Ziyaret sırasında HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türk-İŞ Başkanı Ergün Atalay ve DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ve DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ile görüştüler.
Ziyaretin ardından Arslan, asgari ücretle ilgili olarak HAK-İŞ’in tutumunun net olduğunu belirterek, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısının daha kapsayıcı ve demokratik hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, asgari ücretin artırılmasına yönelik yapılacak çalışmalarda enflasyon verilerinin dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Arslan, DEM Parti’ye yönelik eleştirilerde de bulunarak, yerel seçimlerin ardından DEM Partili belediyelerde işçilerin sendikal baskılara maruz kaldığını ve haksız yere işten çıkarıldıklarını belirtti. Özellikle Van ve Diyarbakır’daki DEM Partili belediyelerde büyük bir işçi kıyımı yaşandığını ifade eden Arslan, işçilerin işyerlerine geri dönmesi ve adaletsizliklerin giderilmesi çağrısını yineledi.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’TEN ORTAK TALEP başlıklı ortak raporda ise şu ifadeler yer aldı:
“VERGİDE ADALET İSTİYORUZ” Anayasanın “vergi ödevi” başlıklı 73’üncü maddesinde “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” ifadesi yer almaktadır. Yüce Meclisimizden öncelikli talebimiz, anayasada yer alan bu hükmün uygulamada karşılık bulmasıdır. İşçi Konfederasyonları olarak 9 Temmuz 2024 tarihinde “insan onuruna yaraşır bir yaşam talep ediyoruz” başlığı ile yapmış olduğumuz ortak açıklamada, başta vergi düzenlemeleri olmak üzere emek kesiminin en acil taleplerini kamuoyu ile paylaşmıştık. Bugün gelinen noktada; giderek artan hayat pahalılığı, gelir dağılımında ve vergide adaletsizlik, başta işçiler olmak üzere, toplumun dar ve sabit gelirli tüm kesimlerinin yaşam şartlarını daha da ağırlaştırmıştır. Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez. Ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur. Geçim ve çalışma şartlarının bir an önce iyileştirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde gelir ve servet eşitsizliğini dengeleyecek adil bir vergi sistemi ile bütüncül sosyal politikalara acil bir şekilde ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılacak düzenlemelerde, ‘sosyal devlet’ olmanın bir göstergesi olarak, toplumun önemli bir kesimini oluşturan dar ve sabit gelirli kesimler temel alınmalı, emek odaklı yaklaşıma ağırlık verilmelidir. Ülkemizde vergi yükü adil değildir. Dolaylı vergilerin payı doğrudan gelir ve servet üzerinden alınan paya göre oldukça yüksektir. Dolaylı vergiler, vergi yükümlüsünün gelirini ve kişisel durumunu genellikle dikkate almayan bir yapıdadır. Ücretli çalışanlar, doğrudan ve peşin yüksek oranda gelir vergisi ödemekte, diğer yandan temel ihtiyaçları için yaptıkları zorunlu tüketim harcamaları nedeniyle dolaylı vergi ödemek durumunda kalmaktadır. Sermaye kesimine tanınan geniş istisna ve muafiyetler, vergi afları emek kesimi için geçerli değildir. Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve oranlar çalışanları mağdur etmektedir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı 2002 yılında asgari ücretin 17 katıyken, günümüzde ise 5 katına kadar gerilemiştir. Ücretli çalışanların vergi yükü böylece daha da artmıştır. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmektedir Üç İşçi Konfederasyonu olarak “insan onuruna yaraşır bir yaşam ve adil paylaşım” için bugün itibariyle temel önceliğimiz vergide adaletin sağlanmasıdır. Bu kapsamdaki güncel taleplerimizi ve önerilerimizi bir kez daha seslendiriyoruz: • Gelir vergisi tarifesinde 2002 yılı temel alınarak her yıl açıklanan yeniden değerleme oranına göre güncellenmesi sağlanmalı ve birinci dilim asgari ücretin 14 katından az olmamalıdır. Diğer dilimlerde bu tutar esas alınarak yeniden düzenlenmelidir. • Ücretlerin, asgari ücret tutarındaki kısmının vergiden muaf tutulması uygulamasına devam edilmeli, ancak asgari ücret istisnası işçilerin kaybına yol açan vergiden indirim değil matrahtan indirim yoluyla olmalıdır. • Vergi matrahı -eskiden olduğu gibi- ücretli çalışanların lehine farklılaşmalı, ilk vergi basamağı için uygulanacak oran da yüzde 10 olmalıdır. Vergi sistemi, aile yükümlülükleri esas alınarak farklılaştırılmalıdır.HABER MERKEZİ