Ufuk Cankaya yazdı... Yıkanan Beyinler

Acun ile Şeyma boşandı, Galatasaray’a acayip bir penaltı verildi, bilgi yarışmasında sorulan sorunun cevabı yanlıştı, Fenerbahçe tarihinin en kötü sezonunu yaşıyor, yeni iphone satışta, Yılmaz Özdil ATATÜRK’ü yazdı, kitap yok satıyor, Acun’un eski eşi konuştu, Canan Karatay konuştu; ekmek yemeyin, et yemeyin, hazır yoğurt yemeyin, baklava yemeyin, sütlaç yemeyin, lahmacun yemeyin… ölürsünüz…
Bütün gün halkımız bu sığlıkla sohbet ediyor. Bilim çağında yaşıyoruz ama bilim adına hiçbir adım atmıyoruz. Atılan adımlara da dikkat kesilmiyoruz. Umurumuzda değil. Akşam seyredeceğimiz dizide yaşayacağız yaşayamadığımız hayatımızı hülyalara dalarak. Sonra da bir edebi yarışma programında sunucu altı harfli bir uçan memeliyi soruyor. Cevaba bakınız; HOSTES.
Memeli canlının doğurgan olduğunu, memeli olmayan canlıların yumurtladığını bilmemek şöyle dursun, halkımızın gözünde hostes dendiğinde bir iş kadını değil, seks objesi geliyor. Hostes dendiğinde halkın gözünde canlanan kocaman memeler ve yumuşak hatlarla kendini gösteren kalça.
Kalmadı ki ahlak millette. Dizilere bir bakın bakalım, içeriğinde çarpık ilişki olmayan kaç dizi var. Cinayet, seks, uyuşturucu, kolay para kazanma, mafya, ensest, aile içi şiddet, çocuk gelin, tecavüz… Dizilerin yegâne konuları bunlar.
Oysa ki ne demiş Mustafa Kemal; “gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.” Böyle mi yetiştireceğiz gençlerimizi? Oysa ki yine bir başka sözünde Mustafa Kemal; “çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur” demiştir. Bir düşünün bakalım böyle sapkın senaryolarla çekilmiş dizilerle yıkanmış beyinler mi zamanın gereklerine bilim ve teknik alanında çalışacak.
Şakir’in Yeri’nde çayımı yudumluyorum, yan masaya kulağım takılıyor istemeden. Sesler yüksek, masalar yakın. Blavatsky’inPeçesisİsis’ini okuyorum. Kafam yoğun ama gençlerin masası fırsat vermiyor 1877 yılının o güzelim eserine yoğunlaşmama. Kızımız arkadaşlarına heyecanla anlatıyor; “mastercheff yarışmasından Murat’ı bilerek elemişler. Survivor’a katılacakmış. Ayyy, çok merak ediyorum bu yıl başka kimler yarışacak”. Gençliğimizin merakına bakın hele, Acun nasıl para kazanacak, onu merak ediyor.
“Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek âlimler çıkabilir.” Ne güzel demiş ama ulu ATAM. İstediğiniz kadar okutun gençliği, o subluminal dizilerle beynini yıkayıp akıl almaz yarışmalarla zekâsını yok ettikten sonra hayretmez artık o dimâlar.