Ne yazık ki şu an yaşadığımız coğrafyada yıl boyu en çok beklenen günler, asgari ücrete gelecek olan zam senaryolarının konuşulduğu günler oluyor. Asgari bir yaşam sürmek ne demek unutuyoruz hepimiz bu dönemde. Asgari bir yaşamı sadece asgari ücret gelecek zam ile çözebilecek miyiz peki? Elbette hayır. Çünkü bu coğrafyada asgari bir düzeyde rahat yaşam sürebilmek sadece ekonomi ile ilgili değil.
İşte yine bir Aralık ayı geldi ve biz yine tüm interneti asgari ücret senaryoları ile doldurduk, sosyal medyada konu başlıkları açtık ‘asgari ücret ne kadar olur?’ diye dahası devletin tüm yetkilileri, muhalefet partilerinin milletvekilleri ve daha daha niceleri tek odak noktası yaptı bu konuyu. Her yıl aynı telaş, aynı terane.
Ama çok çabuk unuttuk bazı şeyleri.
KADIN.
Mesela çok çabuk unuttuk öldürülen kadınları, kadınlarımızı. Sahi bir kadın olarak Türkiye’de asgari bir yaşam sürebilmenin var mı bir ücreti? Hatta bütün dünyada. Ben bir kadın olarak buna cevap veremiyorum. Çünkü canımızla sınandığımız. Her bir gün için koca bir dünyadan alacağımız var.
Bizim ülkemizde ‘Şiddetten ölen kadınlar için anıt sayaç’ diye bir şey var. Sadece böyle bir sayacın var olması bile yetiyor bir kadına ‘asgari ücret ne kadar olacak’ sorusunu unutturmaya. İçinde bulunduğumuz yıl içinde 412 kadın erkek şiddeti nedeniyle öldü. Daha 2 ay önce ağladığımız, her yerde paylaştığımız, yürüyüşler düzenlediğimiz İkbal ve Ayşenur bile o sayaçta 6. Satıra geldiler. Durmuyorlar, durdurulamıyorlar, çünkü televizyonlarda, sokakta, mecliste kısacası hayatın her alanında kadına şiddete meyilli o duruşlarıyla destekleniyorlar.
Şimdi bir daha soralım. Bir kadının Türkiye’de asgari bir yaşam sürmesi için ne kadar asgari ücret yeterli?
ÇOCUK.
Çok çabuk unuttuk öldürülen, kurtarılmayan çocuklarımızı. Kurtaramadığımız değil kurtarılamayan diyorum. Çünkü birileri işlerini daha düzgün yapsalardı, yetkili makamlarda yer alan kişiler, bazı şeyleri görmemezlikten gelmeselerdi, elini uzatabilecek kadar eli uzun olanlar ellerini uzatabilselerdi birçok şey daha farklı olabilirdi.
Sıla bebeği çok çabuk unuttuk mesela. Narin’in davası hatırlıyor gibi görünsek de aslında Narin’i de unuttuk. Çünkü unutmasaydık sadece var olan davayı takip ediyor olmak yerine başka Narin’leri de kaybetmemek için bir şeyler yapıyor olurduk. ‘Olurlardı’ ama olmadılar.
Biliyorum Narin de Sıla da ilk değildi, son da olmayacak. Koruyamıyoruz, korunamıyorlar. Çünkü Narin’i koruması gerekenler şu an kendi maaşlarına yapılacak olan zamları düşünüyorlar. Sahi ne kadar oldu bir milletvekili maaşı, bazıları kaç yerden maaş alıyor, bu ülke bu kadar duyarsız olmayı nerden öğrendi?
Peki daha önemlisi tekrar soralım;
Türkiye’de bir çocuk olarak asgari bir yaşam sürebilmek için ne kadar asgari ücret yeterli?
HAYVAN.
Ne kadar zormuş Türkiye’de asgari yaşam dahi süremeyenleri yazmak. Hiç olmadığından değil çok olduğundan. Her bir konu başlığını kapatırken bir daha ki konu başlığı hangisi olsa diye konulardan konu seçemediğimden.
Zamanında Şanışer’in Susamam isimli parçasında bir söz yer almaktaydı: ‘Sokak hayvanlarına tecavüz etmenin, işkence etmenin cezası para’ diye. Bu şarkı çıkalı 5 yıl oldu. 2019 yılında para cezasını kınadığımız zamanlardan, devlet gözetimindeki sokak hayvanlarının vahşice katledilip, Altındağ’da bir avuç toprağın altına, Gebze’de teneke bir kutuya sığdırılıp atıldığı bir zamana geldik.
İnsanlar sokakta rahat bir şekilde hayvan öldürüyor, öldürdükten sonra da rahat bir şekilde gezebiliyor. Çünkü bazı insanlar, çıkıp ‘hayvanlar uyutulsun’ dediler. O önerge bu şekilde geçmediği halde, sokaktaki vatandaşa bu cüreti 1 kere verdiler artık.
Bunu da çok çabuk unuttuk. Altındağ’da yapılan katliamı ne çabuk unuttuk mesela, Gebze’yi, Konya’yı, Çanakkale’de bile yavru bir köpeği kurşunlayarak öldürdüler, bunu bile unuttuk. Birileri geldi, ben buraya ev yaparım dedi, yaptı, orda evi olan canları ordan kovdu. Sonra dedi ki sen benim evime yaklaşma. Öl dedi. Ne kadar kolay diyorlar bunu değil mi? ‘Ölsün’ diyorlar. Çünkü benciller.
Peki şimdi yeniden soruyorum;
Bir sokak canının Türkiye’de asgari bir yaşam sürebilmesi için ne kadar asgari ücret yeterli?
Peki ya hukuk sistemini düzene sokmak için, sokaklarda rahat bir yaşam sürebilmek için, trafikte bir magandaya denk gelip ölmemek için, bir kap mama bir kap su bulabilmek için, bir çocuğun hayallerini gerçekleştirebilmek için, kendine pahalı olmasa da en azından eli yüzü düzgün bir iki kıyafeti ay sonunu düşünmeden alabilmek için, gece dışarı çıktığında korkmamak için, maden ocağına koca bir ormanı kurban vermemek için, hakkını korkmadan savunabilmek için, bir haber yazdın diye hapse girmekten korkmamak için, yönettiklerini eleştirebilmek için kısacası uzun uzun derdini anlatıp TÜRKİYE’DE ASGARİ BİR DÜZEYDE YAŞAYABİLMEK İÇİN KAÇ ASGARİ ÜCRET YETERLİ?
Demem o ki gündem çok hızlı değişir, değiştirilir. Ama 11 ay yaşatılan zulmü, 1 ay asgari ücret tartışmalarına kurban etme vatandaş. 11 ay alamadığının hakkını sana zaten 1 ayda vermezler. Bir ağızdan çıkacak 5 haneli bir rakamı duyacaksın diye, gözünü 11 ay boyunca yaşanılan zulme kapatma. Çünkü Türkiye’de hiçbir asgari ücret , asgari bir hayat sürmemize yetemeyecek. Önce ‘asgari insanlık’ görmemiz gerek.
İLKİM ERGENE ÇALIK
GÜNDEM
Yayınlanma: 27 Kasım 2024 - 13:50
Güncelleme: 27 Kasım 2024 - 14:23
Türkiye'de asgari bir yaşam için ne kadar asgari ücret yeterli?
Aralık ayının yaklaşmasıyla birlikte sokakta, mecliste, siyasi kulislerde en fazla konuşulmaya başlanan şeylerden biri oldu asgari ücret. Peki Türkiye’de asgari bir hayat sürebilmek için ne kadar asgari ücret yeterli? Ya da ücret yeterli mi?
GÜNDEM
27 Kasım 2024 - 13:50
Güncelleme: 27 Kasım 2024 - 14:23
Hergün daha kötü ne olabilirki derken çok daha kötüsü yaşatılıyor ve gündem başlıkları haline gelen öldürülen kadın,çocuk ve hayvan başlıklarının sonu gelmiyor. Bir çok medya kuruluşu üç maymunu oynarken sizler gibi ülkenin geleceğini iyileştirmek ve farkındalığı arttırma amacı güden değerli medya mensuplarına , yazarlara, gazetecilere ihtiyacımız var. Teşekkür ederim
ne sesimiz duyuluyor, ne de hayatımız önemseniyor. bir umut yapılacak zam oranına odaklanıp yaşama tutunuyoruz, fakat kabus devam ediyor.