İstanbul'un önemli simgelerinden olan Bomonti Bira Fabrikası, Türkiye'nin ilk modern bira fabrikası olarak 1890 yılında kuruldu.İsviçreli Adolf ve Walter Bomonti kardeşlerin üretim imtiyazı alarak kurdukları Bomonti Bira Fabrikası'na 1930'lardaki milleştirme süreciyle 1938'e kadar üretim izni verildi.Bu sırada semt, Bomonti'den sonra açılan bir çikolata fabrikası ve bir buz fabrikasıyla birlikte bir sanayileşme dönemine girdi.1928'de Meşrubat İnhisarı kurularak ihaleye çıkarılır ve verilen izin bitmeden önce bir yıl Polonyalı bir şirketin yönetimine giren fabrika daha sonra İçi Tekeli Türk AŞ'ye veridi. Bomonti artık "tekel" olarak anılmaya başladı.Tekel'e geçişinin ardından Pilsener ve "Türk Birası" adı altında üretime devam edildi.Bomonti Bira Fabrikası ana binasına zaman içinde yeni üniteler eklendi. Eklenen bu ünitelerle fabrika 40 dönümlük bir arazi üzerinde yer almaktadır. Bomonti, İstanbul'un bir semtine adını vermekle kalmayarak açtığı bira bahçeleriyle de bir geleneği başlatan marka olarak tarihe geçen fabrika,1930'lu yıllarda İstanbulluların hizmetine açılan Bomonti Bira Bahçesi ile bu hizmeti 1950'li yıllara kadar sürdürdü.Fabrika ise Tekel şartlarının yumuşatılmasının ardından 1967'de İzmir'de 1969'da İstanbul'da Cumhuriyet döneminin ilk özel bira fabrikaları kurulunca pazar payını yitirmeye başladı. Bomonti adının kullanılmasının kaldırılmasından sonra, uzun yıllar "Tekel Birası" adı altında üretimini sürdüren fabrika 1976 yılında 37 milyon litre üretime ulaşırken, 1991 yılında üretim durduruldu ve fabrika boşaltıldı. İstanbul'un bir semtine adını veren, 1998 yılında da "korunması gereken kültür varlığı" statüsüne alınarak tescil edilen tarihi Bomonti Bira Fabrikası'nın "Eski Malt Binası", "Eski Silo", "Eski Arpa Temizleme Binası" ve "Eski Kazan Dairesi" binaları İstanbul 2 No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'na tahsis edildi.Semtte tarihinin izlerini gösteren Arpa Suyu Sokağı ve Birahane Sokağı gibi sokak isimleri hâlâ duruyor. Azınlıkların yoğunlukta yaşadığı semtlerin başında gelen Bomonti'de Lourdes Kilisesi, Gürcü Kilisesi, Surp Vartanas Ermeni Kilisesi, Rum kilisesi ve mezarlıklar var.Semt sakinleri için bira fabrikası ve bira bahçesi nostaljik bir öneme sahip.

Bira fabrikalarının Diyanet'e tahsis edilmesiyle ilgili kararı bir dergiye röportaj veren Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nden Mücella Yapıcı ise söze fabrikanın tarihini anlatarak başlamış ve şunları söylemiş;
"Bomonti Bira Fabrikası Türkiye'deki çok önemli endüstriyel miraslardan biri ve bütün çevresiyle birlikte kullanılışıyla da çok önemli bir endüstri mirasıydı. Bomonti Bira Fabrikası'nın bahçesi, Bira Bahçesi de denirdi, orda çalışan işçi sınıfıyla İstanbul halkının buluştuğu, birlikte bira içtiği topluma açık bir endüstri mirasıydı. Ne yazık ki 2007 yılında çok korkunç bir şekilde ihaleye çıkarıldı ve oraya maalesef Hilton Oteli yapıldı. Hala bunun davasıyla uğraşıyoruz.
"Yıkılması için defalarca kurula getirilmiş"
Orada bir sürü bina yıkıldı. Sadece endüstri mirasının bir izi olarak, geleceğe bir iz bırakma adına Birahane Sokak'ta iki taraftaki binalar kaldı. Bir tanesini bir kültür endüstrisine dönüştürdüler, onun da tartışılır yanı var, ama binalar yıkılmadan Bomontiada yapıldı. Şimdi o yolun karşısında bira fabrikası ve malt depoları gibi büyük binalar var.Bir rekonstrüksiyon projesi yapılacak. Bu binalar yıkılarak her katta kocaman mescitlerin olduğu, sergi salonları olan, altta 3-4 kat otoparkı olan bir proje onaylanmış.Yıkılması için defalarca kurula getirildi ancak kurul hiçbir zaman bu binaların yıkımına izin vermedi. Bu sefer Maliye'den Diyanet'e tahsis edildiği söyleniyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilen Bomonti Bira Fabrikası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ruhsatıyla yıkılmaya başlandı. Atıl halindeki binasında yangın meydana gelen fabrikanın yıkım çalışmalarına başlandı. Yıkım sonrası içerisinde mescit, yurt ve otopark olacak dini kültür merkezinin yapımının başlanması bekleniyor.
Forumlarda, bölgede cami olmadığını dile getirmiş insanlar “Bahsedilen bölgede öğrencilik yaptım. Yer üstünde hiç cami yok. Apartman altlarında mescitler var. Bir cuma vakti ezanı duyuyordum ancak camiyi bulamadım. Güzel bir cami yapılırsa güzel olur. Karşısında Mimar Sinan Üniversitesi var. Öğrenciler için ihtiyaçtı” diyor.
Bir kişi de “Abdulhamit Han’ın kurduğu Bira fabrikası yıkılıyor.Tarihe saygı hiç kalmamış yazık çok yazık!” diyor.
Düşünceler ve eleştiriler bu yönde değerli okurlar. Türkiye’de son iki yıldır olan şeylere şaşıramadığımız gibi sadece üzülmekle yetiniyoruz. Bakalım, bir tarihi yıkarken belki yeni bir tarih dikerler.

Bira fabrikalarının Diyanet'e tahsis edilmesiyle ilgili kararı bir dergiye röportaj veren Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nden Mücella Yapıcı ise söze fabrikanın tarihini anlatarak başlamış ve şunları söylemiş;
"Bomonti Bira Fabrikası Türkiye'deki çok önemli endüstriyel miraslardan biri ve bütün çevresiyle birlikte kullanılışıyla da çok önemli bir endüstri mirasıydı. Bomonti Bira Fabrikası'nın bahçesi, Bira Bahçesi de denirdi, orda çalışan işçi sınıfıyla İstanbul halkının buluştuğu, birlikte bira içtiği topluma açık bir endüstri mirasıydı. Ne yazık ki 2007 yılında çok korkunç bir şekilde ihaleye çıkarıldı ve oraya maalesef Hilton Oteli yapıldı. Hala bunun davasıyla uğraşıyoruz.
"Yıkılması için defalarca kurula getirilmiş"
Orada bir sürü bina yıkıldı. Sadece endüstri mirasının bir izi olarak, geleceğe bir iz bırakma adına Birahane Sokak'ta iki taraftaki binalar kaldı. Bir tanesini bir kültür endüstrisine dönüştürdüler, onun da tartışılır yanı var, ama binalar yıkılmadan Bomontiada yapıldı. Şimdi o yolun karşısında bira fabrikası ve malt depoları gibi büyük binalar var.Bir rekonstrüksiyon projesi yapılacak. Bu binalar yıkılarak her katta kocaman mescitlerin olduğu, sergi salonları olan, altta 3-4 kat otoparkı olan bir proje onaylanmış.Yıkılması için defalarca kurula getirildi ancak kurul hiçbir zaman bu binaların yıkımına izin vermedi. Bu sefer Maliye'den Diyanet'e tahsis edildiği söyleniyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilen Bomonti Bira Fabrikası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ruhsatıyla yıkılmaya başlandı. Atıl halindeki binasında yangın meydana gelen fabrikanın yıkım çalışmalarına başlandı. Yıkım sonrası içerisinde mescit, yurt ve otopark olacak dini kültür merkezinin yapımının başlanması bekleniyor.
Forumlarda, bölgede cami olmadığını dile getirmiş insanlar “Bahsedilen bölgede öğrencilik yaptım. Yer üstünde hiç cami yok. Apartman altlarında mescitler var. Bir cuma vakti ezanı duyuyordum ancak camiyi bulamadım. Güzel bir cami yapılırsa güzel olur. Karşısında Mimar Sinan Üniversitesi var. Öğrenciler için ihtiyaçtı” diyor.
Bir kişi de “Abdulhamit Han’ın kurduğu Bira fabrikası yıkılıyor.Tarihe saygı hiç kalmamış yazık çok yazık!” diyor.
Düşünceler ve eleştiriler bu yönde değerli okurlar. Türkiye’de son iki yıldır olan şeylere şaşıramadığımız gibi sadece üzülmekle yetiniyoruz. Bakalım, bir tarihi yıkarken belki yeni bir tarih dikerler.