Neymiş..Kent Konseyi Yönetimi istifa etmiş.
Sebep Ülgür Gökhan..
Bi anket yapılacakmış da, orada çözüm bulmayan sorunlar çıkacakmış da..
Bürokrasi engel çıkarıyormuş da.. Türk edebiyatında Garip akımının en büyük ismi Orhan Veli’nin bi şiiri vardır..
Dedikodu diye.. Geç bunları
Anam babam geç bunları
Bir kalemde
Bilirim ben yaptığımı.. Şiir bu şekilde devam eder.. Bu şehirde birinin başına bişey gelse neredeyse Ülgür Gökhan’dan bilinecek. Siyasi bi taşı kaldırıyorsun hoop ne yapıp edip altından Ülgür Gökhan ismi çıkarılıyor. Bu da Ülgür Gökhan’ı şehrin en önemli siyasi figürlerinden biri yapıyor.. Hep şu soruyu sorarız..
Kent Konseyi ne iş yapar ?
Bu sorunun yanıtını şak diye bilen varsa beri gelsin.. Mesela; Çanakkale Kent Konseyi ne üretmiştir, hangi projeyi Belediye’ye sunmuş da istemezük yanıtı almıştır. Bu işleyiş ve bakış ile ne yazı ki; Kent Konseyleri Beledilerin sırtında kambur olma yolunda hızla ilerliyor.. Çanakkale Kent Konseyinde ben; üretmekten ziyade orada bulunan insanların var olma, kendini gösterme ve saydırma (buna siyasi istikbal arama da diyebiliriz) derdine düştüğünü söylersek abartmış olmayız. Mesela..
Başkan Evren Kızoğlu..
Yahu sen zaten muhtarsın..bu millet sana bu görevi vermiş; masanın öteki tarafındasın; devletin mahalle temsilcisisin, mahallene sahip çıksana, üretsene, seçmenlerinin sesini dinlesene, isteklerini ilgili yerlere iletsene.. Kent Konseyi Başkanı olmak istiyorsan istifa et..
Yani şunu demek istiyorum muhtar mısın Kent Konseyi Başkanı mı..
Aha buradan ilan ediyorum..
Muhtar Evren Kızoğlu yarın Belediye Meclisine, İl Genel Meclisine aday olmak ister mi..
Demek ki; sayın muhtarımızı (benim de mahalle muhtarımdır) muhtarlık makamı kesmemiş Kent Konseyi Başkanı olayım demiş..
Eh bu saatten sonra Belediye Başkan adayı olmak istiyorum derse de şaşırmam.. Şimdi niye Evren Kızoğlu’na afra tafra yaptım..
Azizim; büyüklerimizin bi sözü vardır cin olmadan adam çarpmak diye..
Önce evinin önünü temiz tutacaksın.
Mesela..
Evren Kızoğlu 2. Dönem muhtarlığını yapıyor. Bu süre içinde Cevatpaşa Mahallesinde ne nasıl bi fark yarattı. Bir şey hissettik mi. Vay canına dediğimiz bi durumla karşılaştık mı..mesela, her çöp varilinin yanına geri dönüşüm kutusu mu koydurmuş..(bu basit ama önemli bi hizmettir). Mesela..
Mutarlıklar o mahallede oturan herkesin 2.adresidir. Seni evde bulamayan resmi evrak muhtarlığa gider ve teslim edilmiş sayılır. Bizim bi şekilde bu evraklardan haberdar eden bi sistem kurmuş da bizim mi haberimiz yok..muhtarlıktaki personelin atarlı hallerine çözüm mü bulmuş.. Gelecek fark yaratanlarındır. Ben Cevatpaşa Mahallesinde bi fark göremiyorum. Görmek gibi bi beklentim yok ama bir işin başına geçiyorsan ve o işin avantajlarını cebinde taşıyorsan hakkını vereceksin. Sanki Ülgür Gökhan, sayın muhtarı kendine rakip görmüş de, personeline çocuklar Kent Konseyi Başkanını bürokraside boğun demiş..
Geçiniizz..
Bunlar çocukça mazeretler.. Gelelim yazının başlığına..
Neredeyse yağmurun yağmasından, aşırı sıcaklardan, denizin dalgalanmasından, boğaz geçiş kuyruklarından Ülgür Gökhan sorumlu tutulacak. Önüne gelen ona vurmak istiyor, ona bi laf atmak istiyor. Onun alanına girip vuruşmak istiyor. Karşılık bulmasa da konuşulmayı, adının anılmasını hayal ediyor.. Meraklısına: Şimdi sana iki yazımın linkini vereceğim. Sırasıyla okumanı tavsiye ederim. Biri 2018 yerel seçimleri öncesi yazılmış..vallahi diğerini bulamadım. Komik bi yazıydı, Serengeti düzlüklerinin vahşi hayatını anlatıyordu. . tabi yerel siyasetçiler üzerinden.. merak ediyorsan google amcada sen de aratabilirsin.. https://www.canakkalekalem.com/gecmis/index.php?go=YaziDetay&Id=543
Meraklısına:
Fobi, hastalık derecesinde güçlü korku olarak tanımlanıyor..
Yunan mitolojisine göre ise fobi, korku tanrısı..
Sen yazının akışına göre hangisini tercih edersen ben o anlamda kullanmışımdır.
Sebep Ülgür Gökhan..
Bi anket yapılacakmış da, orada çözüm bulmayan sorunlar çıkacakmış da..
Bürokrasi engel çıkarıyormuş da.. Türk edebiyatında Garip akımının en büyük ismi Orhan Veli’nin bi şiiri vardır..
Dedikodu diye.. Geç bunları
Anam babam geç bunları
Bir kalemde
Bilirim ben yaptığımı.. Şiir bu şekilde devam eder.. Bu şehirde birinin başına bişey gelse neredeyse Ülgür Gökhan’dan bilinecek. Siyasi bi taşı kaldırıyorsun hoop ne yapıp edip altından Ülgür Gökhan ismi çıkarılıyor. Bu da Ülgür Gökhan’ı şehrin en önemli siyasi figürlerinden biri yapıyor.. Hep şu soruyu sorarız..
Kent Konseyi ne iş yapar ?
Bu sorunun yanıtını şak diye bilen varsa beri gelsin.. Mesela; Çanakkale Kent Konseyi ne üretmiştir, hangi projeyi Belediye’ye sunmuş da istemezük yanıtı almıştır. Bu işleyiş ve bakış ile ne yazı ki; Kent Konseyleri Beledilerin sırtında kambur olma yolunda hızla ilerliyor.. Çanakkale Kent Konseyinde ben; üretmekten ziyade orada bulunan insanların var olma, kendini gösterme ve saydırma (buna siyasi istikbal arama da diyebiliriz) derdine düştüğünü söylersek abartmış olmayız. Mesela..
Başkan Evren Kızoğlu..
Yahu sen zaten muhtarsın..bu millet sana bu görevi vermiş; masanın öteki tarafındasın; devletin mahalle temsilcisisin, mahallene sahip çıksana, üretsene, seçmenlerinin sesini dinlesene, isteklerini ilgili yerlere iletsene.. Kent Konseyi Başkanı olmak istiyorsan istifa et..
Yani şunu demek istiyorum muhtar mısın Kent Konseyi Başkanı mı..
Aha buradan ilan ediyorum..
Muhtar Evren Kızoğlu yarın Belediye Meclisine, İl Genel Meclisine aday olmak ister mi..
Demek ki; sayın muhtarımızı (benim de mahalle muhtarımdır) muhtarlık makamı kesmemiş Kent Konseyi Başkanı olayım demiş..
Eh bu saatten sonra Belediye Başkan adayı olmak istiyorum derse de şaşırmam.. Şimdi niye Evren Kızoğlu’na afra tafra yaptım..
Azizim; büyüklerimizin bi sözü vardır cin olmadan adam çarpmak diye..
Önce evinin önünü temiz tutacaksın.
Mesela..
Evren Kızoğlu 2. Dönem muhtarlığını yapıyor. Bu süre içinde Cevatpaşa Mahallesinde ne nasıl bi fark yarattı. Bir şey hissettik mi. Vay canına dediğimiz bi durumla karşılaştık mı..mesela, her çöp varilinin yanına geri dönüşüm kutusu mu koydurmuş..(bu basit ama önemli bi hizmettir). Mesela..
Mutarlıklar o mahallede oturan herkesin 2.adresidir. Seni evde bulamayan resmi evrak muhtarlığa gider ve teslim edilmiş sayılır. Bizim bi şekilde bu evraklardan haberdar eden bi sistem kurmuş da bizim mi haberimiz yok..muhtarlıktaki personelin atarlı hallerine çözüm mü bulmuş.. Gelecek fark yaratanlarındır. Ben Cevatpaşa Mahallesinde bi fark göremiyorum. Görmek gibi bi beklentim yok ama bir işin başına geçiyorsan ve o işin avantajlarını cebinde taşıyorsan hakkını vereceksin. Sanki Ülgür Gökhan, sayın muhtarı kendine rakip görmüş de, personeline çocuklar Kent Konseyi Başkanını bürokraside boğun demiş..
Geçiniizz..
Bunlar çocukça mazeretler.. Gelelim yazının başlığına..
Neredeyse yağmurun yağmasından, aşırı sıcaklardan, denizin dalgalanmasından, boğaz geçiş kuyruklarından Ülgür Gökhan sorumlu tutulacak. Önüne gelen ona vurmak istiyor, ona bi laf atmak istiyor. Onun alanına girip vuruşmak istiyor. Karşılık bulmasa da konuşulmayı, adının anılmasını hayal ediyor.. Meraklısına: Şimdi sana iki yazımın linkini vereceğim. Sırasıyla okumanı tavsiye ederim. Biri 2018 yerel seçimleri öncesi yazılmış..vallahi diğerini bulamadım. Komik bi yazıydı, Serengeti düzlüklerinin vahşi hayatını anlatıyordu. . tabi yerel siyasetçiler üzerinden.. merak ediyorsan google amcada sen de aratabilirsin.. https://www.canakkalekalem.com/gecmis/index.php?go=YaziDetay&Id=543
Meraklısına:
Fobi, hastalık derecesinde güçlü korku olarak tanımlanıyor..
Yunan mitolojisine göre ise fobi, korku tanrısı..
Sen yazının akışına göre hangisini tercih edersen ben o anlamda kullanmışımdır.