yayınlanma: 11 Ekim 2018 - 15:41
Tarih
Bizans İmparatorluğu Yunan değil Rum Halkının İmparatorluğuydu
YAZARLAR
11 Ekim 2018 - 15:41
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir