Merhaba Sevgili Okur,
Her yıl 20 Aralık oyun günü olarak kutlanmakta. Hal böyle olunca bende bu hafta oyun konuşalım istedim. Sahi, oyunlar sadece çocukların mı? Yoksa biz büyüklerde oyun oynar mıyız merak ettim doğrusu.
Belki birçoğunuz yazdığım satırları okurken, hayatın koşturmacası, geçim mücadelesi derken oyun oynamak mı? Deyip gülümsüyor olabilir. Ama biz yetişkinlerinde çocuklar gibi oyun oynamaya, kafa dağıtmaya, farklı alanlarda beynimizi kullanmaya ve eğlenmeye ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak istedim.
Pandemi döneminde, instagram sosyal hesapları üzerinden tanıştığım bir arkadaşım sayesinde online platformda yetişkinlerle drama oyunları oynamıştık. Ve inanılmaz eğlenmiş bir anlık da olsun hiçbir şey düşünmeden eğlenebildiğimizi fark etmiştim. Öncesinde de zaten oyunları bir şekilde çocuğumla oynayıp oyuna zaman ayıran bir bireydim. Oyun konularında kendi içimde kazanmaya odaklanarak oynayan biri olsam da, o dönemde oynadığımız oyunlarda kazanmaktan ziyade oynama sürecine odaklanmış ve sonuçtan çok süreçten zevk aldığımı fark etmiştim.
İşte bu noktada da, sizlere “Oyunda amaç nedir?” diye sormak ve düşündürtmek istedim. “Sonuca giden süreçte eğlenmek mi, sonuca odaklanıp kazanmak mı?”
Geçmişe dönüp baktığımda oynadığımız birçok oyunun bugün farklı versiyonlar da oynandığını ya da hiç oynanmadığını ya da aynı şekilde oynandığını izliyorum çocuklardan. “Zamanın içerisinde farklılaşsa da oyunların, insan iletişimini nasıl etkilediğini, stresi azalttığını, kafa dağıttığını ve eğlendirdiğini düşünürsek de oyunları hayatımızdan çıkarmayalım” demek istiyorum.
Oyun oynamak yetişkin bireylerde çocuklukları ile bağlantı devamlılığında, stresten uzak kalmada, mutlu hissetmekte, yaratıcılık ve hayal gücünü geliştirmede, keyifli ortamlar yaratmada, sabrı güçlendirip duygu kontrollüğünü sağlamakta faydalıdır.
Çocuklarımıza olduğu kadar kendi ruh halimize de iyi bakmak gerekir sevgili okurlar, ki diğer detaylarla rahatça ilgilenebilelim. İnsan önce kendini iyi hissetmeli ki, çevresine de ışık saçabilsin. Bunu kendimize sunduğumuz olağanüstü bir durum gibi algılamaktan ziyade, birey olarak ihtiyacımız olan bir gereklilik olduğunu unutmayalım.
Bu hafta sizlere oyun temalı kendi yazdığım Sıfırçocuk Yayınlarından çıkan “Dedemin Patenleri” isimli çocuk kitabını ve Paulette Bourgeois’in yazdığı Mavi Kelebek Yayınlarından çıkan “ Franklin Oyun Oynuyor” isimli çocuk kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Her güne bir oyun, her oyuna bir eğlence katarak,
Var mısın sende? Oyun oynamaya şu yetişkin halinle!” diyor oyun günümüzü kutluyorum. Sevgilerimle,
Çocuk Kitabı Yazarı ışık SARAÇ
Her yıl 20 Aralık oyun günü olarak kutlanmakta. Hal böyle olunca bende bu hafta oyun konuşalım istedim. Sahi, oyunlar sadece çocukların mı? Yoksa biz büyüklerde oyun oynar mıyız merak ettim doğrusu.
Belki birçoğunuz yazdığım satırları okurken, hayatın koşturmacası, geçim mücadelesi derken oyun oynamak mı? Deyip gülümsüyor olabilir. Ama biz yetişkinlerinde çocuklar gibi oyun oynamaya, kafa dağıtmaya, farklı alanlarda beynimizi kullanmaya ve eğlenmeye ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak istedim.
Pandemi döneminde, instagram sosyal hesapları üzerinden tanıştığım bir arkadaşım sayesinde online platformda yetişkinlerle drama oyunları oynamıştık. Ve inanılmaz eğlenmiş bir anlık da olsun hiçbir şey düşünmeden eğlenebildiğimizi fark etmiştim. Öncesinde de zaten oyunları bir şekilde çocuğumla oynayıp oyuna zaman ayıran bir bireydim. Oyun konularında kendi içimde kazanmaya odaklanarak oynayan biri olsam da, o dönemde oynadığımız oyunlarda kazanmaktan ziyade oynama sürecine odaklanmış ve sonuçtan çok süreçten zevk aldığımı fark etmiştim.
İşte bu noktada da, sizlere “Oyunda amaç nedir?” diye sormak ve düşündürtmek istedim. “Sonuca giden süreçte eğlenmek mi, sonuca odaklanıp kazanmak mı?”
Geçmişe dönüp baktığımda oynadığımız birçok oyunun bugün farklı versiyonlar da oynandığını ya da hiç oynanmadığını ya da aynı şekilde oynandığını izliyorum çocuklardan. “Zamanın içerisinde farklılaşsa da oyunların, insan iletişimini nasıl etkilediğini, stresi azalttığını, kafa dağıttığını ve eğlendirdiğini düşünürsek de oyunları hayatımızdan çıkarmayalım” demek istiyorum.
Oyun oynamak yetişkin bireylerde çocuklukları ile bağlantı devamlılığında, stresten uzak kalmada, mutlu hissetmekte, yaratıcılık ve hayal gücünü geliştirmede, keyifli ortamlar yaratmada, sabrı güçlendirip duygu kontrollüğünü sağlamakta faydalıdır.
Çocuklarımıza olduğu kadar kendi ruh halimize de iyi bakmak gerekir sevgili okurlar, ki diğer detaylarla rahatça ilgilenebilelim. İnsan önce kendini iyi hissetmeli ki, çevresine de ışık saçabilsin. Bunu kendimize sunduğumuz olağanüstü bir durum gibi algılamaktan ziyade, birey olarak ihtiyacımız olan bir gereklilik olduğunu unutmayalım.
Bu hafta sizlere oyun temalı kendi yazdığım Sıfırçocuk Yayınlarından çıkan “Dedemin Patenleri” isimli çocuk kitabını ve Paulette Bourgeois’in yazdığı Mavi Kelebek Yayınlarından çıkan “ Franklin Oyun Oynuyor” isimli çocuk kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Her güne bir oyun, her oyuna bir eğlence katarak,
Var mısın sende? Oyun oynamaya şu yetişkin halinle!” diyor oyun günümüzü kutluyorum. Sevgilerimle,
Çocuk Kitabı Yazarı ışık SARAÇ