Dün Ertol (Akışık) abi uğradı gazeteye Türkan.
Gülmekten öldürdü bizi..
Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim.
İki-üç kilo pirzola yemiş gibi olduk sanki…
Sana da anlatıyım sen de gül bari.
Hem sana da Cumartesi tebessümü olsun…
Ertol abi de kim mi?..
Gazeteci.
Bir dönemin acar muhabirlerinden..
Gazete sahipliği yapmışlığı da var..
Ben o yıllardan tanırım..
Fırtına gibi estiği zamanlardan..
Üstü çizilmiş insanların bol olduğu canım memlekette, altı çizilmiş bir isimdir Ertol Akışık… Kendine özgü bir tavra, bir usluba sahiptir.. Çanakkale basınında ve siyasetinde iz bırakmış isimleri saymaya kalksak, ilk 3’e ‘kafadan’girer.. Bu işin eğer varsa bir sırrı; o sır da onun duruşunda gizli.. Açılmaz denen kapıları açan adam; ne babadan kalma huylarını eskitir, ne inandığı doğruları.. Rakının ve eriğin hakkını verir, tuzun ve ekmeğin hatırını bilir… Esaslı bir adamdır yani… Ertol abi, bir anısını anlattı… Bir haberin öyküsünü.. O haberden aldığı ödülün hikayesini yani.. Türkan.. Konu Biga’nın Kozçeşme köyünde geçiyor. Bizim ilk gençlik yıllarımız, 1984 yılı Köyün sığırtmacı Ahmet adında bir adam.. Akşam üzeri yorgun argın döndüğü köy kahvesinde “Zarttt” diye yellenir… Bütün hikaye böyle başlar Türkan.. Bilmez ki garibanım Ahmet..
Aylarca sürecek bir eyleme imza attığını..
Belediye zabıtasının da bu eyleme tüy dikeceğini…
O zamanın parasıyla 40 lira ceza yazar belediye zabıtası..
Ertol abinin haber yapmasıyla konu Türkiye gündemine taşınır..
Gazetelerin birinci sayfasından çarşaf çarşaf yayınlanır..
Köşe yazanları da, ‘osurmak suç mudur, değil midir’ üzerine kafa yorar…
Çanakkale Barosu da devreye girer,
cezanın iptali için konu yargıya taşınır…
Ertol abi,konun her aşamasını adım adım izler,
Anadolu Ajansı aracılığı ile gazetelere taşır…
Dava konusu osuruk, Tükiye’de hızını alamaz,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yolunu tutar…
Hoppp Ertol abi de uçağa atladığı gibi Avrupa’ya..
Hemi de Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün masrafları üstlenmesi karşılığında Belçika’ya..
Sonra..
Sonra ne mi olmuş?.
Ertol abi, bir hafta boyuncu yemiş, içmiş, gezmiş..
Peki ben bunu sana niye anlattım?.
Tebessüm olsun diye…
Olmadı mı?.
Belki biraz da olsun patrona da dokunsun diye…
Elalemde ne patronlar var..
Osruktan bir habere, bir haftalık Avrupa tatilini ödül diye veriyor…
Biz yırtınsak, gümbür gümbür ses getirsek nafile…
Ödül yerine ceza alırız..
O halde
Hadi bir de gökten üç elma düşsün, Türkan..
Çaresi olmayan şeyler düşünülmeye değmez, ne olmuşsa olmuştur diyebilenlerin başına...
Gülmekten öldürdü bizi..
Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim.
İki-üç kilo pirzola yemiş gibi olduk sanki…
Sana da anlatıyım sen de gül bari.
Hem sana da Cumartesi tebessümü olsun…
Ertol abi de kim mi?..
Gazeteci.
Bir dönemin acar muhabirlerinden..
Gazete sahipliği yapmışlığı da var..
Ben o yıllardan tanırım..
Fırtına gibi estiği zamanlardan..
Üstü çizilmiş insanların bol olduğu canım memlekette, altı çizilmiş bir isimdir Ertol Akışık… Kendine özgü bir tavra, bir usluba sahiptir.. Çanakkale basınında ve siyasetinde iz bırakmış isimleri saymaya kalksak, ilk 3’e ‘kafadan’girer.. Bu işin eğer varsa bir sırrı; o sır da onun duruşunda gizli.. Açılmaz denen kapıları açan adam; ne babadan kalma huylarını eskitir, ne inandığı doğruları.. Rakının ve eriğin hakkını verir, tuzun ve ekmeğin hatırını bilir… Esaslı bir adamdır yani… Ertol abi, bir anısını anlattı… Bir haberin öyküsünü.. O haberden aldığı ödülün hikayesini yani.. Türkan.. Konu Biga’nın Kozçeşme köyünde geçiyor. Bizim ilk gençlik yıllarımız, 1984 yılı Köyün sığırtmacı Ahmet adında bir adam.. Akşam üzeri yorgun argın döndüğü köy kahvesinde “Zarttt” diye yellenir… Bütün hikaye böyle başlar Türkan.. Bilmez ki garibanım Ahmet..
Aylarca sürecek bir eyleme imza attığını..
Belediye zabıtasının da bu eyleme tüy dikeceğini…
O zamanın parasıyla 40 lira ceza yazar belediye zabıtası..
Ertol abinin haber yapmasıyla konu Türkiye gündemine taşınır..
Gazetelerin birinci sayfasından çarşaf çarşaf yayınlanır..
Köşe yazanları da, ‘osurmak suç mudur, değil midir’ üzerine kafa yorar…
Çanakkale Barosu da devreye girer,
cezanın iptali için konu yargıya taşınır…
Ertol abi,konun her aşamasını adım adım izler,
Anadolu Ajansı aracılığı ile gazetelere taşır…
Dava konusu osuruk, Tükiye’de hızını alamaz,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yolunu tutar…
Hoppp Ertol abi de uçağa atladığı gibi Avrupa’ya..
Hemi de Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün masrafları üstlenmesi karşılığında Belçika’ya..
Sonra..
Sonra ne mi olmuş?.
Ertol abi, bir hafta boyuncu yemiş, içmiş, gezmiş..
Peki ben bunu sana niye anlattım?.
Tebessüm olsun diye…
Olmadı mı?.
Belki biraz da olsun patrona da dokunsun diye…
Elalemde ne patronlar var..
Osruktan bir habere, bir haftalık Avrupa tatilini ödül diye veriyor…
Biz yırtınsak, gümbür gümbür ses getirsek nafile…
Ödül yerine ceza alırız..
O halde
Hadi bir de gökten üç elma düşsün, Türkan..
Çaresi olmayan şeyler düşünülmeye değmez, ne olmuşsa olmuştur diyebilenlerin başına...