Allah bizlerden düşünmemizi istiyor. Sorun, sorgulayın, araştırın, öğrenin diyor. “Haydi ne dileyeceksen, her şeyi bilen Rabbine sor” diyor. Bilenlere sorun. “Bilen üzerinde bilen vardır” ayeti gereği, sorun ilmi olanlara. İlmi olmayanlarla da oyalanmayın. Soracağınız kimse yoksa da Allah’a sorun. Her şeyi bilen Allah. Nisa Suresi 59. ayetinde, “… Onu Allah ve Resul’üne sorun.” diyor. Bizlerden kendisine soru sormamızı istiyor, bu halimizden memnun oluyor. Fatiha suresinin 4. ayetini yaşamamızı istiyor. Kuran’ın mihenk taşı olan bu ayette Rabbimize: “Yalnız sana ibadet eder ve yardımı da yalnız senden dileriz.” diyoruz. Yüce Yaradan bu ayeti hal edinmemizi istiyor. “Hallenin, hayatınızda, yaşantınız içerisinde bu ayeti uygulayın. Ben varım, sizlere yardımcı olurum” diyor Rabbimiz.
Düşünebilmek, soru sorabilmek için ise okumak gerekiyor. Sormanın yasak olduğu bir dünyada yaşamak bizlere yakışmaz ki! Kuran’ı Kerim hepimizin başucu kitabı olmalı. Kaç kere anlayarak okuduk. Bize sorsalar Kuran’dan öğrendiğin bir ayet var mı diye, ne deriz bu soru karşısında. Cevap verebilir miyiz? “La ilahe İllallah” demenin ne demek olduğunu bilmeyen birçok Müslüman kardeşimiz var. Soranlara Müslümanız Elhamdülillah diyoruz ancak ne kadar Müslümanız, hiç kendimizi sorguladık mı? Kuran’ı okumak, güneşi görmek gibidir. Her okuduğumuzda aydınlanırız, ferahlarız. Hem bedenimiz, hem de aklımız güçlenir. Kuranı OKU, ANLA, YAŞA. Bunun üzerine kurulu bir düzeni düşünün. Sapkınlık olabilir mi? Ayetleri kendi isteğine göre değiştirmek değil, yazıldığı gibi, Rabbimizin bizlere öğrettiği haliyle uygulamak çok önemli. Bunu hal edinebilmek için ise çok okumak ve çok tefekkür etmek gerekli. İnanın her ayet tek tek öğretiliyor. Sadece ölmüşlere ya da sevap kazanmak için okunan Kuran’ın sizin yaşantınıza ne kadar faydası olur. Lütfen düşünelim. Kuran, sevap olduğu için Arapçadan okunacak bir kitap değil ki. Bu kadar basit olmamalı, olamaz da. Veda hutbesinde Peygamber Efendimiz sesleniyor: “Sizlere iki şeyi miras bıraktım. Biri Kuran’ı Kerim, diğeri sünnetlerimdir” diyor. Kuran gibi çok büyük bir mucizenin farkına varabilmemiz için, onu anlamamız şart. Anlayabilmek için ise kendi dilimizde okumak gerekiyor. Dünde öğrendiğimiz haliyle değil, bugünde çağa ayak uydurarak parkta, bahçede, otobüste, yolda, kuaförde, uygun olduğumuz her yerde okumalıyız. Telefonunuza uygulama indirebilirsiniz. İnternetsiz Kuran-ı Kerim uygulamaları var. Hem Arapçası, hem de meali yazıyor. Sizler yeter ki okumak isteyin. Yeter ki öğrenmek için okuyun. Kuranın ilk emri “İkra-Oku” ayetini de yerine getirmiş olursunuz böylece. O kadar çok okuyun ki, Mevlana Sultanımızın dediği gibi “Okuyanlardan değil, okunanlardan olun” inşallah.
Allah’tan yardım isteyip okursanız Kuran size sırları açar, Kuran size kendisini okur demek istiyor Mevlana Sultanımız. Bizlere her daim sevgiyi, aşkı anlatan tüm evliyalarımızdan Rabbimiz razı olsun. Çok seviyoruz onları. Sevgimizin daha da artması ve onları bir nebze de olsa anlayabilmek için Peygamberlerin, evliyaların sünnetini yapalım ve lütfen onlar gibi Kuran-ı Kerim’i çok okuyalım inşallah.
YAZARLAR
Yayınlanma: 07 Ocak 2022 - 09:06
Allah aklını kullanan kullarını sever
Allah bizlerden düşünmemizi istiyor
YAZARLAR
07 Ocak 2022 - 09:06
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir