Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Bugün sizlere okuduğum bir kitaptan ilgimi çeken bir konudan bahsetmek istiyorum: duygusal yalnızlık. Duygusal olarak olgunlaşmamış ebeveynlerle bir bağ kuramamak acı verici bir tecrübe iken neden birçok kişi yetişkinlikte sağlıksız ilişkilere kapılır? Beynimizin en ilkel kısımları emniyetin aşinalık içinde yer aldığını bize söylemektedir (Bowlby, 1979). Deneyimlediğimiz durumların çekimine kapılırız çünkü onlarla nasıl başa çıkabileceğimizi biliriz. Ayrıca bir çocuk olarak ebeveynlerimizin sınırlarının farkında olamayız çünkü onları olgunlaşmamış ya da kusurlu olarak görmek korkutucudur. Maalesef, ebeveynlerimizle ilgili bu acı verici gerçeği inkar ettiğimizde benzer zarar verici insanları gelecekteki ilişkilerde tanıyamıyoruz. Bu durumu reddetmek aynı şeyin gelecekte de tekrar yaşanmasına sebep olmaktadır. Sophie’nin hikayesi, bu dinamiği çok güzel resmetmektedir.
Sophie, bir hemşire olarak iyi bir işe ve uzun süren bir ilişkiye sahip olduğu için kendini şanslı hissediyordu çünkü Jerry ile beş yıldır flört ediyordu. Jerry ile artık evlenmek istediğinde sevgilisinin duygusal yakınlıktan kaçtığını fark etti ve ne yapacağına karar verebilmek için terapiye ihtiyaç duydu çünkü Jerry’i seviyordu ama onunla evlenemeyecek gibiydi bu durumdan mutsuzdu ve bunun için de suçlu hissediyordu. Sahiden Sophie çok mu şey istiyordu? Bir gün Jerry Sophie’yi ilk kez buluştukları restoranda yemeğe çıkardı. Jerry’nin kendisine evlenme teklifi edeceğinden neredeyse emin olan Sophie, Jerry’nin masanın üzerine bir kadife kutu koymasıyla bundan iyice emin olmuştu. Fakat Sophie kutuyu açtığında yüzük yoktu, üzerinde soru işareti olan bir kağıt vardı. Sophie anlamamıştı. Bu bir evlenme teklifi miydi? Bunu Jerry’e sorduğunda sadece bir şaka olduğunu söyledi. Buna üzülen Sophie hemen annesini aradı, durumu anlattı. Annesinin tepkisi de Jerry’le aynıydı. Sadece komik bir şaka… “Zaten kendi kendime baktığım için tek başıma yola devam edebilir ve hızlı olarak büyümenin avantajlarından yararlanabilirim” Duygusal yalnızlık öylesine acı verici bir şey ki bu duyguyu deneyimleyen bir çocuk ailesiyle bir bağ kurmak için gerekli olan her şeyi yapacaktır. Bu çocuklar başkalarının gereksinimlerine öncelik vermeyi bir ilişkiye kabul edilmenin bedeli olarak öğrenebilir. Başka kişilerin kendilerine destek olmasını veya ilgi göstermesini beklemek yerine, onlar bu kişilere yardım etme rolünü üstlenebilir ve herkesi kendi duygusal gereksinimlerinin az olduğuna ikna edebilir. Maalesef, böyle bir durum daha büyük bir yalnızlığa neden olur, çünkü en derin ihtiyaçlarınızı örtbas etmeye çalışmak diğer kişilerle gerçek ilişkiler kurmanızı engeller. Yeterli ebeveyn desteğinin olmaması ya da ilişki kurulamamasından dolayı duygusal bağdan yoksun birçok çocuk, çocukluklarını geride bırakmaya isteklidir. Bu çocuklar en iyi çözümün, hızlı bir şekilde büyümek ve kendilerine yetebilir hale gelmek olduğunu düşünür. Kendi yaşlarının ötesinde yetkin bir hale gelirken temelde yalnızlık yaşarlar. Genellikle prematüre olarak yetişkinliğe geçerler, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde işe başlarlar, cinsel yönden aktif olurlar, erkenden evlenir ya da vatani görevlerini yerine getirirler. Onlardan “Zaten kendi kendime baktığım için tek başıma yola devam edebilir ve hızlı olarak büyümenin avantajlarından yararlanabilirim.” Şeklinde cümleler duyarsınız. Onlar yetişkin olmayı dört gözle beklerler çünkü yetişkinliğin özgürlük ve aidiyet imkanı sunduğuna inanırlar. Ne yazık ki evden ayrılmak için acele ettiklerinde yanlış bir kişiyle evlenebilir, sömürüye tolerans gösterebilir ve verdiğinden daha fazlasını isteyen bir işte çalışmaya devam edebilirler. İlişkilerinde genellikle duygusal yalnızlığa razı olurlar çünkü eski ev hayatlarında olduğu gibi bu durum onlara normal gelir. Evet belki her mutsuz sonlanan ilişkimizin müsebbibi olgunlaşmamış ebeveynlerimizin davranışları değil ama kitapta da dediği gibi bunu fark etmemek veya reddetmek bizi bu durumdan koruyamaz. Aksine tekrar etmesine sebep olabilir ve bu bizi daha da üzer. Sevgiyle kalın… ** Yukarıda bahsettiğim kitabın ismi: Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları Dr. Lindsay C. Gibson
Sophie, bir hemşire olarak iyi bir işe ve uzun süren bir ilişkiye sahip olduğu için kendini şanslı hissediyordu çünkü Jerry ile beş yıldır flört ediyordu. Jerry ile artık evlenmek istediğinde sevgilisinin duygusal yakınlıktan kaçtığını fark etti ve ne yapacağına karar verebilmek için terapiye ihtiyaç duydu çünkü Jerry’i seviyordu ama onunla evlenemeyecek gibiydi bu durumdan mutsuzdu ve bunun için de suçlu hissediyordu. Sahiden Sophie çok mu şey istiyordu? Bir gün Jerry Sophie’yi ilk kez buluştukları restoranda yemeğe çıkardı. Jerry’nin kendisine evlenme teklifi edeceğinden neredeyse emin olan Sophie, Jerry’nin masanın üzerine bir kadife kutu koymasıyla bundan iyice emin olmuştu. Fakat Sophie kutuyu açtığında yüzük yoktu, üzerinde soru işareti olan bir kağıt vardı. Sophie anlamamıştı. Bu bir evlenme teklifi miydi? Bunu Jerry’e sorduğunda sadece bir şaka olduğunu söyledi. Buna üzülen Sophie hemen annesini aradı, durumu anlattı. Annesinin tepkisi de Jerry’le aynıydı. Sadece komik bir şaka… “Zaten kendi kendime baktığım için tek başıma yola devam edebilir ve hızlı olarak büyümenin avantajlarından yararlanabilirim” Duygusal yalnızlık öylesine acı verici bir şey ki bu duyguyu deneyimleyen bir çocuk ailesiyle bir bağ kurmak için gerekli olan her şeyi yapacaktır. Bu çocuklar başkalarının gereksinimlerine öncelik vermeyi bir ilişkiye kabul edilmenin bedeli olarak öğrenebilir. Başka kişilerin kendilerine destek olmasını veya ilgi göstermesini beklemek yerine, onlar bu kişilere yardım etme rolünü üstlenebilir ve herkesi kendi duygusal gereksinimlerinin az olduğuna ikna edebilir. Maalesef, böyle bir durum daha büyük bir yalnızlığa neden olur, çünkü en derin ihtiyaçlarınızı örtbas etmeye çalışmak diğer kişilerle gerçek ilişkiler kurmanızı engeller. Yeterli ebeveyn desteğinin olmaması ya da ilişki kurulamamasından dolayı duygusal bağdan yoksun birçok çocuk, çocukluklarını geride bırakmaya isteklidir. Bu çocuklar en iyi çözümün, hızlı bir şekilde büyümek ve kendilerine yetebilir hale gelmek olduğunu düşünür. Kendi yaşlarının ötesinde yetkin bir hale gelirken temelde yalnızlık yaşarlar. Genellikle prematüre olarak yetişkinliğe geçerler, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde işe başlarlar, cinsel yönden aktif olurlar, erkenden evlenir ya da vatani görevlerini yerine getirirler. Onlardan “Zaten kendi kendime baktığım için tek başıma yola devam edebilir ve hızlı olarak büyümenin avantajlarından yararlanabilirim.” Şeklinde cümleler duyarsınız. Onlar yetişkin olmayı dört gözle beklerler çünkü yetişkinliğin özgürlük ve aidiyet imkanı sunduğuna inanırlar. Ne yazık ki evden ayrılmak için acele ettiklerinde yanlış bir kişiyle evlenebilir, sömürüye tolerans gösterebilir ve verdiğinden daha fazlasını isteyen bir işte çalışmaya devam edebilirler. İlişkilerinde genellikle duygusal yalnızlığa razı olurlar çünkü eski ev hayatlarında olduğu gibi bu durum onlara normal gelir. Evet belki her mutsuz sonlanan ilişkimizin müsebbibi olgunlaşmamış ebeveynlerimizin davranışları değil ama kitapta da dediği gibi bunu fark etmemek veya reddetmek bizi bu durumdan koruyamaz. Aksine tekrar etmesine sebep olabilir ve bu bizi daha da üzer. Sevgiyle kalın… ** Yukarıda bahsettiğim kitabın ismi: Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları Dr. Lindsay C. Gibson