19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını da geride bıraktık ama gençleri her zaman önde tutmak, elini bırakmamak lazım tabi. Yaşanan bu zor zamanlarda 15-30 yaş aralığındaki gençlerimiz de oldukça zor bir süreçten geçiyor. Tarih boyunca elbette çok zor zamanlar yaşandı, savaşlar, kıtlık, yokluk… Ancak bu sefer yaşanan süreç hepsinden çok farklı… Dışarıda somut bir savaş yok belki ama insanların içinde ciddi bir kaos ve savaş var. Bu süreci herkes kişisel olarak aşmak durumunda. Olgun yaşlardaki kişiler daha farklı bir yaklaşım içinde olup daha sabırlı olurken gençler biraz daha agresif, asi ya da huzursuz olabiliyor. Bu noktada gençlerimize en azından psikolojik olarak destek olma zorunluluğu doğuyor. Çok sıra dışı bir dönem yaşıyoruz ve algılamak gerçekten zor. Biz büyükler olarak bile zorlanıyoruz, ki gençlerin kafalar bir dünya bu dönemde. Biraz umut dağıtmak güzel olur diye düşünüyorum.
Gençlik… Değerli, enerjik ama bir o kadar da zorlayıcı bir dönem… En azından benim kişisel tarihimde öyle olmuştu. 18-30 yaşları arasında kafam karmakarışıktı. Olayları, kişileri anlamlandıramıyordum, hislerimi tam olarak analiz edemiyor ve içimdeki sesi de net bir şekilde duyamıyordum. Bütün bunları halletmek beni gerçekten çok fazla yormuştu, ki normal ve keyifli senelerde (2000-2012) gençlik yaşamış biriyim ben. Dönem güzeldi ama ben güzel bir ruh haline erişememiştim : ) Kendimi, dünyayı, insanları ve hayatı anlayabilmem baya zaman aldı yani. Yine de kendimi şanslı hissediyorum çünkü 30 yaş itibariyle durulmaya, sakinlemeye, anlamaya başlayanlardanım. 30 yaşta 40 yaş gibi bir evre sanırım. O sınırı geçtiğinizde bir şeyler değişiyor hem içinizde hem de dışınızda. 40 yaş evresini de 1 sene içinde yaşayacağım ve sabırsızlıkla beklediğim bir yaş. Bakalım bana nasıl bir farkındalık katacak?!
Şimdi sakinlemiş ve hayata güvenmeyi öğrenmiş bir ruh olarak gençleri gözlemliyorum. Akıllılar, farkındalıkları ve kapasiteleri oldukça yüksek ama hayata güvenmek noktasında farklılar. Bazen neyi nasıl anlamlandıracaklarını bilemiyorlar. Bilememek onları biraz asileştiriyor, sisteme karşı daha öfkeli hale getiriyor. En çok geleceğe güvensizler, hayalleri elbette var ama yapabileceklerine dair umutları çok yok sanki… Türkiye de yaşamak elbette zor, Türk gençleri de geleceğe güvensizler bu senelerde. Pandemi de bu süreci daha da zorlaştırdı. Okula gidemiyorlar, gezemiyorlar, sosyalleşemiyorlar… Her şeyden mahrum bir gençlik var şu an. Gerçekten üzücü… Onca kafa karışıklığı, kendini bulma işlerinin arasına bir de bu pandemi sürecinin girmesi geleceğe dair bütün hayalleri daha da umutsuzluğa sürükledi. Öte yandan şöyle de bir durum var. Bu dönemde dünyaya gelmeyi seçen ruhlar mutlaka güçlü ve çok cesur ruhlardır. Süreci bilerek bu ortama gelebilmek ancak cesur ruhlara has bir durum. Umut verici olan da onların cesur ruhlara sahip olmaları : ) Ben gençlere ve taşıdıkları asil kana, cesur ruhlarına ve potansiyellerine sonuna kadar güveniyorum. Bu süreci en sağlıklı şekilde aşıp yeni dünyayı kuracak kişiler onlar… Övgüye layıklar… Bizde onların büyükleri olarak onlara umut aşılayıp önlerini açacak olanlarız.
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen kendin olmak, kendi potansiyelini keşfetmek ve önce kendine sonra da dünyaya faydalı olmaktır… Sizler özel ve cesur ruhlarsınız, ihtiyacınız olan her şey içinizde, kanınızda, genlerinizde… Tek yapmanız gereken keşfetmek ve yola devam etmektir… Ne mutlu TÜRKÜM diyene, Türk gibi hissedene ve Türk gibi davranabilen cesur, asil ruhlara…
Sevgiyle, umutla… ; ) Emel Uğur Kırıcı
Gençlik… Değerli, enerjik ama bir o kadar da zorlayıcı bir dönem… En azından benim kişisel tarihimde öyle olmuştu. 18-30 yaşları arasında kafam karmakarışıktı. Olayları, kişileri anlamlandıramıyordum, hislerimi tam olarak analiz edemiyor ve içimdeki sesi de net bir şekilde duyamıyordum. Bütün bunları halletmek beni gerçekten çok fazla yormuştu, ki normal ve keyifli senelerde (2000-2012) gençlik yaşamış biriyim ben. Dönem güzeldi ama ben güzel bir ruh haline erişememiştim : ) Kendimi, dünyayı, insanları ve hayatı anlayabilmem baya zaman aldı yani. Yine de kendimi şanslı hissediyorum çünkü 30 yaş itibariyle durulmaya, sakinlemeye, anlamaya başlayanlardanım. 30 yaşta 40 yaş gibi bir evre sanırım. O sınırı geçtiğinizde bir şeyler değişiyor hem içinizde hem de dışınızda. 40 yaş evresini de 1 sene içinde yaşayacağım ve sabırsızlıkla beklediğim bir yaş. Bakalım bana nasıl bir farkındalık katacak?!
Şimdi sakinlemiş ve hayata güvenmeyi öğrenmiş bir ruh olarak gençleri gözlemliyorum. Akıllılar, farkındalıkları ve kapasiteleri oldukça yüksek ama hayata güvenmek noktasında farklılar. Bazen neyi nasıl anlamlandıracaklarını bilemiyorlar. Bilememek onları biraz asileştiriyor, sisteme karşı daha öfkeli hale getiriyor. En çok geleceğe güvensizler, hayalleri elbette var ama yapabileceklerine dair umutları çok yok sanki… Türkiye de yaşamak elbette zor, Türk gençleri de geleceğe güvensizler bu senelerde. Pandemi de bu süreci daha da zorlaştırdı. Okula gidemiyorlar, gezemiyorlar, sosyalleşemiyorlar… Her şeyden mahrum bir gençlik var şu an. Gerçekten üzücü… Onca kafa karışıklığı, kendini bulma işlerinin arasına bir de bu pandemi sürecinin girmesi geleceğe dair bütün hayalleri daha da umutsuzluğa sürükledi. Öte yandan şöyle de bir durum var. Bu dönemde dünyaya gelmeyi seçen ruhlar mutlaka güçlü ve çok cesur ruhlardır. Süreci bilerek bu ortama gelebilmek ancak cesur ruhlara has bir durum. Umut verici olan da onların cesur ruhlara sahip olmaları : ) Ben gençlere ve taşıdıkları asil kana, cesur ruhlarına ve potansiyellerine sonuna kadar güveniyorum. Bu süreci en sağlıklı şekilde aşıp yeni dünyayı kuracak kişiler onlar… Övgüye layıklar… Bizde onların büyükleri olarak onlara umut aşılayıp önlerini açacak olanlarız.
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen kendin olmak, kendi potansiyelini keşfetmek ve önce kendine sonra da dünyaya faydalı olmaktır… Sizler özel ve cesur ruhlarsınız, ihtiyacınız olan her şey içinizde, kanınızda, genlerinizde… Tek yapmanız gereken keşfetmek ve yola devam etmektir… Ne mutlu TÜRKÜM diyene, Türk gibi hissedene ve Türk gibi davranabilen cesur, asil ruhlara…
Sevgiyle, umutla… ; ) Emel Uğur Kırıcı