Depremzedelere yardım edecek ‘Manevi Rehber’ başvuruları alınıyor
Türk Psikologlar Derneği Genel Merkez Denetleme Kurulu Üyesi Uzman Psk. Yağız Ata, depremden etkilenen afetzedelere yönelik; YÖK, Diyanet İşleri Başkanlığı, AFAD ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütülen ‘Deprem Sonrası Manevi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık’ programına tepki göstererek, “Psikolojik hizmetleri sürdürecek olanlar ruh sağlığı meslek elemanlarıdır. YÖK tarafından ‘Manevi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık’ adı altında bir meslek ve unvan üretildiği görülmektedir. Bu durum, hem hukuken hem de ruh sağlığı perspektifinden uygun değildir. Böyle bir meslek, alan ve çalışma yoktur” dedi.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), 13 Şubat Pazartesi günü tüm üniversitelere gönderdiği yazı ile afet bölgesinde depremden etkilenmiş çok sayıda insana; Diyanet İşleri Başkanlığı, AFAD ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerinde planlama yapıldığını ifade ederek, manevi rehberlik ve psikolojik danışmanlık yapabilecek gönüllü öğretim üyelerinin geri bildirim yapabileceğini iletmişti. Başvuru yapacak olan gönüllü öğretim üyelerinin ise; İlahiyat Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Psikoloji, Sosyal Hizmet, Acil Yardım ve Afet Yönetimi akademik bilim dallarında görev yapması gerektiği yer almıştı. Türk Psikologlar Derneği Genel Merkez Denetleme Kurulu Üyesi Uzman Psk. Yağız Ata, deprem sonrasında etkilenen insanlara, psikolojik yardım ve psikososyal hizmet verme yetkinliğine sahip olan insanların psikiyatrlar, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, çocuk gelişimciler ile psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunları olduğunu beyan ederek, “YÖK tarafından ‘Manevi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık’ adı altında bir meslek ve unvan üretildiği görülmektedir. Bu durum, hem hukuken hem de ruh sağlığı perspektifinden uygun değildir. Böyle bir meslek, alan ve çalışma da yoktur” dedi.
Ülkemizde 10 ili etkileyen büyük bir deprem yaşandığını dile getiren Ata, “Deprem; yangın, felaket gibi psikolojik perspektiften insanları derinden etkileyen ve travma yaratabilecek durumlardır. Yaşadığımız bu büyük deprem ile birlikte de biz travmatik bir sürece girdik. Bu gibi durumlarda, ruh sağlığı meslek elemanları; afet, kriz ve travma birimleri harekete geçer ve insanlara psikolojik ilk yardım ve psikososyal hizmetler yürütürler. Bu ruh sağlığı elemanlar kimlerdir? Psikiyatrlar, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, çocuk gelişimciler ile psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunları… Bu meslek grupları, ellerinde yetkinlik ve yeterlilikle bölgede afeti yaşamış insanlara psikolojik ilk yardım yaparlar. Psikolojik ilk yardımın ardından, kişilerin fiziksel ihtiyaçları karşılandıktan sonra da psikolojik destek kısmına geçerler. Travma, insan psikolojisini yıkıcı bir durumdur ve aynı zamanda da bu kişilerde birçok psikolojik rahatsızlıklar da görülebilir. Bunun yanında televizyondan haberler görülüp seyredildiğinde veya deprem bölgesine giden insanlar da sekonder travma denilen ikincil travmalar yaşayabilir. Bu insanlar kimler olabilir? Oraya giden sağlık personelleri, arama-kurtarma çalışması yapan işçiler veya gönüllü bulunan insanlarda, ikincil travmalar oluşabilir veya bir diğer nokta, geçmiş döneminde bir psikolojik rahatsızlığı olup, tekrardan tetiklenebilir.
Böyle bir meslek yoktur
Afet ve kriz dönemlerinde, genel izlenecek olan psikolojik hizmetler bunlardır. Psikolojik hizmetleri sürdürecek olanlar ise ruh sağlığı meslek elemanlarıdır. YÖK tarafından ‘Manevi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık’ adı altında bir meslek ve unvan üretildiği görülmektedir. Bu durum, hem hukuken hem de ruh sağlığı perspektifinden uygun değildir. Böyle bir meslek, alan ve çalışma da yoktur. Biz, insanı ele alırken en çatı şekilde ele alırız. Sağlık, din, dil veya ırk ayrımı yapmaksızın, evrensel bir hizmet veririz. Ruh ve beden sağlığının bir bütün olduğunu kabul etmemek, bilimi reddetmektir. Yani sağlık, ruh sağlığı ve beden sağlığının iyi oluşu halidir. Yaşamış olduğumuz deprem ile birlikte hem beden sağlığında hem de ruh sağlığında bozulmalar olduğunu tespit ediyoruz. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok
Mensubu olduğum Türk Psikologlar Derneği, şu an saha ve inceleme çalışmaları başlattı. Birçok bildiğim dernek, sosyal hizmet federasyonu ve nice kurum, kuruluş ve STK; bu bölgede çalışmalar yürütmektedir. Türk Psikologlar Derneği’ne ülke çapında 8 milyon tane, eğitimini almış olan ve gönüllü olarak bu işi yapmak isteyen psikolog müracaat etmiştir. Çok kısa bir süre içerisinde başvuru ekranı kilitlenmiştir. Şu an kısa ve uzun süreli olmak üzere, bir çalışma başlatılmıştır. Psikologlarımız hazırdır, yeterli altyapı ve yetkinlik bulunmaktadır. Eğer ki bu insanlara bir psikolojik yardım yapılacaksa, bunun yapma şekli ve kişinin niteliği bellidir. Yeniden dünyayı keşfetmeye gerek yok, zaten burada çoktan gerçekleşmiş bir keşif söz konusu. Biz, insan odaklı çalışır ve insanın haklarını koruruz; bunu da bilimin gücüyle yaparız. Bu afet, birçok canı yakmış ve yakmaktadır. Psikoloji yaraları, uzun yıllar sürecek. Bu kişiler, hayatta kalanlar, akrabaları, çocukları veya deprem bölgesinin dışında olup da derin afetten etkilenenler, ekonomik sıkıntılar yaşayanlar gibi insanları ve toplumları derinden etkileyen bir konu olduğu için etkileri devam edecektir. Bir an önce hem bireylerin hem de toplum ruh sağlığının iyi oluş halinin sağlanması için psikologlara, psikiyatrlara, sosyal hizmet uzmanlarına, çocuk gelişimcilere, psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü mezunlarına en hızlı şekilde yetki verilmeli. Bu insanlara bir an önce çalışılması için fırsat tanınmalıdır. Zaman akıp gidiyor, kaybedecek tek bir anımız yok. Çocuklar var bu bölgede. Bir toplumu ayakta tutan çocuklardır; ileride ülkeye hizmet edecek, ticaret yapacak, memur olacak, sanat üretecek olan çocukların psikolojisi konusunda da bir an önce çalışılmaya ihtiyaç var. Bizden yardım alınıyor ama sistematik değil, yeteri kadar destek verilmiyor, yeteri kadar önü açılmıyor, yeteri kadar faydalanılmıyor. Devede kulak denecek kadar az. Tamamiyle hem kamu kurum ve kuruluşlarının hem de özelde çalışan psikologların çabaları, mücadeleleri ve ittirilmesiyle oluyor şu an bu durum” şeklinde konuştu. “Çanakkaleli psikologlar olarak elimizden geleni yapacağız”
Çanakkale’deki 150 psikoloğun hepsinin 13 Şubat Pazartesi günü toplandığını ve ‘ne yapabiliriz’ üzerine konuştuklarını ileten Ata, “Yaklaşık 5 ile 8 görüşme arasında psikolojik ilk yardım ve psikolojik destek verme kararı aldık. Bir numara oluşturarak, buraya gelen depremzedelere ücretsiz bir şekilde destek vermekteyiz. Şu an Çanakkale’de kliniği bulunan bütün psikolog arkadaşlarımız, burada danışan görmektedir. Aynı zamanda Çanakkale’ye yerleşen depremzedeler ile de kamu kurumlarındaki arkadaşlarımızla işbirliği içerisinde çalışmaktayız. Çanakkale’ye yerleşen depremzedeler ile de görüşmek için Türk Psikologlar Derneği ile işbirliği içerisindeyiz. Gerekli protokol ve izinleri alarak, 2 hafta içerisinde hızlı bir şekilde görüşmelere de başlayacağız. Bunu tamamen inisiyatif ve sorumlulukla hareket eden bir meslek grubu olarak yapıyoruz. Yani ‘siz de kalkın da bir şeyler yapın’ şeklinde yönlendirmeyle değil, gönüllülük ile hareket ediyoruz. Çanakkaleli psikologlar olarak elimizden geleni yapacağız. İnsanın var olduğu her yerde psikologlar vardır. O yüzden bu haberi okuyanlara da sesleniyorum, biz vatandaşlarıyla el ele ve sorumluluk alıyorlar. Bu yüzden tüm psikolog arkadaşlarımı da kutluyorum.” Özel Haber: Sevi Gözay Uğurlu
Afet ve kriz dönemlerinde, genel izlenecek olan psikolojik hizmetler bunlardır. Psikolojik hizmetleri sürdürecek olanlar ise ruh sağlığı meslek elemanlarıdır. YÖK tarafından ‘Manevi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık’ adı altında bir meslek ve unvan üretildiği görülmektedir. Bu durum, hem hukuken hem de ruh sağlığı perspektifinden uygun değildir. Böyle bir meslek, alan ve çalışma da yoktur. Biz, insanı ele alırken en çatı şekilde ele alırız. Sağlık, din, dil veya ırk ayrımı yapmaksızın, evrensel bir hizmet veririz. Ruh ve beden sağlığının bir bütün olduğunu kabul etmemek, bilimi reddetmektir. Yani sağlık, ruh sağlığı ve beden sağlığının iyi oluşu halidir. Yaşamış olduğumuz deprem ile birlikte hem beden sağlığında hem de ruh sağlığında bozulmalar olduğunu tespit ediyoruz. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok
Mensubu olduğum Türk Psikologlar Derneği, şu an saha ve inceleme çalışmaları başlattı. Birçok bildiğim dernek, sosyal hizmet federasyonu ve nice kurum, kuruluş ve STK; bu bölgede çalışmalar yürütmektedir. Türk Psikologlar Derneği’ne ülke çapında 8 milyon tane, eğitimini almış olan ve gönüllü olarak bu işi yapmak isteyen psikolog müracaat etmiştir. Çok kısa bir süre içerisinde başvuru ekranı kilitlenmiştir. Şu an kısa ve uzun süreli olmak üzere, bir çalışma başlatılmıştır. Psikologlarımız hazırdır, yeterli altyapı ve yetkinlik bulunmaktadır. Eğer ki bu insanlara bir psikolojik yardım yapılacaksa, bunun yapma şekli ve kişinin niteliği bellidir. Yeniden dünyayı keşfetmeye gerek yok, zaten burada çoktan gerçekleşmiş bir keşif söz konusu. Biz, insan odaklı çalışır ve insanın haklarını koruruz; bunu da bilimin gücüyle yaparız. Bu afet, birçok canı yakmış ve yakmaktadır. Psikoloji yaraları, uzun yıllar sürecek. Bu kişiler, hayatta kalanlar, akrabaları, çocukları veya deprem bölgesinin dışında olup da derin afetten etkilenenler, ekonomik sıkıntılar yaşayanlar gibi insanları ve toplumları derinden etkileyen bir konu olduğu için etkileri devam edecektir. Bir an önce hem bireylerin hem de toplum ruh sağlığının iyi oluş halinin sağlanması için psikologlara, psikiyatrlara, sosyal hizmet uzmanlarına, çocuk gelişimcilere, psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü mezunlarına en hızlı şekilde yetki verilmeli. Bu insanlara bir an önce çalışılması için fırsat tanınmalıdır. Zaman akıp gidiyor, kaybedecek tek bir anımız yok. Çocuklar var bu bölgede. Bir toplumu ayakta tutan çocuklardır; ileride ülkeye hizmet edecek, ticaret yapacak, memur olacak, sanat üretecek olan çocukların psikolojisi konusunda da bir an önce çalışılmaya ihtiyaç var. Bizden yardım alınıyor ama sistematik değil, yeteri kadar destek verilmiyor, yeteri kadar önü açılmıyor, yeteri kadar faydalanılmıyor. Devede kulak denecek kadar az. Tamamiyle hem kamu kurum ve kuruluşlarının hem de özelde çalışan psikologların çabaları, mücadeleleri ve ittirilmesiyle oluyor şu an bu durum” şeklinde konuştu. “Çanakkaleli psikologlar olarak elimizden geleni yapacağız”
Çanakkale’deki 150 psikoloğun hepsinin 13 Şubat Pazartesi günü toplandığını ve ‘ne yapabiliriz’ üzerine konuştuklarını ileten Ata, “Yaklaşık 5 ile 8 görüşme arasında psikolojik ilk yardım ve psikolojik destek verme kararı aldık. Bir numara oluşturarak, buraya gelen depremzedelere ücretsiz bir şekilde destek vermekteyiz. Şu an Çanakkale’de kliniği bulunan bütün psikolog arkadaşlarımız, burada danışan görmektedir. Aynı zamanda Çanakkale’ye yerleşen depremzedeler ile de kamu kurumlarındaki arkadaşlarımızla işbirliği içerisinde çalışmaktayız. Çanakkale’ye yerleşen depremzedeler ile de görüşmek için Türk Psikologlar Derneği ile işbirliği içerisindeyiz. Gerekli protokol ve izinleri alarak, 2 hafta içerisinde hızlı bir şekilde görüşmelere de başlayacağız. Bunu tamamen inisiyatif ve sorumlulukla hareket eden bir meslek grubu olarak yapıyoruz. Yani ‘siz de kalkın da bir şeyler yapın’ şeklinde yönlendirmeyle değil, gönüllülük ile hareket ediyoruz. Çanakkaleli psikologlar olarak elimizden geleni yapacağız. İnsanın var olduğu her yerde psikologlar vardır. O yüzden bu haberi okuyanlara da sesleniyorum, biz vatandaşlarıyla el ele ve sorumluluk alıyorlar. Bu yüzden tüm psikolog arkadaşlarımı da kutluyorum.” Özel Haber: Sevi Gözay Uğurlu