M.Ö. 400 yılları. Platon ve Kephalos sohbet etmektedir. Platon keyif aldığı sohbetin uzaması için Kephalos’a takılır.
-Kephalos, korkarım seni dinleyenlerin çoğu senin ihtiyarlıktaki rahatlığını iyi huylu olmana değil, zenginliğine verirler. Zenginin gönül avuntusu kolaydır, derler.
-Haklısın, der Kephalos. Onlar da haklı. Ama sandıkları kadar değil. Bak Themistokles’in şu sözünü pek yerindedir. Seriphos’lu biri onu küçümseyerek; ‘ Sen kazandığın ünü kendine değil, Atina’lı olmana borçlusun’ demiş, o da; ‘Doğru, Seriphos’lu olsaydım ünlü olamazdım. Ama sen Atinalı’da olsan bir şey olamazdın’ demiş. İşte bu söz, insan zengin olmayınca ihtiyarlığa zor katlanır diyenlere de söylenebilir. Aklı başında bir adam, yoksulluk içinde ihtiyarlığa zor katlanabileceği gibi, akılsız adam da istediği kadar zengin olsun hiçbir zaman rahata kavuşamaz.
Platon’un Devlet eserinden bir paragraf alıntı ile başladım. İnsanın doyumsuzluğu, hazımsızlığı ve bilgisizliği bir araya gelirse neler olmaz ki?
Tuhaf bir duygudur doyumsuzluk. Kainat sizin için yaratılmış hissedersiniz. Dünya etrafınızda dönüyor. Siz olmazsanız bu devran dönmez zannedersiniz. Bundan ötesini hiç hesap etmezsiniz. Oysa ki dünya siz olsanız da olmasanız da dönmektedir. Ta ki M.Ö. 400 yılında olduğu gibi.
O yıllarda da Devlet yönetimi toplumlar arası çatışmalara yol açmaktaydı. Demokrasiden, halkın gücünden, halkın hakkından o yıllarda da bahsedilmekteydi, bugünde aynı konulardan bahsedilmekte. Değişen bir şey yok yani. Hep arzulanan insanın kendi hayatını yönetmesidir. İyiyle kötü ayırt edilmeli, doğru ile eğri ayrılmalı, insanlar insanlık adına adam edilmelidir.
Geçtiğimiz yıllarda geldiğimiz nokta, Küba dağlarında cami aramaktır. Velev ki bulduk. Neye faydası var. Tam tarih veriliyor, 1178 diye, Müslüman denizciler 1178’de Amerika Kıtası’nı keşfediyorlar. 1178’den önce yaşamış insanların, mesela M.Ö. yaşamış Platon’un adını biliyor ve eserlerini okuyoruz ama 1178 ile ilgili sadece tarihi biliyoruz. Hangi gemi ile, hangi Kaptan-ı Derya ulaştı Amerika kıtasına, hangi mimar yaptı camiyi? İlk ezan okuyan kimdi?
Kısacası abesle iştigal. Ne cami var aslında ortada ne de Kaptan-ı Derya. Gene dış politikada çuvalladık. Bu kez de İspanyolları kızdırıp Kübalıları şaşkına çevirdik.
Şimdi de doğayı korumak için poşeti ücretlendirmenin doğru olduğuna inanıyoruz. İnsanımızı bilinçlendirmek yerine ekonomik olarak sıkıştırmak soruna bulduğumuz çözüm. Bu sayede doğayı koruduğumuzu düşünüyoruz. Oysa ki plastiğin girmediği bir sektör var mı hayatımızda? Sadece poşet mi sorun?
Birkaç gündür ülkenin batısı ve kuzey batısı için kar alarmı veriliyor. Cuma günü tüm Çanakkale genelinde okullar tatil edildi ama bu da fosss çıktı. Unutmamak gerekir ki yatırım sadece teknolojiyi satın almak değildir. O teknolojiyi doğru ve verimli kullanacak eğitimli personele de ihtiyacınız var. O personelin elinden çıkacak raporlara göre toplumu idare edecek yöneticilerin varlığı ise doğru yaşamanın olmazsa olmazı. Şimdi olduğu gibi saçma sapan kar geliyor açıklamaları ile toplumun yaşantısını durduran zihniyete prim vermemeliyiz. Aynı zihniyet bizi geçmişe götürürken bir takım çıkar çevrelerini zirveye götürmekte. Üzerimize oynanan oyunlara seyirci kalmayalım.
YAZARLAR
Yayınlanma: 05 Ocak 2019 - 12:44
Ufuk Cankaya yazdı... Yöneticiler
M
YAZARLAR
05 Ocak 2019 - 12:44
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir