“Eğitim şart” mottosuyla yeni dünya düzeninde ilk olarak eğitim konusunu yazmayı seçiyorum. Her şeyin temeli önce ailede olmak üzere eğitim bence. Bir toplumu yükseltecek olan da batıracak olan da bu. Zemin diyebiliriz eğitim için. Her şeyi bunun üzerine doğru şekilde inşa etmeliyiz. Şimdi yükselmiş bir medeniyette nasıl bir eğitimle başlanması gerektiğine odaklanarak yazıma devam etmek istiyorum.
0-3 yaşın anne, baba ve yakın çevreyle uyum içinde başladığı, çocuğun anne-baba sevgisine doyduğu, şefkati ve güveni tam elde ettiği ve anne-babanın da zorlandığı noktalarda profesyonel kişilerce sürekli desteklendiği ve hizmet alabildiği bir ortam düşünelim. Bebeğin önce anne-baba ile bağ kursa da hayatında farklı kişilerin de olduğu ve güvenli ve huzurlu bir ortamda büyüdüğünü hayal edelim. Herkes onu seviyor, gelişimini destekleniyor, hatalarını düzeltmeyi de şefkatle öğreniyor. Gerekli bütün aksesuarlara, oyun alanına, sosyal ortama ve arkadaşlara da sahip. Daha 0-36 ay evresinde bile bütün çocukların özellikleri, eğilimleri keşfedilebiliyor ve gelişimi büyük özenle gözlemleniyor. Zaten kişinin doğumundan sonraki ilk iş ise sağlık kontrollerinin ardından yıldız haritasının özenle analiz edilmesi. Kişinin doğum anında etki aldığı bütün etkenlerin gösterildiği doğum haritası hem kendisi hem de ailesi için büyük bir rehber olacaktır. Astrolojiyle ilgilenenler ne demek istediğimi anlayacak ve bana hak verecektir. Bu harita hayatta hangi noktalarda başarılı olabileceğimizi, hangi noktalarda zorlanacağımızı ve sınavlarımızın neler olacağını tespit edebildiğimiz çok özel bir bilgi alanı. Doğru yorumlandığında çocuk ve ailesi için muhteşem bir rehber…
İkinci önemli bilgi alanı ise DNA şifrelerinin çözülüp bütünsel anlamda nasıl bir yapısı olacağını bilmek. Tabi benim hayalini kurduğum “yeni dünya” sisteminde hastalık, sakatlık gibi sorunlar yok. Her şeyin bilimle halledildiği ve bütün toplumun sağlıklı ve genç olduğu bir medeniyet. Belki böyle bir medeniyete 50-100 sene sonra ulaşabileceğiz, belki de çabuk ayılıp gücümüzü farkedebilirsek 15-20 sene sonra ulaşabileceğiz. Yaşlanmanın da durdurulduğu, insanların yüzyıllarca aynı ve genç bir bedende yaşayabildiği bir dünyadan bahsediyorum tabi. Ölümün bile sırrının çözülmüş olabileceğini düşünüyorum aslında. Fazla iddialı gibi görünse de bence mümkün. Bu durumda “ölmeyeceksek ne olacak peki?” diye sorabilirsiniz haklı olarak. Bende şunu söyleyebilirim. “Evren o kadar büyük ki, binlerce sene yaşasak bile keşfedecek, çok şey var” Dolayısıyla ölümsüz olmak bana sıkıcı ve anlamsız gelmiyor. Sınırların olmadığı bir gerçeklik düşüncesi bana heyecan veriyor açıkçası…. Bir ara bunu sizde düşünmelisiniz;)
Evet… Konumuz biraz dağılmış gibi ama eğitim o kadar sınırsız ve üzerinde konuşulacak bir alan ki, bazen araya başka şeyler de sokmak gerekecek. 3-7 yaş arasına bakalım… Bu yaş aralığı çocuğun sosyalleşme, kendini ve çevresini tanıma dönemi olarak biliniyor. Ben bu dönemin oyun ve eğlenceyle geçmesi gerektiğini düşünüyorum açıkçası. Çocuğu hemen okul ortamına ve eğitim sürecine sokmak haksızlık gibi geliyor bana. Bu süreci tamamen oyuna doyma ve her şeyi oyun ve görsellerle, dokunarak, görerek, duyarak öğrenecekleri okul öncesi eğitim olarak düşündüm ben. Çok geniş alanlara sahip ve şu anki ismi “kreş ya da anaokulu” dediğimiz ama yapısal ve fikirsel olarak çok daha üstün olan çocuk gelişim merkezleri hayal ediyorum. Geniş bahçeleri olan, içinde meyve ağaçları olan, havuz, göl, dere gibi alanların, spor sahalarının olduğu küçük bir köy gibi hayal edebileceğiniz bir yer düşünün. Her şeyi canlı olarak görebildiği bir merkez. Hayvanlar, sebzelerin yetiştirildiği alanlar (ki bu sebzeler kullanılarak yemek yapılıyor olacak), oyun merkezleri, ağaç evler, kocaman legoların bulunduğu bir bina, çizgi filmlerde görüp çok beğendiğimiz mantar şeklinde minik evler (oyun evi gibi düşünebilirsiniz) masal kitaplarında karşılaştığımız yapıların minyatürleri (şatolar..vs ). Masal köyü gibi bir alan. Her şeyin minyatürünü bulabileceğiniz çocuklara özel bir oyun merkezi. Böyle bir yerde zaman geçiren çocukların ne kadar geniş hayal güçleri olabileceğini hayal edebiliyor musunuz? İnsan hayal edebildiği her şeyi gerçekleştirebilecek bir güce sahipse gerisini siz hayal edin… böyle bir yerde yetişen, oynayan ve deneyim kazanan muhteşem çocukları ve onların mutlu seslerini duyabiliyor musunuz? Ben duyabiliyorum ve bu gerçekten çok keyifli… ;) (devamı haftaya) Emel Uğur Kırıcı
0-3 yaşın anne, baba ve yakın çevreyle uyum içinde başladığı, çocuğun anne-baba sevgisine doyduğu, şefkati ve güveni tam elde ettiği ve anne-babanın da zorlandığı noktalarda profesyonel kişilerce sürekli desteklendiği ve hizmet alabildiği bir ortam düşünelim. Bebeğin önce anne-baba ile bağ kursa da hayatında farklı kişilerin de olduğu ve güvenli ve huzurlu bir ortamda büyüdüğünü hayal edelim. Herkes onu seviyor, gelişimini destekleniyor, hatalarını düzeltmeyi de şefkatle öğreniyor. Gerekli bütün aksesuarlara, oyun alanına, sosyal ortama ve arkadaşlara da sahip. Daha 0-36 ay evresinde bile bütün çocukların özellikleri, eğilimleri keşfedilebiliyor ve gelişimi büyük özenle gözlemleniyor. Zaten kişinin doğumundan sonraki ilk iş ise sağlık kontrollerinin ardından yıldız haritasının özenle analiz edilmesi. Kişinin doğum anında etki aldığı bütün etkenlerin gösterildiği doğum haritası hem kendisi hem de ailesi için büyük bir rehber olacaktır. Astrolojiyle ilgilenenler ne demek istediğimi anlayacak ve bana hak verecektir. Bu harita hayatta hangi noktalarda başarılı olabileceğimizi, hangi noktalarda zorlanacağımızı ve sınavlarımızın neler olacağını tespit edebildiğimiz çok özel bir bilgi alanı. Doğru yorumlandığında çocuk ve ailesi için muhteşem bir rehber…
İkinci önemli bilgi alanı ise DNA şifrelerinin çözülüp bütünsel anlamda nasıl bir yapısı olacağını bilmek. Tabi benim hayalini kurduğum “yeni dünya” sisteminde hastalık, sakatlık gibi sorunlar yok. Her şeyin bilimle halledildiği ve bütün toplumun sağlıklı ve genç olduğu bir medeniyet. Belki böyle bir medeniyete 50-100 sene sonra ulaşabileceğiz, belki de çabuk ayılıp gücümüzü farkedebilirsek 15-20 sene sonra ulaşabileceğiz. Yaşlanmanın da durdurulduğu, insanların yüzyıllarca aynı ve genç bir bedende yaşayabildiği bir dünyadan bahsediyorum tabi. Ölümün bile sırrının çözülmüş olabileceğini düşünüyorum aslında. Fazla iddialı gibi görünse de bence mümkün. Bu durumda “ölmeyeceksek ne olacak peki?” diye sorabilirsiniz haklı olarak. Bende şunu söyleyebilirim. “Evren o kadar büyük ki, binlerce sene yaşasak bile keşfedecek, çok şey var” Dolayısıyla ölümsüz olmak bana sıkıcı ve anlamsız gelmiyor. Sınırların olmadığı bir gerçeklik düşüncesi bana heyecan veriyor açıkçası…. Bir ara bunu sizde düşünmelisiniz;)
Evet… Konumuz biraz dağılmış gibi ama eğitim o kadar sınırsız ve üzerinde konuşulacak bir alan ki, bazen araya başka şeyler de sokmak gerekecek. 3-7 yaş arasına bakalım… Bu yaş aralığı çocuğun sosyalleşme, kendini ve çevresini tanıma dönemi olarak biliniyor. Ben bu dönemin oyun ve eğlenceyle geçmesi gerektiğini düşünüyorum açıkçası. Çocuğu hemen okul ortamına ve eğitim sürecine sokmak haksızlık gibi geliyor bana. Bu süreci tamamen oyuna doyma ve her şeyi oyun ve görsellerle, dokunarak, görerek, duyarak öğrenecekleri okul öncesi eğitim olarak düşündüm ben. Çok geniş alanlara sahip ve şu anki ismi “kreş ya da anaokulu” dediğimiz ama yapısal ve fikirsel olarak çok daha üstün olan çocuk gelişim merkezleri hayal ediyorum. Geniş bahçeleri olan, içinde meyve ağaçları olan, havuz, göl, dere gibi alanların, spor sahalarının olduğu küçük bir köy gibi hayal edebileceğiniz bir yer düşünün. Her şeyi canlı olarak görebildiği bir merkez. Hayvanlar, sebzelerin yetiştirildiği alanlar (ki bu sebzeler kullanılarak yemek yapılıyor olacak), oyun merkezleri, ağaç evler, kocaman legoların bulunduğu bir bina, çizgi filmlerde görüp çok beğendiğimiz mantar şeklinde minik evler (oyun evi gibi düşünebilirsiniz) masal kitaplarında karşılaştığımız yapıların minyatürleri (şatolar..vs ). Masal köyü gibi bir alan. Her şeyin minyatürünü bulabileceğiniz çocuklara özel bir oyun merkezi. Böyle bir yerde zaman geçiren çocukların ne kadar geniş hayal güçleri olabileceğini hayal edebiliyor musunuz? İnsan hayal edebildiği her şeyi gerçekleştirebilecek bir güce sahipse gerisini siz hayal edin… böyle bir yerde yetişen, oynayan ve deneyim kazanan muhteşem çocukları ve onların mutlu seslerini duyabiliyor musunuz? Ben duyabiliyorum ve bu gerçekten çok keyifli… ;) (devamı haftaya) Emel Uğur Kırıcı