Tanıdığımız hemen herkes haksızlığa hiç gelemediklerini söyleyip dururlar. Ben de istismarı hiç sevmem. Elbette kimse sevmez. Ama kimileri daha da hassas. Bunların sebebi arketiplerde yatıyormuş.
Bir düşünün ilk insanlar henüz yerleşik hayata geçmemiş. Toplayıcı avcı, konargöçer halde topladıkları meyvelerin ve avladıkları hayvanların konumuna göre yer seçiyorlar. Sonra bir gün tarım keşfediliyor. İnsanlar bir arada yaşamaya, mülk edinmeye başlıyorlar. Bazı evler daha görkemli ve zengin olmaya başlıyor. Her şey güllük gülistanlık iken; ayıp, baba kavramı, zenginlik vs. gibi şeyler insanın hayatına girmeye başlıyor. Evet gerçekten de cennetten kovuluyorlar, tarımın meyvesi buğdayı yiyince. Sonra ne mi oluyor? Barbarlıklar, haksızlıklar, hak istismarları, gasp gibi şeyler başlıyor yerleşik hayatla birlikte. Bu ilkel duygularımızın ta buralardan geldiği söyleniyor. Sanat tarihinde okumalar yaparken, din kavramının olmadığı zamanlarda korkunun da olmadığını, insanların saf ve özgür olduklarını fark etmiştim. Yakınlarının ölümüyle, yokluğuyla başa çıkabilmek için ölülerini evlerinin içine gömenler dahi vardı. Şimdilerde yakınından geçerken ürktüğümüz mezarlıklar evlerin içlerindeydi. Cehennemden korktukça öbür dünya da korkunç ve gazaplı bir yer olmaya başladı. Bir cenazeye gittiğinizde herkesin ne kadar sevimli, iyilik sever, uysal ve ritüellere bire bir uymak için nasıl canla başla gayret ettiklerini görebilirsiniz.
Bu haftaki yazımın amacı iç karartmak ya da komünizmin başlangıç manifestosuna yolculuk yaptırmak filan değil. Bizler, kader diye bazı çileleri, sıkıntıları yaşayıp olmadığımız kişi gibi yaşarken, bilinç dışımızda çok eskilerde vuku bulan olayların şu an bile bizi kontrol altına aldığını söylüyorum sadece. İnsan en baştan nasıl yaşadığını, nasıl buralara geldiğini, her şeyi nasıl kontrol altına almaya çalıştığını, sonunda her şeyi umarsızca tükettiğini ve kirlettiğini bilince belki daha duyarlı davranabilir. Çevreye sonsuz bir kaynak ve tüketilmesi gerek gözüyle bakmaz da, korumayı öğrenir. Yoksa bilimin, yeni buluşların ve inovasyonel gelişmelerin arkasına sığınıp, ‘burasını bir güzel becerdik yeni dünyalar aramalıyız’ deyip kendini çok avutacaktır. Hoşça kalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 12 Şubat 2022 - 09:54
YASAK MEYVE
Tanıdığımız hemen herkes haksızlığa hiç gelemediklerini söyleyip dururlar
YAZARLAR
12 Şubat 2022 - 09:54
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir