“Akbelen’de çalışmalar bir an önce durdurulmalı”
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile Akbelen’e giden ve direnişe destek veren Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay bölgedeki izlenimlerini Kalem Gazetesi’ne aktardı.
Mutluay geçtiğimiz günlerde Akbelen Orman direnişine destek vermek ve incelemelerde bulunmak için Muğla’daki Akbelen Ormanı’na gitti. Bölgede 4 yıllık kömür rezervi bulunduğunu belirten Mutluay, 4 yıl için 740 dönüm ormanlık alanın içinde bulunan canlı türleri ile yok edildiğini söyledi. Muğla Milas’a bağlı Akbelen Ormanı’nda vatandaşların ağaçların kesilmemesi için sürdürdüğü mücadele devam ederken, Çanakkale Belediye Başkanı Gökhan, CHP İl Başkanı Doğan Ateş ve Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay bölgeyi ziyaret etti. Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay izlenimlerini gazetemize değerlendirirken şunları söyledi: “Kamuoyunun da gündemini uzun süredir ilgilendiren Akbelen Ormanları'ndaki yoğun ağaç kesimiyle ilgili incelemede bulunmak ve burada direnen köylülere ve diğer sivil toplum örgütü temsilcilerine, aktivistlere destek vermek amacıyla oraya gittik. Sahada incelemelerde bulunduk. Özellikle yetmiş dört hektar, diğer bir ifadeyle 740 dönüm. Büyük bir bölümü kızılçam ağaçlarından oluşan ormanlık alanın tıraşlama bir biçimde kesildiğini ve esnafını tel örgülerle çevrildiğini gördük. Bu alanda iki yüzden fazla bitki türünün yüzden fazla kuş türünün olduğu otuzdan fazla da memeli türünün yaşadığı raporlar da mevcut. Dolayısıyla özel bir alan. Aynı zamanda bu alanın hemen alt kısmında su kaynaklarının bulunduğu bize bildirildi. Bu su kaynakları da bu durumda başta olmak üzere çevre köyler ve Milas ilçesi başta olmak üzere buradaki içme suyu kaynaklarının bu bölgede bulunduğu bizlere bildirildi. Anayasanın yüz altmış dokuzuncu maddesi ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez der. Dolayısıyla yapılan işlemin bir ormanlar açısından, ormanlarımız açısından da ciddi bir zarar verdiğini ve tahrip oluşturduğunu gördük. Aynı zamanda bu bölgenin tarımsal üretimi hakkında da sohbet ettiğimiz, görüştüğümüz köylülerden bilgi aldık. Özellikle yine hepimizin bildiği gibi Türkiye'nin önemli bir değeri olan çam balının ve arıcılığın yapıldığı ve çam balının üretildiği önemli noktalardan birinin olduğunu öğrendik. Aynı zamanda zeytin ve zeytinyağı üretimi açısından da yine önemli bir bölge ve zeytinyağının Avrupa Birliği coğrafi işareti almış olduğunu öğrendik. Buradaki köylülerin arazilerinin kamulaştırma ile birlikte ellerinden alındığını zeytinliklerin, tarlalarının artık kamulaştırıldığını ve çiftçilerin bu alanları terk etmek zorunda kaldıklarını öğrendik. Dolayısı ile çiftçiler istemedikleri halde evlerinden ve topraklarından uzaklaştırıldıklarını gördük. Bu kömür çıkarma işleminde de ilgili firma kömür çıkarma işleminde de dinamit kullandıkları bir bize köylüler tarafından bildirildi. Özellikle dinamit kullanılması halinde de mevcut su kaynaklarının da kaybolma riskiyle karşı karşıya olduğu bildirildi. Oradaki kömür rezervlerini de dört yıl kadar ancak bir rezerv bulundu ve dört yıl sonra da oradan çıkarılacak kömürün olmadığı, dolayısıyla dört yıllık bir kömür ihtiyacı için yaklaşık 740 dönüm ve bunun devamında da yine binlerce dönüm alanın tahrip edildiğini, ormanlık alanın yok edildiğini, üzülerek gördük. Bu çalışmaların bir an önce durdurulması gerektiği kanaatindeyiz. Bizim ilk etapta izlenimlerimiz bu yönde. Bu bölgede tanesi Yatağan Termik Santrali, Yeniköy, diğeri Kemer Kemerköy termik santrali ve yılda üç buçuk milyon ton civarında da kömür yaktıkları söylendi. Üçünün yılda üç milyon ton civarında kömür yaktıkları söylendi. Demek ki 4 yılda yaklaşık 14 milyon ton civarında kömür çıkartılacak. Verilen rakamlardan başka bir sorun da bu bir sağlık araştırmasına göre yılda iki yüz seksen insanın da hava kirliliği nedeniyle yaşamlarını kaybettikleri yani erken ölümlerin yaşandıkları yönünde bir veri var. Dolayısıyla gerek insan sağlığı açısından gerek tarımsal üretim açısından gerekse iklim krizi yaşadığımız bu dönemde ormansızlaşmanın toprak ve su rejimine özellikle yağışlar açısından olumsuz etki yapacağını düşündüğümüzde bu çalışmaların kamu yararı olmadığı düşüncesindeyim.”
Mutluay geçtiğimiz günlerde Akbelen Orman direnişine destek vermek ve incelemelerde bulunmak için Muğla’daki Akbelen Ormanı’na gitti. Bölgede 4 yıllık kömür rezervi bulunduğunu belirten Mutluay, 4 yıl için 740 dönüm ormanlık alanın içinde bulunan canlı türleri ile yok edildiğini söyledi. Muğla Milas’a bağlı Akbelen Ormanı’nda vatandaşların ağaçların kesilmemesi için sürdürdüğü mücadele devam ederken, Çanakkale Belediye Başkanı Gökhan, CHP İl Başkanı Doğan Ateş ve Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay bölgeyi ziyaret etti. Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay izlenimlerini gazetemize değerlendirirken şunları söyledi: “Kamuoyunun da gündemini uzun süredir ilgilendiren Akbelen Ormanları'ndaki yoğun ağaç kesimiyle ilgili incelemede bulunmak ve burada direnen köylülere ve diğer sivil toplum örgütü temsilcilerine, aktivistlere destek vermek amacıyla oraya gittik. Sahada incelemelerde bulunduk. Özellikle yetmiş dört hektar, diğer bir ifadeyle 740 dönüm. Büyük bir bölümü kızılçam ağaçlarından oluşan ormanlık alanın tıraşlama bir biçimde kesildiğini ve esnafını tel örgülerle çevrildiğini gördük. Bu alanda iki yüzden fazla bitki türünün yüzden fazla kuş türünün olduğu otuzdan fazla da memeli türünün yaşadığı raporlar da mevcut. Dolayısıyla özel bir alan. Aynı zamanda bu alanın hemen alt kısmında su kaynaklarının bulunduğu bize bildirildi. Bu su kaynakları da bu durumda başta olmak üzere çevre köyler ve Milas ilçesi başta olmak üzere buradaki içme suyu kaynaklarının bu bölgede bulunduğu bizlere bildirildi. Anayasanın yüz altmış dokuzuncu maddesi ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez der. Dolayısıyla yapılan işlemin bir ormanlar açısından, ormanlarımız açısından da ciddi bir zarar verdiğini ve tahrip oluşturduğunu gördük. Aynı zamanda bu bölgenin tarımsal üretimi hakkında da sohbet ettiğimiz, görüştüğümüz köylülerden bilgi aldık. Özellikle yine hepimizin bildiği gibi Türkiye'nin önemli bir değeri olan çam balının ve arıcılığın yapıldığı ve çam balının üretildiği önemli noktalardan birinin olduğunu öğrendik. Aynı zamanda zeytin ve zeytinyağı üretimi açısından da yine önemli bir bölge ve zeytinyağının Avrupa Birliği coğrafi işareti almış olduğunu öğrendik. Buradaki köylülerin arazilerinin kamulaştırma ile birlikte ellerinden alındığını zeytinliklerin, tarlalarının artık kamulaştırıldığını ve çiftçilerin bu alanları terk etmek zorunda kaldıklarını öğrendik. Dolayısı ile çiftçiler istemedikleri halde evlerinden ve topraklarından uzaklaştırıldıklarını gördük. Bu kömür çıkarma işleminde de ilgili firma kömür çıkarma işleminde de dinamit kullandıkları bir bize köylüler tarafından bildirildi. Özellikle dinamit kullanılması halinde de mevcut su kaynaklarının da kaybolma riskiyle karşı karşıya olduğu bildirildi. Oradaki kömür rezervlerini de dört yıl kadar ancak bir rezerv bulundu ve dört yıl sonra da oradan çıkarılacak kömürün olmadığı, dolayısıyla dört yıllık bir kömür ihtiyacı için yaklaşık 740 dönüm ve bunun devamında da yine binlerce dönüm alanın tahrip edildiğini, ormanlık alanın yok edildiğini, üzülerek gördük. Bu çalışmaların bir an önce durdurulması gerektiği kanaatindeyiz. Bizim ilk etapta izlenimlerimiz bu yönde. Bu bölgede tanesi Yatağan Termik Santrali, Yeniköy, diğeri Kemer Kemerköy termik santrali ve yılda üç buçuk milyon ton civarında da kömür yaktıkları söylendi. Üçünün yılda üç milyon ton civarında kömür yaktıkları söylendi. Demek ki 4 yılda yaklaşık 14 milyon ton civarında kömür çıkartılacak. Verilen rakamlardan başka bir sorun da bu bir sağlık araştırmasına göre yılda iki yüz seksen insanın da hava kirliliği nedeniyle yaşamlarını kaybettikleri yani erken ölümlerin yaşandıkları yönünde bir veri var. Dolayısıyla gerek insan sağlığı açısından gerek tarımsal üretim açısından gerekse iklim krizi yaşadığımız bu dönemde ormansızlaşmanın toprak ve su rejimine özellikle yağışlar açısından olumsuz etki yapacağını düşündüğümüzde bu çalışmaların kamu yararı olmadığı düşüncesindeyim.”