TDK’ya göre kısaca algı, bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma (idrak) olarak açıklanıyor. Başka kaynaklara göre algı, insanların yaşantılarını şekillendiren en temel faaliyet çevresindeki birtakım uyaranlara verdikleri tepkilerdir. Gündelik yaşantımızda milyonlarca uyaranla karşılaşır, bunları bazı süreçlerden geçirerek değerlendirir, onlara bir anlam yükler ve bu uyarıcılara karşı yorum tepki geliştiririz. Yaşantımızın her anında karşımıza çıkan bu durum bizi algı kavramı ile karşı karşıya getirmektedir. İnsanların yaşantıları boyunca çok kez çeşitli uyaranlarla karşılaşmaları durumu görme, işitme, tatma, dokunma, koklama olarak sıralanabilecek beş duyu organı aracılığıyla farklı tür ve özellikteki duyusal verilerin alınması şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Başka bir kaynağa göre algı, psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Beynin algısal sistemleri, insanların çevrelerindeki dünyayı, duyusal bilgileri eksik ya da değişken olsa bile, kararlı görmesini sağlıyor. İnsan ve hayvan beyinleri farklı bölgeleri farklı duyu bilgilerini işleyecek şekilde kısımlı bir yapıya sahiptir. AMERİKA’NIN ALGI YÖNETİMİ
Algı yönetimini Amerika savunma departmanı şöyle tanımlıyor; “İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını, etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgileri ve göstergeleri inkar etme eylemidir. Algı, 'bireyler tarafından hisleri sayesinde edindikleri bilgileri anlamak ve içinde bulundukları dünyaya düzen vermek için, seçme, organize etme ve yorumlama işlemidir' biçiminde tanımlanmıştır. Başkalarının izlenimi ya da algılarını kontrol etme teşebbüsüdür. Hedefler, algılayanın onlardan fazla gücü olduğu durumlarda, etkilemek için etkileme taktikleri kullanırlar. Bazı izlenim yönetimi taktikleri, hedef algı ve algılayan arasındaki davranışsal esleşme, kendini destekleme, durumsal normlara uymak, diğerlerini takdir etmek ya da tutarlı olmaktır.” ABD’nin algı yöntemini daha çok askeri harekâtlarda kullandığı biliniyor. Önce, küresel tehdit içerdiği var sayılan görüşler ortaya atılıyor bu bir süre tartışıldıktan sonra operasyonlar için zemin hazırlanmış oluyor.
***
Ülkemizde yetkili kurum ve kuruluşlar ve siyasi liderler tarafından ‘algı yönetimi’ sıklıkla kullanılıyor. Anlamaya ve araştırmaya kafa yormayı bırakan kişiler hangi algı dayatılıyorsa yanlışta olsa onu içinde gerçeğe dönüştürerek inanmaya başlıyor. Mesela resmi bir kurum, enflasyon ve işsizlik rakamlarını açıklıyor..ama bunu hangi verilere baz olarak açıkladığını kimse sorgulamıyor ve araştırmıyor. Gerçek rakamların daha farklı olduğunu birçok kişi biliyor ama araştırmıyor araştırsa da hiçbir şey değişmiyor. Bu kurumun verileri doğrultusunda ekonomik düzenlemeler yapılıyor. Yalan resmileşiyor ve bir süre sonra bunu herkes kabul etmek zorunda kalıyor.
Bazı algıların oluşturulmasında medya birinci derecede kullanılıyor. Önce yetkili bir ağızdan ortaya bir görüş atılıyor. Bu gazetelerde birkaç gün yazılırken, televizyonlarda yayınlanan programlarda haftalarca konuşuluyor. Algı oluşturulduktan sonra bir süre beklenip herkesin konuşulan konunun ya da alınacak kararın insanların bilinçaltına yerleşmesi beklendikten sonra hayata geçiriliyor. Algının en çok oluşturulduğu durum ise bir düşman yaratılarak tehdit altında olunduğu vurgulanıyor. Daha sonra bu algı insanların kafasına yavaş yavaş yerleştiriliyor. Bütün bunlara inanmayan bilinçli bir kesim tabi ki de var. Zaten algı yönetimi bilinçli toplumlara göre bir taktik değil. Bu sistem geçim sıkıntısı içinde bunalan, hayatının daha güzel olabileceği umudunu yitiren toplumlar üzerinde daha etkili.
***
Bu günlerde bir de aklıma milletvekillerinin ne iş yaptığı sorunsalı takılıp duruyor. Birçok karar KHK ile alınıyor. Mecliste hiç konuşma yapmayan bir tek bile soru önergesi vermeyen vekillerin olduğu biliniyor. Tabi performansı düşük vekiller ile çok aktif olanları aynı kefeye koymak çok doğru olmayacaktır. Vatandaşlar televizyon ekranlarındaki söz düellolarından da çok sıkılmış durumda. İnsanların artık birinci derecedeki sorunu geçim sıkıntısı.
Başka bir kaynağa göre algı, psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Beynin algısal sistemleri, insanların çevrelerindeki dünyayı, duyusal bilgileri eksik ya da değişken olsa bile, kararlı görmesini sağlıyor. İnsan ve hayvan beyinleri farklı bölgeleri farklı duyu bilgilerini işleyecek şekilde kısımlı bir yapıya sahiptir. AMERİKA’NIN ALGI YÖNETİMİ
Algı yönetimini Amerika savunma departmanı şöyle tanımlıyor; “İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını, etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgileri ve göstergeleri inkar etme eylemidir. Algı, 'bireyler tarafından hisleri sayesinde edindikleri bilgileri anlamak ve içinde bulundukları dünyaya düzen vermek için, seçme, organize etme ve yorumlama işlemidir' biçiminde tanımlanmıştır. Başkalarının izlenimi ya da algılarını kontrol etme teşebbüsüdür. Hedefler, algılayanın onlardan fazla gücü olduğu durumlarda, etkilemek için etkileme taktikleri kullanırlar. Bazı izlenim yönetimi taktikleri, hedef algı ve algılayan arasındaki davranışsal esleşme, kendini destekleme, durumsal normlara uymak, diğerlerini takdir etmek ya da tutarlı olmaktır.” ABD’nin algı yöntemini daha çok askeri harekâtlarda kullandığı biliniyor. Önce, küresel tehdit içerdiği var sayılan görüşler ortaya atılıyor bu bir süre tartışıldıktan sonra operasyonlar için zemin hazırlanmış oluyor.
***
Ülkemizde yetkili kurum ve kuruluşlar ve siyasi liderler tarafından ‘algı yönetimi’ sıklıkla kullanılıyor. Anlamaya ve araştırmaya kafa yormayı bırakan kişiler hangi algı dayatılıyorsa yanlışta olsa onu içinde gerçeğe dönüştürerek inanmaya başlıyor. Mesela resmi bir kurum, enflasyon ve işsizlik rakamlarını açıklıyor..ama bunu hangi verilere baz olarak açıkladığını kimse sorgulamıyor ve araştırmıyor. Gerçek rakamların daha farklı olduğunu birçok kişi biliyor ama araştırmıyor araştırsa da hiçbir şey değişmiyor. Bu kurumun verileri doğrultusunda ekonomik düzenlemeler yapılıyor. Yalan resmileşiyor ve bir süre sonra bunu herkes kabul etmek zorunda kalıyor.
Bazı algıların oluşturulmasında medya birinci derecede kullanılıyor. Önce yetkili bir ağızdan ortaya bir görüş atılıyor. Bu gazetelerde birkaç gün yazılırken, televizyonlarda yayınlanan programlarda haftalarca konuşuluyor. Algı oluşturulduktan sonra bir süre beklenip herkesin konuşulan konunun ya da alınacak kararın insanların bilinçaltına yerleşmesi beklendikten sonra hayata geçiriliyor. Algının en çok oluşturulduğu durum ise bir düşman yaratılarak tehdit altında olunduğu vurgulanıyor. Daha sonra bu algı insanların kafasına yavaş yavaş yerleştiriliyor. Bütün bunlara inanmayan bilinçli bir kesim tabi ki de var. Zaten algı yönetimi bilinçli toplumlara göre bir taktik değil. Bu sistem geçim sıkıntısı içinde bunalan, hayatının daha güzel olabileceği umudunu yitiren toplumlar üzerinde daha etkili.
***
Bu günlerde bir de aklıma milletvekillerinin ne iş yaptığı sorunsalı takılıp duruyor. Birçok karar KHK ile alınıyor. Mecliste hiç konuşma yapmayan bir tek bile soru önergesi vermeyen vekillerin olduğu biliniyor. Tabi performansı düşük vekiller ile çok aktif olanları aynı kefeye koymak çok doğru olmayacaktır. Vatandaşlar televizyon ekranlarındaki söz düellolarından da çok sıkılmış durumda. İnsanların artık birinci derecedeki sorunu geçim sıkıntısı.