Sınırları, millet olarak kendimiz çiziyoruz aslında. Kara parçası olan sınır değil çizdiğimiz. Bağımsızlığı sağlayacak her şey sınırımız değil mi? Şu dönem de raflara kalkmış durumda. En çokta üretim. Üçüncü dünya ülkelerinin yaşadığı benzer sorunların sonuçlarını komşu ülkelerimizde görüyoruz. Nasıl oldu da bu kadar acıyı yaşamak zorunda kaldılar? Ders çıkaracağımız, insanlık dramı yaşanmıyor mu? Ekonomik bağımsızlığın kazanılması en büyük özgürlük şu dünya düzeninde. Ülke olarak ne kadar özgürüz? Tarımda kendi kendine yetebilecek güce sahipken, topraklarımızı ekip dikmek zarara uğratıyor çiftçilerimizi. Bu sefer ithalat yapmak daha karlı gibi geliyor, herhalde. Domates üreticisini desteklemek yerine, maden şirketleri desteklenmiyor mu? Desteklenenler daha da zenginleşiyor. Halk fakir kalmaya mahkum ediliyor. Kaz Dağları’ nı gözümüze soka soka mahvettiler. Rant uğruna değdi mi? Eski haline dönen bir maden sahası gördünüz mü? Elbet kesilen çam ağaçları da hesap soracak. Yıllar sonra bozulan toprak yapısı, sel, çöken topraklar, kuraklık... Geyikleri ihaleye çıkar, ormanı kes, zeytinleri yok et, koyları yağmala... Bu doğa düşmanlığını neyle açıklayalım? Doğa doğaya aittir. Bize verdiklerine karşılık bize düşen doğaya saygılı olmaktır. Yatacak bir avuç toprak ve altında gölgelenecek ağaç bulamayacağız.
Dünya doğayı korumak için mücadele ederken bizler neden doğayla savaşıyoruz?
Maden biter, zeytin her yıl ürün verir. Zeytin; barıştır, tarihtir, mitolojidir, bolluktur, ölümsüzlüktür. Petrole sahip olduğunuzda devletlere hükmedersiniz. Gıdaya sahip olduğunuzda insanlığa hükmedersiniz.
Gıda kıtlığına doğru ilerlediğimiz bir zamanda zeytin ağaçlarından kirli ellerinizi çekin!
Yıllık bazda TÜİK enflasyonu %54,44 olarak açıkladı. İşsiz olanlar işsizim demeye utanırken, sekiz yerden maaş alanlar: "Kimse gelirimi sorgulayamaz." diyebiliyor. Vatandaş sıkıntı çekiyorsa bizleri yönetenlerinde sıkıntı çekmesi gerekmiyor mu?
Particilik gelirleri var birde. Vasıfsız birinin hakkı olarak görüldüğü gelir. Sosyal olan yardımların çokta sosyal olmaması. A partisini desteklerken kazanılan gelir, B partisi devreye girdiğinde kazanılmaz. Maalesef herkes bunu böyle kabul etmiş.
Yılda bir kez de kadınların gücü vurgulanıyor. Halbuki her gün altı çizilesi şeyler yapıyor kadınlar. Her gün kadınları destekleyen reklamlar olmalı. Cinsiyetin bir ayrım yaratmadığı günleri yaşamalıyız. Cinsiyet ne övünülecek bir şey olmalı ne de başa bela açacak bir unsur. Özel hayattaki yönelimler insanların dikkatini çekmemeli ve ayırt edici özellik olmamalı. Bir insan, sadece bir insandır. Herkesi olduğu gibi birey olarak kabul etmeliyiz.
Şiddetin, cinayetin, tacizin, tecavüzün zirve yaptığı son dönemlerde kutlamak ne kadar mümkün olabilirse... Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun! Tek bir gün değil, her gün Kadınların değer gördüğü, hatırlandığı günler olsun!
İyi haftalar.
YAZARLAR
Yayınlanma: 07 Mart 2022 - 09:14
Zeytin ağacı gölgesinde
Sınırları, millet olarak kendimiz çiziyoruz aslında
YAZARLAR
07 Mart 2022 - 09:14
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir