Deprem ile ilgili çok şey yazıldı, çok şey çizildi ve bundan sonra da bir süre daha bu durum muhtemel devam edecek. Sonrasında tıpkı 1999 depreminden sonra olduğu gibi unutacağız. Bireysel önlem alabilecek olanlar kendilerince bir takım önlemler alacaklar ancak bu durum bir ülke politikası haline gelemeyeceğinden yine bir şeyler eksik kalacak, bir şeyler göz ardı edilecek. Toplumsal olarak biraz bilinçlenir gibi olacağız ve akabinde hep beraber unutacağız. Niye unutacağız? Çünkü ekonomik istikrarsızlığın olduğu bir ortamda yöneticiler kendi ceplerini düşündüğü sürece, toplum yararına değil parti ve yandaşlar yararına karar almaya devam ettiği sürece bir takım şeyler kökten değişmeyeceği için unutacağız; unutturulacağız.
Bir süre müteahhitleri suçlayacağız ancak hiç sistemi sorgulamayacağız. Kendi tanıdığımız müteahhidin iyi olduğuna, diğerlerinin malzemeden çaldığına inanacağız. Kendi oturduğumuz binanın sağlam, diğerlerinin çürük olduğuna inanacağız. Kendi binamızın altının kayalık olduğuna, yan binanın zeminin alüvyon olduğuna inanacağız. Bir şey yapmayacağız ama bir şey yapılsın diye bekleyeceğiz. Sağlam bir eve geçmek için planlar yapacağız, 40 yıllık çürük binadaki dairemizi ise kaça kiraya veririz diye düşünmeye devam edeceğiz. Önce can sonra cananı geçtim önce mal, mülk sonra can diyeceğiz çünkü toplumsal refahın yerlerde süründüğü bir ortamda önce can bile diyemeyecek bir durumdayız.
Hiç unutmuyorum Kadıköy’de çalışırken Acıbadem tarafında yaşayanlar sağa sola pankartlar asmışlardı bir deprem sonrası. Pankartta yazan şuna yakın bir şeydi; “Can güvenliğimizden endişe ediyoruz, emsal arttırılsın, evlerimiz yenilensin”. İçler acısı bir pankart ve içler acısı bir talep. Bir yandan can güvenliği diyeceksin, diğer yandan dairem küçülmesin diye emsal artışı isteyeceksin ve o binalarda oturmaya veya o bölgedeki dairelerini birilerine kiralamaya devam edeceksin. Hani can güvenliğiydi endişen? Yoksa can güvenliği işin mazereti de asıl sebep emsal artışı ile birlikte daha fazla rant elde etmek mi? Bence ikincisi çok daha olası bir durumdu bu pankartları gördüğümde çünkü insan bir yandan can güvenliği derken diğer yandan nasıl emsal artışı isteyebilirdi diye düşünmüştüm. Ancak içinde bulunduğumuz çelişki tam olarak bu. Daha geçen gün haberlerde yine rastladım; çürük raporu olan bir binanın bir takım kat malikleri dava açıp yıkımı durduruyorlar ve gönül rahatlığı ile binada yaşamaya devam ediyorlar. Çürük raporuna ise gram inanmıyorlar ki binanın hali içler acısı. Niye böyle düşünüyorlara mı üzülmek lazım yoksa niye böyle düşünmek zorunda hissediyorları mı sorgulamak gerekiyor bilemiyorum. Bu durumda olan tek binanın onların binası olmadığı aşikarken bu aymazlık ve vurdumduymazlık gerçekten çok acı. Zaten bu sebeple unutacağız diyorum çünkü bu denli yozlaşmış bir toplumda sağlıklı bir düşünce sisteminin gelişmesi mucizeden öte bir şey olurdu muhtemelen.
Bir toplumun top yekun eğitimden mahrum bırakılarak, temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak bir yaşama mahkum bırakılmasının sonuçları ile yüz yüzeyiz aslında. Bu sonuçların en önemlisi ise ortalama bir birey olarak sorgulamak mefhumunun çok çok gerisinde bir yaşam sürüyor olmamız. Bu sebeple de bize dayatılana kader diyerek kendimizi mutlu kılıyoruz. Aksi bizi mutsuz edecekse mutlu olmayı sorgulamadan becermeyi başarıyoruz. Her olumsuzluğu, her musibeti o kadar içselleştirmiş durumdayız ki bunu gram hak etmediğimizi düşünmekten bile kaçıyoruz. Ya daha kötüsü olsaydı diye kendimizi kandırıyoruz, bu dünyada olmasa öte dünyada mutluluk bizi bekliyor diye kendimizi avutuyoruz da hiç bunları hak etmediğimizi düşünmüyoruz. Daha iyisini hak ediyoruz. Daha iyi bir yaşamı, daha iyi olanakları, daha iyi bir yönetimi, daha iyi bir ülkeyi hak ediyoruz. İnsanca yaşamayı, insanca düşünmeyi, insan yerine konulmayı hak ediyoruz. Biz bunları sorguladığımızda ne namussuz oluyoruz, ne ahlaksız oluyoruz, ne adi oluyoruz… Biz bunları sorguladığımızda insan oluyoruz, biz bunları sadece kendimiz için değil, bu ülkenin tüm vatandaşları için sorguluyoruz. Siz cebinizi dolduracaksınız diye biz sorgulamaktan vaz geçmeyeceğiz, siz saraylarda yaşayacaksınız diye biz sormaktan vaz geçmeyeceğiz, siz yaşayacaksınız diye biz ölmeyeceğiz…
YAZARLAR
Yayınlanma: 28 Şubat 2023 - 09:00
UNUTACAK MIYIZ?
Deprem ile ilgili çok şey yazıldı, çok şey çizildi ve bundan sonra da bir süre daha bu durum muhtemel devam edecek
YAZARLAR
28 Şubat 2023 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir