Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, geçtiğimiz gün beraat ettiği Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi davasıyla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 13 yıldır süren ve kamuoyunda ‘Mazot Davası’ olarak bilinen davadan beraat eden Ülgür Gökhan sürecin bir FETÖ kumpası olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz gün beraat ettiği ‘Mazot Davası’yla ilgili basın açıklaması yapan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 13 sene boyunca konuyla alakalı susma hakkını kullandığını söyleyerek, “Ekim 2008’den bu yana Çanakkale gündemini meşgul eden bir hukuki sürecin dün karar duruşması gerçekleşti. Yani yaklaşık 13 yıldır bu dava devam etmekteydi. Bu dava iki kere İstanbul’a, özel mahkemeye gitti. Hakkımda bir terör örgütü kurma ve yönetme suçlaması vardı. İkisinde de burada bir terör örgütü suçlamasına yer olmadığına dair karar alındı. Daha sonra da bu Uyuşmazlık Mahkemesi olarak Yargıtay’a gitti ve Yargıtay bu noktada kararını verdi. Bu mahkemenin Çanakkale’de görülmesi konusunda kararını belirtti. Dolayısıyla, 13 yıllık sürecin içerisinde bunlar da var. Bu dosyanın terör dosyasından normal dosyaya, ağır ceza dosyasına dönme süreci de var. Tabii bu dava konusu hukuki bir süreçti. Adaletin tecelli edeceğine, suçsuzluğuma inancımla, bu zamana kadar susma hakkımı kullandım. Bu konuyla ilgili 13 yıl boyunca, hakkımda yapılan her türlü haksız suçlamalara, eleştirilere karşın susma hakkımı kullandım. Cevap vermedim. Sonuçta çünkü bu bir kendimi cüppesinin hakkını veren, hiçbir gücün değil ama yalnızca adaletin önünde eğilen hukukçulara ve bu dava süreci boyunca 3 seçim geçirdiğim Çanakkale halkına teslim ettim. Bu davanın sonucunu sabırla bekledim.” ifadelerini kullandı.
“DAVAYLA İLİŞKİLENDİRMEK İSTEYENLER FETÖ’NÜN SÖZÜM ONA DEVLET GÖREVLİLERİYDİ”
13 yıldır devam eden davanın başlangıcından bahseden Ülgür Gökhan, kendisini davayla ilişkilendirmek istenmesinin FETÖ kumpası olduğunu belirterek, o dönemde kendisini suçlayan şimdi FETÖ’den yakalanmış ya da kaçak olduğunu ifade etti. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan şu ifadeleri kullandı: “Bu davada dede-baba mirasımız, 78 yıllık akaryakıt işletmemizin ticari ahlakından zerre kadar kuşkum yoktu. Ben 78 yıllık ticari geçmişi olan bir firmanın son yöneticisiyim. Geçmiş süreçte karaborsa dönemleri geçirdik. 70’li yıllarda çok yoğun bir karaborsa dönemi vardı. Daha sonra da buradaki müşterilerimizle ilişkilerimiz ve güven duygusunu yerleştirmiş olmamız, en büyük amacımızdı. Bu noktada başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Kamuoyunun beni ve firmamızı gayet iyi tanıdığını biliyorum. Ama kuşkum olan bir şey vardı. O da, 13 yıl önceki siyasi atmosferin ve devletin tüm kurumlarına çöreklenmiş olan FETÖ’ydü. Çünkü FETÖ kumpasları bu ülkenin kurumlarını, yeri doldurulmaz değerlerini, hayatını ülkemizin yükselişine ve ilerlemesine adamış nice aydını ezip, öğütmekteydi. Burada aynı dosyanın içine beni ilişkilendirmek isteyen de emniyetin ve adaletin içine yuvalanmış FETÖ’nün teçhizatından geçmiş, sözüm ona devlet görevlileriydi. Bu davanın ilk başlangıcında, Ticaret Bakanlığı müfettişleriyle başlayan, KOM Müdürüyle devam eden, o zaman ki soruşturma savcısı Hakan isimli savcı ve Ağır Ceza Reisi Ramazanla devam eden bu süreçte, adını saydıklarımın hepsi şuan itibariyle ya cezaevinde ya da kaçak vaziyette. Hepsi FETÖ’den yakalanmış veya hakkında soruşturma açılmış kimlikler. Dosyanın başlangıcı bu.”
“BENİM TİCARET YAPMA YASAĞIM YOK”
Özel işiyle Belediye Başkanlığı görevini ilişkilendirmeye çalışanların olduğunu belirten Gökhan “FETÖ süreçleri bitince, onlar gittikten sonra normal Adli Ceza Mahkemesinin önüne geldi. FETÖ’nün dışındaki hakim ve savcılar oldu. Burada 2002 yılından beri sürdürdüğüm Belediye Başkanlığı görevimi kötüye kullandığım iftiralarıyla, özel işimle Belediye Başkanlığı görevim arasında alçakça bir kumpas kurmaya çalıştılar. Halbuki benim ticaret yapmama yasağım sadece Belediyeyle ilgilidir. Ben Belediye Başkanı olarak sadece Belediyeyle ticaret yapamam. Onun dışında benim ticaret yapma yasağım yoktur. Hatta Ticaret Bakanının ticaret süreçleri gündeme gelmişti. Ticaret Bakanı da ticaret yapamaz değil ama Ticaret Bakanlığına mal sattı diye eleştirilmişti. Ben de eğer Belediye otobüslerine ya da diğer ilgili kurumlara mal satsaydım elbette ki uygun olmazdı, suç olurdu.” şeklinde konuştu.
“BAŞI DİK, ALNI AK OLARAK KAMUOYUNUN KARŞISINDAYIM”
Kendisiyle ilişkilendirilen tüm suç ve iftiralardan beraat ettiği için başının dik, alnının ak olduğunu vurgulayan Ülgür Gökhan, “Ben bugün yok olan ama dün itibariyle şahsıma yaftalanmış tüm ağır suçlardan, KOM müdürü, hakimi, savcısı, bizi FETÖ kumpası içinde suçlayan tüm insanlar bugün yok. Ama ben de dün itibariyle şahsıma yaftalanmak istenmiş tüm ağır suçlardan, iftiralardan beraat etmiş olarak bugün başı dik, alnı ak olarak kamuoyunun karşısındayım. Ama o insanlar şuanda kimi kaçak kimi hapiste. Bu süreçte yaşamım boyunca korumaya ant içtiğim doğruluk ve dürüstlükten, hukukun üstünlüğüne, adaletin mutlaka yerini bulacağına inancımdan hiç sapmadım. Bu değerlere inancımı daima dik tutan, diri tutan, benimle bu hukuk mücadelesinde dimdik yanımda duran aileme, hukukçu dostlarıma, siyasi yoldaşlarıma, çalışma arkadaşlarıma, hukukun vereceği kararı bekleyip algı yönetimine soyunmayan, vicdanlı ve sorumlu gazetecilere ve benden şüphe etmeyen Çanakkale halkına çok teşekkür ediyorum. Çanakkale halkının bana olan güveni bakımından çok mutluyum. Dünkü mahkeme kararı da bunu pekiştirip, taçlandırdı.” dedi.
Geçtiğimiz gün beraat ettiği ‘Mazot Davası’yla ilgili basın açıklaması yapan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 13 sene boyunca konuyla alakalı susma hakkını kullandığını söyleyerek, “Ekim 2008’den bu yana Çanakkale gündemini meşgul eden bir hukuki sürecin dün karar duruşması gerçekleşti. Yani yaklaşık 13 yıldır bu dava devam etmekteydi. Bu dava iki kere İstanbul’a, özel mahkemeye gitti. Hakkımda bir terör örgütü kurma ve yönetme suçlaması vardı. İkisinde de burada bir terör örgütü suçlamasına yer olmadığına dair karar alındı. Daha sonra da bu Uyuşmazlık Mahkemesi olarak Yargıtay’a gitti ve Yargıtay bu noktada kararını verdi. Bu mahkemenin Çanakkale’de görülmesi konusunda kararını belirtti. Dolayısıyla, 13 yıllık sürecin içerisinde bunlar da var. Bu dosyanın terör dosyasından normal dosyaya, ağır ceza dosyasına dönme süreci de var. Tabii bu dava konusu hukuki bir süreçti. Adaletin tecelli edeceğine, suçsuzluğuma inancımla, bu zamana kadar susma hakkımı kullandım. Bu konuyla ilgili 13 yıl boyunca, hakkımda yapılan her türlü haksız suçlamalara, eleştirilere karşın susma hakkımı kullandım. Cevap vermedim. Sonuçta çünkü bu bir kendimi cüppesinin hakkını veren, hiçbir gücün değil ama yalnızca adaletin önünde eğilen hukukçulara ve bu dava süreci boyunca 3 seçim geçirdiğim Çanakkale halkına teslim ettim. Bu davanın sonucunu sabırla bekledim.” ifadelerini kullandı.
“DAVAYLA İLİŞKİLENDİRMEK İSTEYENLER FETÖ’NÜN SÖZÜM ONA DEVLET GÖREVLİLERİYDİ”
13 yıldır devam eden davanın başlangıcından bahseden Ülgür Gökhan, kendisini davayla ilişkilendirmek istenmesinin FETÖ kumpası olduğunu belirterek, o dönemde kendisini suçlayan şimdi FETÖ’den yakalanmış ya da kaçak olduğunu ifade etti. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan şu ifadeleri kullandı: “Bu davada dede-baba mirasımız, 78 yıllık akaryakıt işletmemizin ticari ahlakından zerre kadar kuşkum yoktu. Ben 78 yıllık ticari geçmişi olan bir firmanın son yöneticisiyim. Geçmiş süreçte karaborsa dönemleri geçirdik. 70’li yıllarda çok yoğun bir karaborsa dönemi vardı. Daha sonra da buradaki müşterilerimizle ilişkilerimiz ve güven duygusunu yerleştirmiş olmamız, en büyük amacımızdı. Bu noktada başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Kamuoyunun beni ve firmamızı gayet iyi tanıdığını biliyorum. Ama kuşkum olan bir şey vardı. O da, 13 yıl önceki siyasi atmosferin ve devletin tüm kurumlarına çöreklenmiş olan FETÖ’ydü. Çünkü FETÖ kumpasları bu ülkenin kurumlarını, yeri doldurulmaz değerlerini, hayatını ülkemizin yükselişine ve ilerlemesine adamış nice aydını ezip, öğütmekteydi. Burada aynı dosyanın içine beni ilişkilendirmek isteyen de emniyetin ve adaletin içine yuvalanmış FETÖ’nün teçhizatından geçmiş, sözüm ona devlet görevlileriydi. Bu davanın ilk başlangıcında, Ticaret Bakanlığı müfettişleriyle başlayan, KOM Müdürüyle devam eden, o zaman ki soruşturma savcısı Hakan isimli savcı ve Ağır Ceza Reisi Ramazanla devam eden bu süreçte, adını saydıklarımın hepsi şuan itibariyle ya cezaevinde ya da kaçak vaziyette. Hepsi FETÖ’den yakalanmış veya hakkında soruşturma açılmış kimlikler. Dosyanın başlangıcı bu.”
“BENİM TİCARET YAPMA YASAĞIM YOK”
Özel işiyle Belediye Başkanlığı görevini ilişkilendirmeye çalışanların olduğunu belirten Gökhan “FETÖ süreçleri bitince, onlar gittikten sonra normal Adli Ceza Mahkemesinin önüne geldi. FETÖ’nün dışındaki hakim ve savcılar oldu. Burada 2002 yılından beri sürdürdüğüm Belediye Başkanlığı görevimi kötüye kullandığım iftiralarıyla, özel işimle Belediye Başkanlığı görevim arasında alçakça bir kumpas kurmaya çalıştılar. Halbuki benim ticaret yapmama yasağım sadece Belediyeyle ilgilidir. Ben Belediye Başkanı olarak sadece Belediyeyle ticaret yapamam. Onun dışında benim ticaret yapma yasağım yoktur. Hatta Ticaret Bakanının ticaret süreçleri gündeme gelmişti. Ticaret Bakanı da ticaret yapamaz değil ama Ticaret Bakanlığına mal sattı diye eleştirilmişti. Ben de eğer Belediye otobüslerine ya da diğer ilgili kurumlara mal satsaydım elbette ki uygun olmazdı, suç olurdu.” şeklinde konuştu.
“BAŞI DİK, ALNI AK OLARAK KAMUOYUNUN KARŞISINDAYIM”
Kendisiyle ilişkilendirilen tüm suç ve iftiralardan beraat ettiği için başının dik, alnının ak olduğunu vurgulayan Ülgür Gökhan, “Ben bugün yok olan ama dün itibariyle şahsıma yaftalanmış tüm ağır suçlardan, KOM müdürü, hakimi, savcısı, bizi FETÖ kumpası içinde suçlayan tüm insanlar bugün yok. Ama ben de dün itibariyle şahsıma yaftalanmak istenmiş tüm ağır suçlardan, iftiralardan beraat etmiş olarak bugün başı dik, alnı ak olarak kamuoyunun karşısındayım. Ama o insanlar şuanda kimi kaçak kimi hapiste. Bu süreçte yaşamım boyunca korumaya ant içtiğim doğruluk ve dürüstlükten, hukukun üstünlüğüne, adaletin mutlaka yerini bulacağına inancımdan hiç sapmadım. Bu değerlere inancımı daima dik tutan, diri tutan, benimle bu hukuk mücadelesinde dimdik yanımda duran aileme, hukukçu dostlarıma, siyasi yoldaşlarıma, çalışma arkadaşlarıma, hukukun vereceği kararı bekleyip algı yönetimine soyunmayan, vicdanlı ve sorumlu gazetecilere ve benden şüphe etmeyen Çanakkale halkına çok teşekkür ediyorum. Çanakkale halkının bana olan güveni bakımından çok mutluyum. Dünkü mahkeme kararı da bunu pekiştirip, taçlandırdı.” dedi.